Türkiye'nin dört bir yanındaki büyük şehirlerde önümüzdeki birkaç ay içinde su tükeniyor. İstanbul içinse 45 güne bile yetişmeyecek kadar su kaldı.

Türkiye Kimya Mühendisleri Odası'na göre, zayıf yağış, ülkenin son on yılda en şiddetli kuraklığına yol açtı ve 17 milyonluk mega kent İstanbul’da su tükenme noktasına geldi. 

Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş, bu ayın başlarında başkentin baraj ve rezervuarlarda 110 gün daha yetecek su kaldığını söyledi.

Türkiye'nin sonraki en büyük iki şehri olan İzmir ve Bursa da barajlarda sırasıyla yaklaşık % 36 ve % 24 dolulukla mücadele ediyor. Konya ovası ve Edirne ili gibi buğday üretim alanlarındaki çiftçiler gidişatı çok sorunlu görüyor.

2020'nin ikinci yarısında, Kasım ayı için yıllık % 50'ye yaklaşan kritik derecede düşük yağış seviyesi, Din İşleri Müdürlüğü’nün imamlara ve cemaatlerine geçen ay yağmur için dua etmeleri talimatını vermesine neden oldu.

Türkiye, kişi başına yılda yalnızca 1.346 metreküp su ile “su sıkıntısı çeken” bir ülke ve nüfus artışı, sanayileşme, kentsel yayılma ve iklim değişikliğinin birlikte oluşturduğu kombinasyon nedeniyle 1980'lerden bu yana birçok kez kuraklıkla karşı karşıya kaldı.

İstanbul'daki Sabancı Üniversitesi Politika Merkezi’nden su yönetimi uzmanı Dr. Akgün İlhan, "Su talebini kontrol altında tutacak önlemlere odaklanmak yerine, Türkiye daha fazla baraj inşa ederek su arzını genişletmekte ısrar ediyor... Türkiye son yirmi yılda yüzlerce baraj inşa etti. Uyarı işaretleri on yıllardır kendisini gösteriyordu ancak pratikte pek bir şey yapılmadı" dedi. 

Türkiye uzun zamandır ekonomik büyümeye çevresel kaygılara göre öncelik verdi ve ABD dışında, 2015 Paris Anlaşması’nı henüz onaylamayan tek G20 ülkesi olmaya devam etmektedir. 

İstanbul Sabancı Üniversitesi'nde küresel iklim değişikliği ve çevre politikası dersleri veren Dr. Ümit Şahin, "Herkes özellikle daha şiddetli ve uzun vadeli hale gelen bu kuraklık olayları nedeniyle özellikle su havzalarının korunması gerektiğini biliyor. Yine de İstanbul'da, örneğin, en hayati su havzaları, son kalan ormanlar ve tarım arazileri, yeni havaalanı, yeni Boğaz köprüsü, bağlantı yolları ve otoyolları ve İstanbul kanalı projesi gibi kentsel gelişim projelerine [açıldı]… Bu politikalar Türkiye’nin kuraklık sorununu çözemez" yorumunu yaptı.

İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, The Guardian’a, devasa Melen barajının 2070’e kadar şehrin su ihtiyacını sorunsuz karşılayacağına dair güvence verildiğini söyledi. Ancak göreve başladığında, belediye yönetimi inşaat sorunlarının projeyi birkaç yıl geciktireceğini fark etti. Belediye şimdilik İstanbulluları diş fırçalarken veya tıraş olurken musluğu kapatmak, lavaboları besleyen vanaları kapatmak ve daha düşük kullanım muslukları takmak gibi su tasarrufu konusunda dikkatlice düşünmeye çağırıyor. İmamoğlu, “Baraj aktif olsaydı bugün su sorun olmazdı. Ama geniş iklim değişikliği meselelerini de düşünmek zorundayız… Melen'de yağmur yağmazsa oradan da su alamazsınız” dedi.

İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer'e göre, yerel yetkililer 103 yeni sondaj kuyusu açarak, atık suyu geri dönüştürerek ve eskimiş boruları tamir ederek kayıp ve kaçağı en aza indirmeyi ve su kıtlığına karşı hazırlık yapıyor.

Nihayetinde, önümüzdeki birkaç ay içinde su sıkıntısı çekmemek için Türkiye şehirlerinin en erken olacak şekilde bol miktarda yağmura ihtiyacı var ve kışın geri kalanında devam eden yağış bile çiftçilerin bu yılki mahsullerini kurtarması için yeterli olmayabilir. 

Dr. İlhan, kuraklığın bir kısır döngü yarattığını söylüyor: Azalan tarımsal üretim ve artan gıda fiyatları, su altyapısı üzerindeki mevcut baskıları şiddetlendirerek, yoksullukta ve kırdan kente göçte artışa yol açabilir. Dr. Akgün İlhan “Türkiye, zarar görmüş su döngüsünü düzeltmek için ekonomik ve teknolojik imkânlara sahip. Eksik unsur, bu adımları atacak siyasi iradedir" yorumunu yaptı.
Kaynak: The Guardian