Türkiye’den KKTC’ye yılda 30 milyon dolarlık ilaç ihracatı yapılıyor. Türkiye’nin en çok ilaç sattığı ülkeler listesinde KKTC 4. sırada. İlk üç sırada Güney Kore, Irak ve İsviçre var. Türkiye ile İsviçre arasındaki ithalat-ihracat ilişkilerine bakarsak, Türkiye 2017 yılında İsviçre’ye 55 milyon dolar ilaç satmışsa, İsviçre’den de aynı sene 417 milyon dolar ilaç satın almış. Başka bir ifadeyle, Türkiye 1 sattığı ülkeden 7,5 katını da satın alıyor. Türkiye ve Kıbrıs arasındaki dış ticarete göz atarsak, Türkiye yakıt, mobilya ve ilaç başta gelmek üzere KKTC’ye 1,04 milyar dolarlık mal satıyor; KKTC’den ise 63,8 milyon dolarlık mal satın alıyor. Kısacası Türkiye KKTC’den 1 alırken KKTC’ye 16 katı mal satıyor. Yakıt ve demirden sonra ilaç, Türkiye’nin KKTC’ye en çok sattığı üçüncü ürün grubu.
KKTC ilaç pazarında medikal ürünlerin ve ilaçların yüzde 79’u Türkiye’den satın alınıyor. İlaç ihtiyacının yüzde 11’i İngiltere’den, yüzde 10’u da çoğunlukla AB ülkeleri ve ABD’den karşılanıyor. Türkiye’deki fiyatlandırma sistemine bağlı bir şekilde, ilaç fiyatlarındaki artış ve azalışlar KKTC sisteminde kaydediliyor ve fiyatlara yansıtılıyor. Ancak kurda yüksek dalgalanmalar olduğunda eczaneler yüzlerce ilacın etiketini değiştiremiyor ve ilacın üzerinde eski etiket olmasına karşın yeni fiyattan ödeme yapmak zorunda kalıyorsunuz. Stoktaki ürünler ve etiketler denetlenmeyince eski fiyattan alınan ürün yeni fiyattan satılarak fahiş kârlar elde edilebiliyor.
Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği bu sorunu ortadan kaldırmak üzere daha hızlı etiket değişimini sağlayacak yen bir sistem üzerine çalışmaktaymış. Gene de stoktaki ürünlerin denetimi olmayınca eski fiyattan alınanın yeni fiyattan satılma riski tamamıyla ortadan kalkmayacak. İngiltere ve diğer ülkelerden ithal edilen ilaçlarda ise fiyat denetimi çok esnek; ilaç fiyatları alabildiğine artabiliyor. Medikal ürünlerdeyse toptancılara ödeme vadeleri uzun olduğu için kârlılık daha yüksek seyrediyor.
Türkiye’de pazar günü yapılacak İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinden sonra, kim kazanırsa kazansın dövizde yükseliş olması öngörülüyor. İlaç ve şeker ölçüm çubuğu gibi medikal ürünlere düzenli ihtiyaç duyan hastalarımız ve yaşlılarımız için gereken önlemler şimdiden alınmazsa hayat çok daha zorlaşacak.
Sata sata 1 satalım amma 16 kat malı satın alalım; dövizde dalgalanıştan azami etkilenelim; protokol imzalanmasın piyasa dursun, hastalar ilaç alacak parayı zor bulsun fakat ayrı bir devlet olalım! Bazen düşünüyorum da bağımsız olmamız değil de böyle bağımlı kalıp, hiç satamayıp daha da fazla almamız mı isteniyor? Esasında kendi kendine yeten bir ülke olmamamız ve sonra da durum kafamıza kakılarak azla yetinmemiz mi arzu ediliyor? Türkiye diğer ülkelerle ticari ilişkilerinde kıran kırana pazarlık yapıyor. KKTC dışında her devletle, biz sizden şu kadar mal alıyoruz; siz bizden çok daha az mal satın alıyorsunuz tartışmasını açıyor ve ihracatını artırmaya çalışıyor.
Bizim siyasilerimiz ise protokol imzalama maratonunda ödün üzerine ödün veriyor. Bir planlama yapalım, bize daha az para gönderin ama bizden daha çok mal satın alın; hem üretimi teşvik edelim hem de sizden para istemeyelim diyebilecek ve bunu kabul ettirecek bir siyasi çıkmıyor.
Malumunuz, siyasetçilerin çok büyük bir kısmı kara sistemden nasıl komisyon, nasıl avanta alırım derdinde. Tablo böyle okununca, yolsuzluk tartışmalarının merkezindeki bir simanın partisindeki bazı politikacılarla işbirliği içinde olup olmadığı, başkalarının da aynı yolsuzluğa bulaşıp bulaşmadığı gündeme gelmiyor. Nasıl gelsin? İz bırakmaz onlar. Her günleri bayram tadında kutlu; kendileri sürekli mutluysa, bunun sebebi evrende yolsuzlukların normal karşılandığına dair yersiz inançlarıdır... İzleri bulunmadıkça ahkâm keser, her pozisyona aday olurlar. İllaki partilerinde üst düzey bir konum elde etsinler ve yolsuzluk yapabilsinler.
Yazılar
20 Haziran, 2019 - 16:58
Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
Yorumunuz