Yazılar

Suç ve suçlu ihraç eden KKTC

KKTC kurumlarının ülke içinde yakalamadıkları ve yargılamadıkları arttıkça suç işleme potansiyeli taşıyanlar dünyaya açılıyor. Memlekette süt ürünleri ve patates ihracatı düşüyor, suç ve suçlu ihracatı yükseliyor.

KKTC siyasetçileri rüşvet almak için politikacı olurlar. Düzeni değiştirmek gibi bir amaçları yoktur, olamaz. 

Türkiye’den para gelecek, altyapı yatırımları yapılacak, ‘mümin’ siyasetçiler de gelen yatırımcıya, yerel iş insanına verilecek izinlerle, devletteki işleri kolaylaştırarak rüşvetle beslenecektir.

Siz hiç Türkiye’den para gelmesin, istemiyoruz diyen ve bunun mücadelesini veren seçilmiş bir politikacı gördünüz mü bu ülkede? Aksine 'anavatan'dan her zaman para gelecek, politikacı devlet sorunları ile boğulmayacak ve özel görüşmelerinde rahat rahat yüzdelik pazarlığı yapabilecektir. 

Rüşvetle işleyen düzenin çarkları devlet dairelerinde de hızla dönecek, neredeyse her kurumda yasa dışı işlerle haşır neşir bir kısım memur kurumları içeriden çürütmeye devam edecektir.

Bugün villalarda yaşayan birçok memurumuzun babalarının bir bisikleti bile yoktu. Girne’de Karakız’da denize girmek için Lefkoşa’da Kuğulu Park’tan otobüse binerlerdi. 1 Kıbrıs Lirası’nın 20 şilin olduğu dönemde, otobüs 1 şiline Girne Türk Mahallesi’ne gider, 1 şiline aynı yerden akşamüzeri Lefkoşa’ya dönerdi. 

1964’de Türkiye’den gönderilen kaynakla memurlar aylık 30 Kıbrıs Lirası alırken, köylü ve esnaf ayda 3-4 Kıbrıs Lirası’na, dağdaki mücahit ise ayda 6 Kıbrıs Lirası’na ailesini geçindirmeye çalışıyordu.

1974 sonrası, memurları daha da kayıran, siyasetçiyi yağma ve rüşvetle kodamanlaştıran yoz sistem bir günde kurulmadı. Köklerini memura ayda 30 Kıbrıs Lirası’nın verildiği 1963’lerden aldı.

Rum mallarının gaspından en büyük faydaları sağlayanlar devlet dairelerinin üst kademe yöneticileri değilse, ülkenin dört bir yanındaki en gözde Rum mallarının sahiplerinin kimler olduğuna bakınız. 

Bisikleti bile olmayanlar yağmaya ortak değilse, bunca mala mülke nasıl sahip oldular?

Babaları ve anaları talanla zenginleşenlerin çocukları da devlet dairelerine alındı. Bir bölümü bugün rüşvet düzeninin parçası değilse şayet, devlette çalışan bazı memurların epeyi zenginleşmesini nasıl açıklayacağız?

Değerli akademisyenler Ömer Gökçekuş ve Sertaç Sonan tarafından hazırlanan ‘Kuzey Kıbrıs'ta Yolsuzluk Algısı: 2019 Raporu’na göre, iş insanlarının % 89’u Kuzey Kıbrıs’ta rüşvet ve yolsuzluğun yaygın olduğu fikrine sahip. Üstelik iş dünyası yolsuzlukta en çok siyasilerden, siyasi partilerden ve kamudaki üst düzey yöneticilerden şikâyet ediyor.

Madem öyle, siyasal partilerde, en başta UBP’de ve CTP’de yolsuzlukların sorgulanmamasına neden şaşırılıyor ki? 

UBP ‘değişim’ demişti. Ülke dışındaki, hakkında davalar açılmış ama milletvekili maaşı hesabına yatmaya devam eden eski başbakan Hüseyin Özgürgün’ün UBP içindeki gücünü hâlâ koruyabildiği ileri sürülüyor. Geçtim hakkındaki iddialardan, yasa dışılıkla Barbaros Şansal’ı Ada’dan sınır dışı eden Kutlu Evren ödüllendirilerek Turizm Bakanı yapılıyor. 

CTP’de de geçmiş dönemlerdeki yolsuzlukların hiçbiri sorgulanmadı. Ne hellim ne gübre... Hani söz verilmişti, hepsinin dosyası açılacaktı? Bırakın eskileri, az kalsın öncekilere yenileri eklenecekti de koalisyon dağıldı!

Hiçbir şeyi değiştirmemişler şimdilerde cumhurbaşkanlığı seçimlerinde güçlerini deniyor. Güya onlar cumhurbaşkanı olacak, siyasal partileri ve partizanları ise düzenden haksızca yararlanmayı sürdürecek.

Ne var ki kıyak düzen dünya radarlarına girmeye başladı: Devlet, polis ve yargı korkusu olmayanların ABD’de, Türkiye’de, İngiltere’de ve daha başka birçok ülkede haklarında açılmış ve açılacak davalar var. Belki henüz hepsi kulağınıza gelmedi ancak KKTC ortamında yetişenler iş yaptıkları diğer ülkelerde de dolandırıcılığa, sahtekârlığa, uyuşturucu ticaretine, kara para aklamaya, silah veya insan kaçakçılığına bulaşıyor. Tesadüf mü? Elbette hayır, yağma düzeninde gözlerini açanlar arasında yasa dışılıkla para yapma alışkanlığı edinenler, azla yetinmeyip illegal yollara sapanlar çoğalıyor. 

KKTC kurumlarının ülke içinde yakalamadıkları ve yargılamadıkları arttıkça suç işleme potansiyeli taşıyanlar dünyaya açılıyor. Memlekette süt ürünleri ve patates ihracatı düşüyor, suç ve suçlu ihracatı yükseliyor. Kıbrıs’ın kuzeyinde işledikleri suçlardan cezalandırılmayanlar sonunda uluslararası organize suç şebekelerine dönüşüyor ve haklarında başka devletler soruşturma açınca yurtdışından KKTC’ye geri dönüyorlar. 

Suçlu ithalatına tepki gösterirken, kısa zamanda yerli üretim suç ve suçlu ihraç edecek bir konuma erişmesi KKTC'nin hak ettiği bir 'başarı'dır.

Fakat bu durum dünyanın artık fazlasıyla ilgisini çekmeye başladığı için olsa gerek, kara delik etrafına zarar verdikçe yutulması gerektiği düşüncesi ağırlık kazanıyor.

İçerideki pislik dışarıyı da kirletiyor ve başka ülkelere sızıyor. Böylelikle, içeriyi ısrarla temizlemeyenler dışarıdan müdahaleyi kamu vicdanında meşru hale getiriyor. 

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın