Yazılar

İki devletli batak projenin altı çok karışık!

Zararı aile şirketleriniz ödüyor mu ki 'Anadolu halkı'yla Kıbrıs Türk halkı ödesin Sayın Arıklı?

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’nın ‘isim vermeden’, ‘gazeteci müsveddesi’ olarak nitelendirdiği, yurttaş gazeteci Serdinç Maypa’nın ortaya çıkarttığı, ‘Ada 74’ olayını birkaç gündür takip ediyorum.

Konuya girmeden önce, bakanların medya ile ilişkilerinde bir paradigma değişimi yaşandığının farkında olmadığına dikkat çekmek istiyorum. Evet efendimci, patronajdan beslenen bazı meslektaşlarımızın gayretleriyle iktidardaki siyasilerin alabildiğine vurdumduymazlaştığı, siyasi nüfuz sahibi popülist politikacıların partizanlıktan uzak, muhalif medya boşluğundan güç alarak iyiden iyiye keyfileştiği ve seviyesizleştiği ne kadar açıksa, bu gidişata cesaretle tepki gösteren bir damarın oluştuğu da o kadar gerçektir. Soldan ve sağdan sözüm ona 'bağımsız', partizan medya unsurları ilkesizliklerinin ve pişkinliklerinin bedelini ödeyerek sermayenin de el değiştirmesi ile geçmişteki güvenirliliklerini yitirirken, yeni ve bizleri umutlandıran bir anlayış ortaya çıkıyor. Bu yeniliğin en olumlu yanı, araştırmacı gazeteciliğin reklamveren de dahil kimseyi kayırmadan rengini belli etmeye başlamasıdır. Serdinç’e ‘gazeteci müsveddesi’ denmesine sessiz kalanlar, nemalandıkları şirketokrasiye ve siyasal parti sultasına mikro-milliyetçilikle sarılarak, miatlarını dolduruyor ve yakın geleceğin Kıbrıs Türk basınını, hele araştırmacı gazeteciliğini temsil edecek vasıflardan yoksun, acizleşiyor.

Gelelim Bakan Arıklı’ya ve Ada 74’e… 2019’dan bu yana bakımı, havuzlaması yapılmamış hurdaya çıkmış bir Yunan gemisinin, Türkiye Denizcilik İşletmeleri ve Türkiye’de denizcilik standartlarına uyumu denetleyen Türk Loydu tarafından uygun bulunmasıyla, Kıbrıs Türk Denizcilik İşletmeleri için satın alınmasına karar verilmiş.

Arıklı’nın Meclis konuşmasındaki ifadelerine göre, 4 milyon 700 bin euroya satın alınan gemi için Kıbrıs Türk Denizcilik İşletmeleri’nin payına 28 milyon TL düştü. Arıklı, bu paranın Türkiye tarafından KKTC’deki KEİ Ofisi üzerinden ödendiğini açıkladı. Gemiyle birlikte 30 milyon TL civarında işletme sermayesine ihtiyacı olan Kıbrıs Türk Denizcilik İşletmeleri’nin KKTC Maliye Bakanlığı’nın kefalet senedi vermemesi üzerine Kalkınma Bankası’ndan kredi alamadığını vurgulayan Erhan Arıklı, alınan geminin satılmasına karar verildiğini belirtti.

Kıbrıs Türk Denizcilik İşletmesi’nde % 49’luk hisse sahibi KKTC tarafını temsil eden Aykut Günel ise işletme adına yaptığı açıklamada, işletmenin, yüzde 51 hisse sahibi Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’den, sermaye artışı ile gemi bedeli olan 4 milyon 700 bin euro arasındaki kur kaybı karşılanarak geminin alınabilmesi için 25 milyon TL borç alındığını bildirdi.

Türkiye Sayıştay raporlarına göre, Türkiye Denizcilik İşletmeleri zarardadır. 2022 yılı sonu itibarıyla Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nin dönem zararı 45 milyon TL’ye dayandı. Çift maaşlı bürokratları nedeniyle gündeme gelen işletme, 2020 yılında 28,2 milyon TL, 2021 yılında 51,1 milyon TL kâr açıklasa da, 2022 sonu itibarıyla net dönem zararının 44,6 milyon TL olduğu belirlendi. 

Zararda olan ve zarara girmeden önce de 25 milyon TL borç verecek kadar yüksek kârlılığa sahip olmamış bir kurum nasıl oldu da bu parayı zarardaki Kıbrıs Türk Denizcilik İşletmeleri’ne borç olarak verdi? Bu borcu kim ödeyecek? Gemiyi satsanız borcunu kapatamayacakken neden borç alındı?

Arıklı, geminin hasarlarının giderilmesi için havuzlanmasına 650 bin dolar ve işletme giderleri için 350 bin doların gerektiğini söyledi. Toplam 1 milyon dolar hangi şekilde olacağı bilinmemekle birlikte, Arıklı'nın ifadesiyle ‘bir şekilde’ tedarik edilmezse, Ada 74 satılacaktı. Türk Loydu’nun son uzatmasıyla 17 Haziran’a kadar bakımı yapılması gereken gemi için, gemi önümüzdeki 10 günde de satılmazsa ‘bir şekilde’ en az 1 milyon dolar tedarik edilmesi gerekiyor.

Bakan Arıklı, 2023’te yaptığı bir açıklamada, bilet fiyatlarının deniz ulaşımında da oldukça pahalı olmasından kaynaklı çok şikâyet geldiğini belirtmiş ve “rekabet ortamı oluşturmalıydım” demişti.

Arıklı, Türkiye’ye gidip roro gemisini satın aldıklarını, 3 Mayıs’ta Türkiye’de, 4 Mayıs’ta ise KKTC’de tören yapılacağını bildirmiş, ikinci ve üçüncü gemileri de alacaklarını, bu şekilde İzmir ve Alanya’ya da seferler düzenlenebileceğini dile getirmişti.

Törenlerle seferlerine başlayan Ada 74’ün, 2023-2024 arasında 94 sefer yaptıktan sonra Türk Loydu’nun denetimi sonucu Mersin-Mağusa arası sefere devam etmesi büyük tehlike arz ettiğinden ancak 20 millik yol alabileceği tespit edildi. Bu da, Mersin-Mağusa arası 65 milken, geminin 20 mil sonra Kıbrıs’tan çok da uzaklaşamadan, denizin ortasında durması gerektiğini, Türkiye’ye varması için 45 mil daha yol almasının çok riskli olduğunu gösteriyordu.

20 mil meselesinin ‘teknik bir tabir’ olduğunu söyleyen Arıklı, bunun ‘vergi muafiyeti’ ile alakalı olduğunu, bundan önceki gemilerin de aynı sınırlamalara sahip olduğunu ileri sürdü. ‘Vergi muafiyeti’ ve 20’inci milde denizin ortasında durmaktan başka çaresi olmayan bir gemi… Denizin ortasında bir başına kalmaya yazgılı bir gemiyle, 'vergi' ve 'muafiyet' kelimelerinin bir araya gelmesinin ilk çağrıştırdığı nedir? İnsanın aklına neler gelmez!

Yunan şirketi hakikaten 4 milyon 700 bin euroya mı sattı bu gemiyi? Ada 74’ün iki katı kapasitesi olan, havuzlaması yapılmış, dolayısıyla 20 mil kısıtlaması olmayan gemiler de aynı fiyattadır dersem, siz ne dersiniz Sayın Arıklı? Türkiye’de pek çok denizcilik firması varken Sayıştay raporlarında Kıbrıs Türk Denizcilik İşletmeleri’nin ‘Mersin’de sözleşmeli acentesi’ olarak tanımlanan Megamar Denizcilik üzerinden ödeme yapılmasında henüz bilmediğimiz bir gizem olabilir mi?

Türkiye Sayıştayı raporunun Türkiye Denizcilik İşletmeleri'ne ayrılan bölümünde, TDİ'nin KKTC'deki ortağı, 2019 yılında 971.984 TL faaliyet zararı olan Kıbrıs Türk Denizcilik İşletmeleri’nin mali yapısının sürdürülebilir olmadığı bulgulanıyor. Elindeki 199 yolcu, 7 tır, 14 kamyon (40 oto) kapasiteli, 1984 yapımı Bozcada feribotunu 2022’de satan, 2023 yılında yerine daha büyük 4092 gross ton, 400 yolcu, 14 tır ve 30 oto taşıması yapabilen M/V ADA 74 roro gemisini borçla alan Kıbrıs Türk Denizcilik İşletmeleri, ikinci kez ihaleye çıkarak gemiyi zararına satmaya çalışırken, borç veren Türkiye ve borçlanan KKTC’nin ve halklarının ne kadar zarara uğratıldığını Bakan Arıklı açıklayacak mı?

Zararı nasıl karşılayacaksınız Sayın Arıklı? Bu hurda geminin neden bu kadar yüksek fiyata alındığının izahatını verecek misiniz? Bu zararın bedelini ‘Anadolu halkı’, Kıbrıs Türk halkı ve elbette siz ödemeyecekseniz kim ödeyecek? Yunan gemisine ödenen meblağın orijinal dekontlarını görmek hakkımız değil mi? Meclis’te 'belgeler yanımda' diyeceğinize kamuoyuna işletmenin aldıklarını, sattıklarını ve bugün itibarıyla ne kadar borcu olduğunu belgeleriyle açıklayınız. Siz açıklamazsanız, Ada 74'ün Yunan şirketinden kaça alındığını biz mi öğrenelim?

Batak Kıbrıs Türk Denizcilik İşletmeleri’nin batak Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nden hangi şartlarda, nasıl bir sözleşmeyle 25 milyon TL borç aldığı konusunda da bilgilenmek isteriz. Bu borcu KKTC Devleti nasıl ödeyecek? ‘Anadolu halkı’yla Kıbrıs Türk halkına mı yıkacaksınız borcu? 

‘Anadolu’nun parası da bizim paramızdır’ gibi Kıbrıs Türk siyasi literatürüne tartışmalı bir deyim kazandıran Arıklı, borç olarak verilenlerin söke söke ‘bir şekilde’ geri alındığını unutturmakta üstüne olmayan bir Türk milliyetçisi olarak, Türkiye'ye hiçbir borçları olmadığını ileri süren soldan kıvıran, pek sevmediği Kıbrıs Türk milliyetçileri gibi konuşmuyor mu? 

Kabaca bir hesap yaparsak, Bozcaada gemisinin kaça satıldığını bilmesek de ki kaça satıldığı açıklanmalıdır, yaklaşık 5 milyon 100 bin dolara Ada 74’ü satın aldınız. Ada 74’ün yakıt ve liman masraflarını ödemediğiniz için 1 milyon dolar daha borcunuz olduğu duyumunu aldık. ‘Bir şekilde’ tedarik edeceğiniz 1 milyon dolarla geminin bakımını ve işletme giderlerini ödeyecekseniz, 1 milyon dolar daha ‘bir şekilde’ borçlanacaksınız demektir. Kabaca 775 bin dolar (25 milyon TL) zaten borçlandınız. Kaç etti? Sadece açıklamalarınızdan toparlanan, bakanlığınıza bağlı işletmenin en az 2 milyon 775 bin dolar borcu olacağıdır. Gemiyi 3 milyon dolara satacağınızı umut ediyorsunuz ve bunun 1 milyon dolarını peşin, kalan 2 milyon dolarını taksitle alacaksınız. 1 milyon dolarla gemiyi havuzladınız ve işletme giderlerini de sağladınız diyelim, 1 milyon 775 bin dolar borcunuz varken geminin tek seferde gidiş geliş ortalama 700 bin TL’lik Mağusa-Mersin, Mersin-Mağusa yakıt gideri, personel kumanyası, pilotaj ve rıhtım masraflarını tam kapasite ile karşılayabilecek misiniz?

Bozcaada’yı sattınız, yerine aldığınız geminin geliş gidiş masraflarını karşılayamadınız ki yakıtçılara ve limanlara ödeme yapamadınız, o halde gemiyi satamazsanız 2 milyon 775 bin dolar borcunuzu nasıl ödeyeceksiniz? Ve yeni borçlar yaratmadan bu seferleri nasıl ayakta tutacaksınız? 

Bilet fiyatlarını düşürmek için gemi alıp, borç yarattınız. Topu Türkiye yönetimine atmak sizi kurtarır mı Sayın Bakan? Bu borçları yeni vergiler yaratıp bizden mi talep edeceksiniz? Kıbrıs Türk Denizcilik İşletmeleri'nin Bozcaada gemisinin satış bedeli, Ada 74’ün alım dekontları ve tüm borçlarını orijinal belgeleriyle açıklayınız. Kamuoyuna belgeli açıklama yapmamanız, Anadolu ve Kıbrıs Türk halklarının cebine dokunmadan borçların nasıl ödeneceğine dair bir bilgi vermemeniz sizin ve partinizin siyasi geleceğini sonlandırır. Açıkçası sizin siyasi geleceğiniz şahsınız ve parti üyelerinizin sorunudur. İki halktan para almadan bu borç nasıl ödenecek, biz onun peşindeyiz. Aile şirketleriniz bu borcu ödemeye yanaşır mı ki bizim şirketlerimiz ve bu ülkenin maaşlı çalışanları borç ödesin?

Türkiye Sayıştay’ına işletmenin verdiği bilgiye göre, 30.10.2018 tarihli ihale ile Kıbrıs Türk Denizcilik İşletmeleri merkez binası 3.780.000 TL bedelle satıldı. ‘Yaz ayları dışında geminin yük yolcu ve bunlara bağlı olarak sefer sayılarının düştüğü ve bu dönemlerde şirket zararının daha fazla gerçekleştiği’ bildirildi.

Sayıştay Raporu’nda Kıbrıs Türk Denizcilik İşletmeleri'nin 27 Haziran 2018 tarihinde yapılan 15. Olağanüstü Genel Kurulunda, “Şirketin, üzerine kayıtlı taşınmaz hariç, özelleştirilmesine; özelleştirme usulünün taraf devletlerin ilgili idareleri arasında belirlenmesine oy birliği ile karar verildi.” Ancak aradan geçen zaman içinde Şirketin özelleştirilmesi konusunda kayda değer bir gelişme olmadığı kaydedildi. Sayıştay’a ‘Mevcut durumun sürdürülmesinin mümkün gözükmediği, bu süre içinde gerekli kararlar alınamazsa Şirketin tasfiyesinin zorunlu olarak gündeme geleceği’ ifade edildi.

Kıbrıs’ta kamu otoritesine ait limancılık faaliyeti yürüten tek şirket olarak Kıbrıs Türk Denizcilik Şirketi’ni batırdınız ve şimdi tasfiye mi edeceksiniz? 4 Haziran'da çıkılan ikinci ihaleyle gemisine alıcı bile bulamayan bir işletmeyi nasıl özelleştireceksiniz Sayın Arıklı? Tasfiye öncesi şişirilmiş ödemelerle çok bacaklı bir yolsuzluk hikâyesine imza atıldığı kuşkularını ortadan kaldırmayacak mısınız? Sizin 'iki devletli çözüm' şiarınız, iki devletli batak projelerinizdeki gibi Kıbrıs Türk halkını zarara uğratacaksa, iki devletten biri hangisi olursa olsun biz hep zarara sokulmuyor muyuz?

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın