Kıbrıs

KTOEÖS Başkanı Selma Eylem: Tüzük Teknik Kurul yapılmadan değiştirildi; usulsüzdür, tanımıyoruz!’ 

KTOEÖS, KTÖS ve bazı siyasal partiler, ortaokuldan itibaren çocukların okullarda başörtüsü takabileceğine yönelik Bakanlar Kurulu’ndan geçen tüzük değişikliğinin usulsüz olduğunu, yasaya uyulmadan oldubittiye getirildiğini, tüzüğü tanımadıklarını ve tanımayacaklarını bildirdi.

Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) ve Bağımsızlık Yolu, Birleşik Kıbrıs Partisi ve Yeni Kıbrıs Partisi’nin desteklediği bir eylem yaparak, Cumhuriyet Meclisi ve Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği’ne bugün siyah çelenk bıraktı.

İrsen Küçük Ortaokulu'nun tüm öğretmenleri bugün tüzük değişikliğine tepki olarak derslere girmedi.

Bakanlar Kurulu’nun 14 Mart tarihli, ortaokul ve lise çağındaki çocukların dini inanışları doğrultusunda başlarının örtülmesine izin veren Disiplin Tüzüğü değişikliğinin protesto edildiği eylem, KTOEÖS Başkanı Selma Eylem’in konuşmasıyla başladı.

KTOEÖS Genel Başkanı Selma Eylem: “Kıbrıs Türk toplumunun iradesine bir saldırıdır bu”

Selma Eylem, “Kıbrıs Türk toplumunun iradesine bir saldırıdır bu. Yeni bir boyuttur. Ekonomimize siyasi dayatmaları, ekonomik dayatmaları, dağlarımızı, ovalarımızı, kıyılarımızı ele geçirmeleri, tüm kurumlarımızı ele geçirmeleri yetmezmiş gibi, tüm eğitimimizi ve tüm alanlarımızı kuşatma altına aldıkları gibi, sıra şimdi çocuklarımıza geldi. Buna izin vermeyeceğiz. Bunu bilsinler.” dedi.

Kıbrıs Türk toplumunun başta öğretmenlerle iradesi için direneceğini ve boyun eğmeyeceğini ifade eden KTOEÖS Başkanı, “Anayasal düzenimizi bozacak talimatları ve bu talimatları yerine getiren bu kuklalara karşı direneceğiz ve örgütlü mücadeleye devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

“Utanmazlar! Atatürk Devrimleri ve İlkeleri bu mudur? Bu mudur sizin laikliğiniz? Yazıklar olsun!”

KKTC Anayasası’nın 59’uncu Maddesi, 4’üncü bendinde “Halkın öğrenim ve eğitim gereksinimlerini sağlama Devletin başta gelen ödevlerindendir. Devlet, bu ödevini, Atatürk İlkeleri ve Devrimleri doğrultusunda yerine getirir.” dendiğini hatırlatan Selma Eylem, “Bu mudur? Utanmazlar! Atatürk Devrimleri ve İlkeleri bu mudur? Bu mudur sizin laikliğiniz? Yazıklar olsun!” diyerek tepkisini gösterdi.

31 Mayıs 1995 tarihinde KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları'na Dair Sözleşmesi’nin onaylandığını, BM Sözleşmesi’ne göre, 18 yaşına kadar her bireyin çocuk olduğunu ve devletin her çocuğu korumakla yükümlü olduğunu kaydeden Eylem, “Böyle mi korunur çocuklar? Böyle mi? Bununla mı korunur çocuklar? Bu bir istismardır!” dedi.

Ülkede tarikat yurtları olduğunu, 18 yaş altı çocuklara Kur'an'a el bastırılarak yemin ettirilerek, ellerine silah verildiğini vurgulayan Selma Eylem, devletin çocukları koruyamadığının altını çizdi. “Biz koruyacağız çocuklarımızı. Biz korumak için mücadeleye devam edeceğiz.” dedi.

“Disiplin Tüzüğü bir gecede Bakanlar Kurulu kararıyla değiştiriliyor. Usulsüzdür. Teknik Kurul yapılmadan, yasaya uyulmadan oldubittiye getirilmiştir. Tanımıyoruz biz bu tüzüğü, tanımayacağız”

KTOEÖS Başkanı, “Aklımızla dalga geçiyor Eğitim Bakanı. Sahte Atatürkçü, sahte laik! Disiplin Tüzüğü bir gecede Bakanlar Kurulu kararıyla değiştiriliyor. Usulsüzdür. Teknik Kurul yapılmadan, yasaya uyulmadan oldubittiye getirilmiştir. Tanımıyoruz biz bu tüzüğü, tanımayacağız!” dedi.

Söz konusu tüzüğün öğrencilerin uyacağı kurallar ve kılık kıyafet düzenlemesiyle ilgili 5’inci Maddesi’nin 1’inci fıkrasında, öğrencilerin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti'nin yasalarına uyması gerektiğinin belirtildiğini ancak Bakanlar Kurulu’nun bu Anayasa'ya ve yasalara uymadığını söyledi.

“Tüzükte öğrencilerin Atatürk İlke ve Devrimlerine bağlı kalmaları, korumaları ve kollamaları gerektiği belirtilirken Bakanlar Kurulu'nun kendisi uymuyor”

Tüzükte öğrencilerin Atatürk İlke ve Devrimlerine bağlı kalmaları, korumaları ve kollamaları gerektiği belirtilirken Bakanlar Kurulu’nun kendisinin uymadığını sözlerine ekledi. ‘Siz uyuyor musunuz utanmazlar? Uymuyorsunuz!’ dedi.

“Anayasal düzeni bozmak için talimatlar verenlere karşı ve talimat alanlara karşı mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir”

Selma Eylem sözlerini ‘Koltuk uğruna mış gibi Atatürkçü, mış gibi, laik bu utanmazlara karşı, bunu dayatanlara karşı, bu toplumun iradesine, değerlerine saygı duymadan Anayasal düzenini bozmak için talimatlar verenlere karşı ve talimat alanlara karşı mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Boyun eğmiyoruz, tanımıyoruz, kararlıyız, direneceğiz arkadaşlar” diyerek bitirdi.

Eylem’in ardından konuşan Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası Genel Sekreteri Tahir Gökçebel görüşlerini dile getirdi.

“Kıbrıs Türk toplumu hiç bu kadar yok oluş, beka sorunu yaşamamıştır” diyerek, Türkiye’nin Lefkoşa Elçiliği’nin “Vali gibi bu toplumun bütün sinir uçlarına oynamaya devam eden bir kurumsal yapı” olduğu görüşünü savundu. “Atılan her adımda, her ihalede, eğitimde, sağlıkta, politikalarda, partilerin genel kurullarında ve her yerde bu politikanın organizatörüdür.” ifadelerini kullandı.

KTOEÖS Genel Sekreteri Tahir Gökçebel: “Bakınız, bir gün önce 'Atatürk İlke ve İnkılaplarına, laikliğe en çok sahip çıkan benim' diyen Bakan, bugün er Çavuşoğlu gibi Ankara'ya tekmilini vermiştir. ‘Verdiğiniz emir yerine getirildi, Sayın Başçavuşum’ demiştir. Dün kükreyen, bugün miyavlamıştır!”

Gökçebel, “Bu politikanın kuklaları, Meclis’in çoğunluğunu ele geçirerek hükümet kurduğunu sanan ve şu anda UBP, YDP ve DP ortaklığı ile tezahür eden hükümet anlayışı, bu toplumun tüm değerlerini bitirmek için yemin etmiştir. Bakınız, bir gün önce 'Atatürk İlke ve İnkılaplarına, laikliğe en çok sahip çıkan benim' diyen Bakan, bugün er Çavuşoğlu gibi Ankara'ya tekmilini vermiştir. ‘Verdiğiniz emir yerine getirildi, Sayın Başçavuşum’ demiştir. Dün kükreyen, bugün miyavlamıştır!

Neden? Buna değer mi? Bu toplum yıllarca varoluş kavgası vermiştir. Bugüne kadar benliğiyle, kültürüyle, diliyle, karakteriyle var olmaya devam etmiştir.” dedi.

“Bütün bu politikalarını dizayn eden, bu ülkeye dayatan, paketlerle bu ülkeyi kurtardım diye çeşitli öneriler yapıp, her seferinde daha büyük bir yıkım sağlayan bu beraberlik, bu çalışmadır. Dolayısıyla bugün artık Kıbrıs Türk toplumu uyanmalıdır. Bu toplumun kendi kaderini belirleme hakkı vardır. Bu toplumun kendi ülkesinde kendi iradesini belirleme hakkı vardır.

"Bu toplumun harcını bugüne kadar hiç yorulmadan, büyük bir özenle koruyan; dün mevzilerde, bugün sınıflarda, sokakta her yerde mücadele ederek benliğini koruyan öğretmen bunun öncüsüdür"

Bu toplumun harcını bugüne kadar hiç yorulmadan, büyük bir özenle koruyan; dün mevzilerde, bugün sınıflarda, sokakta, her yerde mücadele ederek benliğini koruyan öğretmen bunun öncüsüdür. Ve bugün burada olan öğretmenlerimiz bir buçuk yıldır mücadele ediyor.

Dikkat edin! Çocuklarımıza zarar vermeden, devlet okullarına sahip çıkarak, çocuklarımıza sahip çıkarak, kamusal eğitime sahip çıkarak, o hassasiyetle, o vicdanın sıkıntısıyla mücadele etmenin zorunluluğuyla ve diyet ödeyerek, milyonlarca lira cebinden kesilerek cezalandırılarak, yurt dışı izninden tutun, verilen her türlü cezaya katlanarak, mobbinglere, baskılara boyun eğmeden mücadele etmeye devam ederek bugün de buradadır.” diyerek sözlerine devam etti.

“Çocuklarımızı teslim etmeyeceğiz!”

Tahir Gökçebel sözlerine şöyle devam etti: “Bu mesaj bu topluma veriliyor artık. Öğretmeni tarafından veriliyor. Bugün istenen son şey, en son yapılan ahlaksız teklif, hem Elçi tarafından hem kuklaları tarafından yapılan en büyük ahlaksız teklif, çocuklarımızın da teslim edilmesidir. Çocuklarımızı teslim etmeyeceğiz!

Eğer bir ülkede adaletsizlik varsa, eğer bir ülkede hukuk bitmişse, eğer bir ülkede Anayasayı, yasaları çiğneyenler bunu kalıcı hale getirip normalleştiriyorsa, eğer bir ülkede Ensarlar, vakıflar, trajediler yaşanırken hâlâ daha çocuk istismarı devam ediyorsa, bunun karşısında öğretmen susmayacaktır.

Bugün birlikte olduğumuz örgütlerle bunun karşısında susmayacağız. Buraya gelen öğretmenlerimiz, buraya desteğe gelen ve yarın birlikte örgütleyeceğimiz kavgayı omuzlanan, halkımıza önderlik yapacak olan örgüt liderleri buradadır, burada olmakla bu toplumun direnç noktaları olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Herkese buradan teşekkür ediyorum. Ve bu mücadele daha yeni başladı. Bunu Elçi’nin de duymasını istiyorum. Kuklalarının da duymasını istiyorum.

“Burası Kıbrıs! Burası bizim ana yurdumuzdur! Burada atacağınız her adımın, yapacağınız her politikanın iradesi Kıbrıs Türk toplumuna aittir”

Burası Kıbrıs! Burası bizim ana yurdumuzdur! Burada atacağınız her adımın, yapacağınız her politikanın iradesi Kıbrıs Türk toplumuna aittir. Bunun dışına çıkacaksanız, "Go home!" deme zamanı gelmiştir.

Burası demokratik bir ülke olana kadar, eğitim, bilimsel, laik, çağdaş, özgürlükçü, kamusal bir eğitim olana kadar; bu ülke insanca, hakça yaşanan bir ülke olana kadar ne öğretmen ne Kıbrıs Türk toplumu bu mücadeleden vazgeçmeyecektir.” 

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Başkanı Mustafa Baybora yaptığı konuşmada, “Ülkemizde yaşadığımız sorunların aslında alt yönetim olmamız”dan kaynaklandığını dile getirerek, “ülkemizin normal koşullarda olduğu yanılgısı, bizler açısından en büyük yanılgıdır. Bizler normal bir ülkede yaşamıyoruz” dedi.

Kıbrıs Türk toplumuna yapılan saldırıların yeni olmadığını, bu saldırıların 1960’lı yılların ortasından itibaren, önce "Bey Yönetimi" ile Kıbrıs Türk toplumuna dayatıldığını kaydetti.

“60'lardan AKP’nin egemen olduğu 2000’li yılların başına kadar cemaatler, dergahlar ve tarikatlar sayesinde AK Parti hükümeti iktidara getirildi. İkili iktidar sonrasında Fethullah Gülen’le Tayyip Erdoğan iktidar savaşına girdi ve Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen’i de ekarte etti. Dergahların ve tarikatların özellikle son dönemde Kıbrıs’ın kuzeyinde yapmış olduğu faaliyetlere asla müsaade etmeyeceğiz.

KTÖS Başkanı Mustafa Baybora: “Bunları dayatanların zihniyeti kimlerdir arkadaşlar? 1933’te Kubilay öğretmeni asanlardır ve onların buradaki türevleridir. Bizlere bu politikaları dayatanlar kimlerdir? Sivas’ta Madımak Oteli’nde aydınları canlı canlı yakanlardır ve onların buradaki türevleri ile yerli iş birlikçileridir”

Bunları dayatanların zihniyeti kimlerdir arkadaşlar? 1933’te Kubilay öğretmeni asanlardır ve onların buradaki türevleridir. Bizlere bu politikaları dayatanlar kimlerdir? Sivas’ta Madımak Oteli’nde aydınları canlı canlı yakanlardır ve onların buradaki türevleri ile yerli iş birlikçileridir. Bilecekler ki Kıbrıs Türk toplumunun aydınlık ve ilerici yüzleri olan bizler, bunlara asla müsaade etmeyeceğiz. Kararlı ve cesur bir şekilde mücadele etmekten korkmayacağız." dedi.

Baybora, “Bir gecede tüzük değiştiren Nazım Çavuşoğlu, talimat alarak Eğitim Bakanlığı yapan bir iş birlikçiden bahsedebiliriz. Laiklik ve Atatürkçülük konusunda mangalda kül bırakmayan, ancak talimatları yerine getiren iş birlikçi Nazım Çavuşoğlu’na da elbette söyleyecek sözümüz vardır. Ey Nazım, bileceksin ki o koltukta oturduğun günler sayılıdır. Gideceksiniz. Sizler de gideceksiniz. Sizlerin ağababaları da gidecek.” diyerek sözlerini bitirdi.

Eyleme destek veren siyasal partiler, Birleşik Kıbrıs Partisi, Bağımsızlık Yolu, Yeni Kıbrıs Partisi’nin temsilcilerinin ve Arif Hasan Tahsin Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Şener Elcil'in konuşmalarından sonra Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası’nın siyah çelengleri önce Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği kapısına, ardından Cumhuriyet Meclisi’ne asıldı.

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın