Bir grup Türkiyeli yatırımcı Kapalı Maraş’ın denize sıfır otellerini almak için Rumlarla pazarlık yapıyor. Aracılık edenler arasında Kapalı Maraş’ın Kıbrıslı Rum sahiplerine iade edilmesini savunan CTP’liler de var! Çatalköy’de bir otelde konaklayan Türkiyeli iş insanlarının ‘limitsiz para tedarik edebilecek güçte’ olduğu ifade ediliyor. Gerçi, ‘limitsiz’ bir bütçeyle Kapalı Maraş’a yatırım yapabileceğini iddia edenin ciddiyetinden fazlasıyla şüphelenmek gerekiyor. Ne var ki Kıbrıslı Rumlar bir grup Türkiyeli gelmiş, paraları çokmuş ve Kapalı Maraş’ta otel almak istiyorlarmış dedikodularını duyunca kuyruğa girmekte ve ‘yatırımcılar’la temas etmekte bir sakınca görmüyor.
Birilerinin Kapalı Maraş’ta envater çalışması üzerine yazdığı bir tiyatro oyunuysa sergilenen, oyun yazarlarının zeka seviyeleri donuk düzeyde. Binaların piyasa değerini belirleme hesabında iken suni olarak talebi şişiriyor ve yersizce fiyatları yükseltiyorlar.
Anımsarsanız, hükümetin Kapalı Maraş’ı tek taraflı açma girişimine istinaden Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres, Anastasiadis’e cevaben mektup göndermiş ve mektubunda ‘BM Güvenlik Konseyi’nin 1984’de Maraş’la ilgili aldığı 550 numaralı kararla uyumlu herhangi bir önlemin alınmasına katkıda bulunacağını yazmıştı.
Maraş’ın yasal sakinlerine iade edilmesini belirten BM Güvenlik Konseyi’nin 550 numaralı kararının yanı sıra Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da 1979’dan itibaren iki toplumlu görüşmelerde resmen ve defaatle Kapalı Maraş’ın ancak BM denetiminde tekrar iskâna açılabileceğini kabul etmiştir.
Kapalı Maraş’ın BM gözetiminde yasal sakinlerine iade edilmesi maddesinin çiğnenmesi ihtimali, uluslararası yatırımcıların bölgeyle ilgilenmeyeceğini gösterir. Kapalı Maraş’ın tek taraflı açılması durumunda BM’nin önlem alması söz konusu olduğuna göre, mantıklı kaç Türkiyeli yatırımcı milyarlarca Euro’luk Kapalı Maraş otellerine sahici bir ilgi gösterir?
Öte yandan, Kapalı Maraş’taki birçok mülkün esas sahibinin Evkaf olduğu da ileri sürülüyor. Tarihe bakarsak, II. Abdülhamid döneminde İngilizlerle imzalanan 4 Haziran 1878 tarihli Kıbrıs Mazbatası ve 1 Temmuz anlaşmasının, padişah tarafından kapatılan Osmanlı II. Meclis-i Mebusan üyeleri arasında büyük tartışmalara neden olduğunu okuyabiliriz. 1 Temmuz 1878’de sultan II. Abdülhamid yönetimini temsilen Osmanlı Hariciye Bakanı Mehmed Esad Safvet Paşa ve İngiliz elçisi A.H. Layard’ın imzaladığı anlaşmanın 4. maddesinde İngiliz idaresine Osmanlı Hanedanlığı’na ve devletine ait mülkleri satma ve kiralama hakkı tanınmıştır. Safvet Paşa’nın Kıbrıs anlaşmasını II. Abdülhamid’e itiraz etmesine karşın mecbur kalarak imzaladığı ve sonrasında zaten görüş ayrılıkları nedeniyle II. Abdülhamid tarafından görevinden azledildiği bilinir.
Madem Kapalı Maraş’ın Abdullah Paşa, Lala Mustafa Paşa ve Bilal Ağa vakıflarına ait olduğu iddia ediliyor, neden kimsenin Türkiye yatırımcıları ve Rum mal sahipleri arasındaki pazarlıklar hakkında sesi çıkmıyor? Bizim olanı, üzerine bir de trilyonlar verip niçin tekrar satın almayı düşünüyoruz?
Bir de işin küresel ısınma ve turizm boyutu var. Küresel ısınmanın sıcak dalgaları, kıyı ve plajların sular altında kalması, temiz su kaynaklarının azalması, çölleşme ve kuraklık gibi sonuçlarından Akdeniz’de en çok etkilenecek ülkelerin başında Kıbrıs geliyor. Turizmde artan sıcaklara rağmen aynı kalitenin sürdürülmesi günlük maliyetlerin oldukça yükselmesine sebep olacak. Dolayısıyla, Kapalı Maraş’a projeksiyonsuz turizm yatırımı yapmak, yüksek yatırım maliyetlerini ve işletme giderlerini karşılamaktan çok uzakta. Hâlbuki Kapalı Maraş’ın sürdürülebilir turizmin dünyadaki en çağdaş beldesi haline getirmek için yıllardır çalışanlar var. Kapalı Maraş, Avrupa’nın ‘model eko-kenti’ne dönüşmekte pek çok avantaja sahip. Dünyanın en büyük turistik bölgeleri mevcut altyapıları ile küresel ısınmayla nasıl başa çıkacaklarını kara kara düşünüyor. Kapalı Maraş, Kıbrıs’ta çözümün bir parçası olarak ve yeniden inşa edilerek dünyanın örnek turizm kenti haline getirilebilir.
Zaten Batı basını da Kapalı Maraş’ı tek taraflı açma girişiminin salt Doğu Akdeniz’de biriken gerilimi massetmek amacıyla Türkiye tarafından ortaya atıldığını yazıp çiziyor.
Yazılar
22 Ağustos, 2019 - 15:47
Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
Yorumunuz