Yazılar

Küçük Virüsün Canavarla İmtihanı

'Bugüne dek yan gelip yatan ve Türkiye’den gelenle ülke yönettiğini sanan sorumsuz siyasilerimizin ve bu anlayıştan gocunmayan seçmenlerin topunun ürettiği bir krizdir bu. Virüsle ilgisi sınırlıdır.'

 

Dünyanın en başarılı parazitleri olan virüsler karşısında acımasızlığı ile tanınan kapitalizm yenildi. Bitkiler, hayvanlar, insanlar ve bakteriler dahil tüm organizmaları enfekte edebilen virüslerde duygu yok. Reklamları ve filmleri ile hüzünlenmemiz ya da gülmemiz üzerinden para kazanan kapitalizmde duygu var mıydı?

Virüs salgınından önce Mars’a gitmenin planlarını, robotlarla nasıl daha fazla kazanacağımızın hesabını yapıyorduk. Virüsle birlikte burnumuzun dibindeki, bilinen en küçük varlıkla nasıl başa çıkabileceğimizin peşine düştük. İnsanlık, tarihinde teknoloji devrimini yapmışken üstelik. Ürettiğimiz elektron mikroskopları resmini çekti diye bayram yapıyoruz, super computerler virüse bağışıklık kazandıracak aşı için tam kapasite çalışıyor. Sistemin gereksiz bir heyecanla, müjdeli bir tonda verdiği haberler, ventilatörlerde son soluklarını alan insanların görüntülerinde kaybolup gidiyor. Ne yaptığından haberi olmayan, bilinç taşımayan bir virüsü suçlamak garip geliyor insana… Virüsün vereceği zararı bilirken, kafalarını daha fazla kâra gömmüşlerin hiçbir önlem almadığı anlaşılınca asıl katillerin kimler olduğu netleşiyor zihinlerde…

Büyük balık her zaman küçüğü yiyemezmiş demek ki… En küçük en büyüğü yendi!  

Öğrendik ki mevcut kapitalizmin ABD’si, AB’si ile kamu sağlığını korumakla ilgili hiçbir hazırlığı yoktu. Üretim ve kâr duracağına yaşlılar ölsündü. Yaşça büyüklerimiz kendilerini gelecek kuşaklar için kurban etmeliydi.

Görülüyor ki Çin’den çıkan virüs dünyaya Çin egemenliğini hediye etti. Hücrelere giren, akciğerleri çalışamaz hale getiren virüs, demokratikliği savaş açana kadar süren ABD’yi tahtından indirdi yerine demokrasiyi bastıran, parti devlet rejiminin erbabı Çin’i makama oturttu. Bunların birbirinden farkı yoktur, alın da görün demeye getiriyor zahîr. Savaş gemilerinden, üslerinden fırlattığı jetlerle petrol için milyonlarca insana kıyan ABD’nin virüse ne topu ne tüfeği yetti. Gezegenler arası seyahate milyarlarca dolar harcayan ülkenin kara parçasında geçici hastaneleri bile zor kurduğu ortaya çıktı.

Şaşkınlıkla izledik ki Covid-19 şüphesiyle hastaneye gidenlerin hastane masraflarına karşılık hesaplarına derhal bloke koyan, habersiz hesaptan parayı çeken bir Amerikan sistemi yürürlükteydi… Üniversiteyi kredi ile okumuş olanların asgari gelirlerini Corona’ya bakmaksızın bankalar üzerinden yutuveriyordu. Salgından ötürü işini kaybedenlerin banka hesaplarında kalan en cüzi nakdi salgının ortasında haczeden Amerikan menşeli düzen insanları ölüme terk ediyordu. 'Evde kalın' deniyordu Amerikalılara, fakat Amerikalı çalışanların %30’una hastalık izni ücreti ödenmiyordu. Ücretli izin almaya kalkan işten atılabiliyordu. Çalışan da Corona virüsü kaptı mı bilmeden hasta hasta işe gidiyor, çalışma arkadaşlarına hastalığı yayabiliyordu. Kilometrelerce kuyrukta bekleyerek Pittsburgh Food Bank’tan yiyecek almaya gidenleri mi görmedik, maske için yalvaran Amerikalı doktorlara mı acımadık… Salgın uyarılarına ilişkin raporların arşivlendikleri dosyalarda, bir köşeye atıldığına ve yıllarca hiçbir önlem alınmadığına mı dövünmedik…

Ne var ki ABD’ye bakıp KKTC’de hâlâ yaşadığımıza şükredecek değiliz kuşkusuz. Dünya ölçeğinde bir kasabalık nüfusun süratle test edilmesini bile sağlayamayan siyasal sistemin ne mal kıtlığını ne fahiş fiyatlandırmaları öngörecek hali kaldı. Hiçbir partinin yönetemeyeceği olağanüstü şartlardan faydalanmaya çalışan muhalefetiyle birlikte sistem, birçok seçilenin tek amacının mevki kazanmak ve mevkinin getirisinde olduğunu gözümüzün içine kadar sokuverdi.

Türkiye’den para gelmezse yönetilemeyecek bir ülkeyi yönetmeye aday olanların bu gerçeği gayet iyi bildiklerini ve hiçbir şeyi değiştirmeye yanaşmayacaklarından emin olmalıyız. Çünkü zaten iktidara değiştirmek için gelmiyorlar. Değiştirmek için devrim yapılması gerektiğini aklı kesen herkes bilmiyor mu? Siyasiler ve halkımızın çoğu düzenin Türkiye’den gelen parayla çalışmasında herhangi bir sakatlık görmüyor.

Oysa sürekli para basan Türkiye inanılmaz enflasyon oranlarına uyanacak salgın sonrasında. Biraz da bastığından bize gönderiversin diyecekseniz, para bastıkça TL’nin değeri düşüyor, TL’nin değeri düştükçe enflasyon artıyor. Dolayısıyla Türkiye olabildiğince sınırlı miktarda para basabilir. Bize Türkiye’den gelse gelse özel uçakla tıbbi yardım gelir; gönderecek malı kalırsa, kıtlığa düşersek mal gönderebilir. İhtiyaç olmalı ki sütü kaşar yapsınlar da satın alalım diyor Türkiye. Salgının önünün kesilemediği her geçen gün sonumuzun ekmek dilenmeye doğru gittiğini kestiriyor olmalıyız.

Öte yandan, hükümetin bazı sözcüleri Türkiye’nin para göndermeyeceği gerçeğini gizlemek için 'bizi çok büyük bir krizin beklediği'ni söylemeye başladı. Bahse konu kriz salgının yarattığı kriz değil; Türkiye’den para gelmeyince, virüs insanlığı işgal etmemiş olsaydı bile ortaya çıkacak bir krizdir. Otelleri ve üniversiteleri kapandı diye bu kadar küçük bir nüfus, bu kadar büyük bir krizle karşı karşıya kalmazdı. Kendi kendine yeten bir ülke yaratabilseydik, küçücük olmamızdan ötürü mevcut salgını çok daha kolay atlatabilirdik. Bugüne dek yan gelip yatan ve Türkiye’den gelenle ülke yönettiğini sanan sorumsuz siyasilerimizin ve bu anlayıştan gocunmayan seçmenlerin topunun ürettiği bir krizdir bu. Virüsle ilgisi sınırlıdır.

Olağanüstü şartlar kendimize yeni bir rota çizebilmemiz için inanılmaz fırsatlar sunuyor. Acımızı yüreklerimize gömerek, her alanda kendi kendi yeten, üreten bir ülke yaratmak için harekete geçmekten başka çare aramayın boşuna…

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumlar

  1. Ahmet Serhatoğlu
    Eline koluna sağlık Can Hanım,ülkeyi ve dünyayı çok güzel analiz etmişsiniz yazınızda;bu güne kadar ülke siyaseti hep Türkiye’den gelen veya gelecek olan parayla yapıldı!Böyle hükümetler de devletler de olmaz hele siyasetçisi hiç olmaz,olsa olsa kendine ve çevresine rant elde etmeye çalışan ,vizyonu ve ülke yönetmekle bilgisi olmayan boş bir güruh olur ki bu güne kadar bunu gördük.

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın