Yazılar

Vergisiz kazanç

   Fransız aktör Gérard Depardieu filmlerinin yanında, vergi ödememek için Belçika’ya taşınması, düşük vergi vermek için Rusya ve Cezayir vatandaşlıkları alması ile tanınıyor. Bir ara Türkiye vatandaşlığını da düşünmüştü ilahi adam! Aktör filmlerinden kazandığını üzüm bağlarıyla şarapçılığa ve restoran işletmeciliğine yatırıyor. İşçi çocuğu olarak doğmuş da işçi kalmamış. Fransa’nın nadir sağcı oyuncularından...
   2012 yılında Fransa ekonomisi sallantıya girince dönemin Fransa başbakanı Jean-Marc Ayrault senede 1 milyon Euro ve üstü geliri olanlardan 2 seneliğine yüzde 75 vergi alınacağını açıklamıştı. ‘Servet vergisi’ne en büyük tepkiyi gösterenlerse aktör Depardieu ile dünyanın en pahalı şampanya ve şaraplarını üreten, meşhur giyim ve kozmetik markalarının da sahibi Bernard Arnault olmuştu… Fransız sosyalistlerinin yürürlüğe koyduğu kademeli vergi artırımı politikası sayesinde Fransa krizden korunmuştu. Bütçe açığını kapatmak üzere yapılan aşırı vergilendirme geçici olsa bile, Fransız hükümetini iktidardan düşürmeye yetmişti.
   Sermaye kesimimiz vergilerden ne zaman şikayet etse aklıma oyuncu Depardieu gelir. Vergi cenneti KKTC’de duyan da çok vergi alınıyor ve vergi toplanabiliyor sanır. KDV oranları Türkiye’nin, Güney Kıbrıs’ın ve AB’nin altında. Kuzey Kıbrıs’ta gelir ve kurumlar vergisi oranları dünya geneline göre hayli düşük. İngiltere’de yüzde 45, Finlandiya’da yüzde 54. Afrika’daki Namibya’da yüzde 37, Gambiya’da yüzde 30. Bizde yüzde 23,5. Denetimlerse yok denecek kadar az.
   Aslında, herkes bedeli bir diğeri ödesin, kendine dokunulmasın istiyor. Memleketimizin temel sorunu ne çözümsüzlük ne tanınmamışlık. Sıkıntının kaynağı, bağımlı kalmanın daha faydalı olduğuna dair gelişmiş, genel kanı. Kamu reformu yapılsın fakat başkalarına aman ilişilmesin. İşimize böylesi geldiği için Ankara’daki KKTC ihaleleri üzerinden politika yaparak, ne koparırsak hesabına girmeyi devrimcilikten sayıyoruz. Ganimet satarak zenginleşmek dururken üretimle uğraşmak zor geliyor. İhracata asılacağımıza, ithalatla komisyonlu çalışmak kolay görünüyor. Kendimize yetme planlarını salt çıkarcı siyasetçilerin bozduğunu varsayıyoruz.
   Oysa UBP’li hükümet dönemlerinde yaşananlar toplumun aynasıdır. İrsen Küçük iktidarında finans sektörüne kir karıştı. Sustuk. Geçen hükümet döneminde yasadışı bahis çeteleri milyonları vurdu. Bazı sektörlere para bıraktıkları ve gizli pazarlıkların parlayan yıldızları oldukları için görmezden geldik. Türkiye’den helikopterle eliyle koymuş gibi bulunanları polisimiz senelerce aradı da bir türlü yakalayamadı! Siyasetçi hesaplarında milyonlar çıkmasa zaten bildiklerimiz dedikodu mealinde kalacaktı. Kaç kere uyardığımız kara para cinayetleri de başladı. Azmettiriciler bizden birileriyse şayet, görüntüdeki yabancı çeteler değişir ama cinayetler devam eder maalesef.
   Sözün kısası, gerçekte kara para düzeni değişsin istemiyoruz. Yalnız, Türkiye’de işler uzun süre düzelmeyecek bu sefer. Çözümün tek formülü var: Ülkemize sahip çıkmak ve en zenginden başlayarak daha fazla vergi ödeyerek ayakta kalmak. Hükümetin öyle bir planı olduğunu hiç sanmıyorum. Olmalı, hâlbuki. Çözüm üretmekten kaçınarak daha beter pis işlerin ülkesi olacağımız açık. Krizde, kolay para için kaçakçılığa, narkotik suçlara ve insan ticaretine karışanlar artacaktır. Kara parada sınır tanımayan ülkeler arasına bir kere girdik mi baronlar, tefeciler ve gangsterler arasında dışarıya adım atacağımıza evlerimizde eski yasemin kokulu Kıbrıs’ı yâd etmekle avunacağız.
   Birileri ise temiz bir memleket istiyor. Tırnaklarıyla kazıyarak, hakkıyla bir yere gelenler dünyaya açılıp ürettiklerini satmayı hedefliyor. Bir ada yarısında, azıcık nüfusa ne kadar ürün ve hizmet satılabilir? Sınırları aşmak, Kıbrıs’tan dünyaya açılmak, uluslararası normlara uymakla ve rekabet edebilir ürünler yaratmakla mümkün. Temel mücadele, eninde sonunda kodesi boylayacak kolaya düşkün kara paracılar ve uluslararası arenada alnı açık, Kıbrıs’ı temsil edecekler arasındadır. Mücadelenin kazananı şimdiden bellidir: Akılla yol alanlar, saygın işler yapanlar dünyada kabul görür; hayatı KKTC’den ibaret sayan, kurnaz sahtekârlar çürük tezgâhta kalıverir. Sevgül Uludağ istersek, didinirsek neler yapabileceğimizin kanıtı…
 

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın