Suriye'de Beşar Esad yönetimi devrildi ve İslamcı isyancıların ani saldırısının ardından Esad ailesinin 50 yıllık iktidarı şaşırtıcı bir şekilde sona erdi.
Esad'ı taşıyan uçak, pazar sabahı isyancıların başkente girmesiyle birlikte Şam'dan ayrıldı ve iki yetkili Reuters'a Esad'ın ülkeden kaçtığını söyledi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, Esad'ın, iktidarın barışçıl yollarla devredilmesi talimatını vermesinin ardından görevi bırakarak ülkeyi terk ettiğini duyurdu
Bakanlık, yaptığı açıklamada Esad'ın şu anda nerede olduğuna dair bilgi vermezken, “Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarında silahlı çatışmaya katılan bazı taraflarla B. Esad arasında yapılan müzakereler sonucunda cumhurbaşkanlığından istifa etme kararı alarak ülkeyi terk etti ve iktidarın barışçıl yollarla devredilmesi talimatını verdi” açıklamasını yapan Bakanlık, "Rusya bu müzakerelere katılmadı" dedi.
Moskova'nın Suriye'deki olaylardan son derece endişe duyduğu ve tüm tarafları şiddetten uzak durmaya çağırdığı belirtildi.
Açıklamada, "Tüm tarafları şiddet kullanımından kaçınmaya ve yönetimle ilgili tüm sorunları siyasi yollarla çözmeye çağırıyoruz" denildi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, Rusya Federasyonu’nun Suriye muhaliflerinin tüm gruplarıyla temas halinde olduğunu belirtti.
Suriye Başbakanı Muhammed Gazi Celali, isyancılarla görüşeceğini belirterek, hükümetin muhalefete "elini uzatmaya" ve yetkilerini geçiş hükümetine devretmeye hazır olduğunu söyledi.
İsrail Esad güçlerinin silahlarının radikal grupların eline geçmesini önlemek için Suriye’de bir hava üssünü bombaladı
İsrail Suriye’ye, Şam'ın Mazze ilçesini hedef alan bir hava saldırısı düzenledi.
İsrail'in Suriye birliklerinin bıraktığı büyük miktarda roket ve füzenin bulunduğu Süveyda kentinin kuzeyindeki ana hava üssüne en az altı saldırı düzenlendiğini bildirildi.
Reuters'a konuşan bir kaynak, saldırının amacının bu silahların radikal grupların eline geçmesini önlemek olduğunu söyledi.
Haber ajanı konuyla ilgili haberinde, Esad'ın 'kökleri cihatçı Sünni İslam'a dayanan Türkiye destekli bir isyan sonucunda aniden devrilmesi, İran'ın müttefiklerine silah yayma yeteneğini kısıtlıyor ve Rusya'nın Akdeniz'deki deniz üssüne mal olabilir. Ayrıca, Türkiye, Lübnan ve Ürdün'deki kamplarda on yıldan fazla süredir dağılmış milyonlarca mültecinin sonunda Suriye'ye dönmesinin yolunu açıyor' yorumunu yaptı.
Netanyahu İsrail'in Suriye sınırındaki Golan Tepeleri'ndeki tampon bölgeyi geçici olarak ele geçirdiğini açıkladı
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu X’ten yaptığı paylaşımda, Esad'ın düşüşünü İsrail için bir 'milat' olarak niteledi: "Esad rejimi, İran'ın şer ekseninin merkezi bir halkasıdır; bu rejim düştü." dedi.
Netanyahu, geçen yıl 7 Ekim'den bu yana İran, Hamas, Hizbullah ve diğer İran vekillerine karşı 14 aydır devam eden mücadeleye atıfta bulunarak, "Bu, Esad rejiminin başlıca destekçileri olan İran ve Hizbullah'a indirdiğimiz darbelerin doğrudan bir sonucudur” dedi.
"Bu, baskıcı ve zalim rejimden kurtulmak isteyen herkes arasında Ortadoğu'da bir zincirleme reaksiyon yarattı" iddiasında bulundu.
Netanyahu, Esad'ın Suriye'den kaçışının yeni fırsatların yanı sıra riskleri de beraberinde getirdiği uyarısında bulundu.
İsrail Başbakanı, İsrail-Suriye sınırındaki Golan Tepeleri'ni işaret ederek, "Öncelikle sınırlarımızı korumak için hareket ediyoruz. Bu bölge, 1974'te kararlaştırılan bir tampon bölge olan Güçlerin Ayrılması Anlaşması tarafından yaklaşık 50 yıldır kontrol ediliyordu. Bu anlaşma çöktü, Suriye askerleri mevzilerini terk etti." dedi ve İsrail birliklerinin 1974'te kurulan Golan Tepeleri'ndeki tampon bölgeyi geçici olarak ele geçirdiğini söyledi. Bu hareketin Suriye birliklerinin mevzilerini terk etmesinden sonra İsrail sakinlerini korumak için yapıldığını ileri sürdü.
Netanyahu, İsrail'in Suriye'deki Dürzi, Kürt, Hristiyan ve Müslümanlara da barış eli uzattığını da söyledi.
Netanyahu ve Savunma Bakanı Israel Katz'ın dün İsrail Silahlı Kuvvetleri IDF'ye tampon bölgeyi ele geçirme talimatı verdiği açıklandı. Katz, İsrail'in sınırda herhangi bir düşman gücünün konuşlanmasına izin vermeyeceğini söyledi ve Suriye ile BM tarafından izlenen tampon bölgenin Suriye tarafına İsrail silahlı kuvvetlerini konuşlandırma kararını duyurdu.
Bu açıklamaların ve Suriye ordusunun çekilmesinin ardından, İsrail ile Suriye arasındaki tampon bölgede bulunan Hermon Dağı'nın Suriye tarafının İsrail ordusu tarafından ele geçirildiği bildirildi.
İsrail, Golan'ı 1967 Ortadoğu savaşında ele geçirdi ve daha sonra ilhak etti. Amerika Birleşik Devletleri hariç uluslararası toplum, burayı işgal edilmiş olarak görüyor.
Görsel: Anadolu Ajansı
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: ‘DEAŞ ve PKK'nın bu süreci kötüye kullanmamasından emin olmak için çok dikkatli hareket ediyoruz. Amerikalı dostlarımızla temas halindeyiz’
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'deki yeni yönetimin kapsayıcı olması gerektiğini ve Suriye halkının artık kendi geleceğini belirleyeceğini söyledi.
Doha'da düzenlediği basın toplantısında konuşan Fidan, “Suriye halkı, ülkelerinin geleceğini yeniden şekillendirecek. Bugün ümidimiz var. Suriye halkı, bunu tek başına başaramaz, uluslararası toplumun Suriye halkını desteklemesi gerekiyor." dedi. Fidan, "Türkiye, Suriye'nin toprak bütünlüğüne çok büyük bir önem atfediyor. Bu anlamda ülkelerini terk etmek durumunda olan milyonlarca Suriyeli, artık ülkelerine geri dönebilirler" diyerek, terör örgütlerinin durumdan faydalanmasına izin verilmemesi gerektiği uyarısında bulundu.
Esad'ın nerede olduğu sorulduğunda, Fidan konu hakkında yorum yapamayacağını ancak ülke dışında olduğuna inandığını söyledi. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın normalleşme görüşmeleri çağrısına rağmen Türkiye'nin Esad ile hiçbir temasının olmadığını söyledi.
"Türkiye, Suriye'nin milli birliğine, istikrarına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne çok büyük bir önem atfediyor, aynı zamanda Suriye halkının da refahını önemsiyor. Bu anlamda ülkelerini terk etmek durumunda olan milyonlarca Suriyeli, artık ülkelerine geri dönebilirler" diyen Fidan, yeni idarenin düzenli şekilde kurgulanması, kapsayıcılık ilkesinden hiçbir zaman taviz verilmemesi gerektiğini, artık birlik ve ülkeyi yeniden inşa etmenin zamanı olduğunu vurguladı.
Hakan Fidan, "Bugün bölgede ve bölge dışında bütün aktörlerin dikkatli ve sakin bir biçimde hareket etmeleri çağrısında bulunuyoruz ve bölgeyi daha fazla istikrarsızlığa götürmemek gerekiyor.
Suriye'nin toprak bütünlüğü ve refahı korunmalı. Bu geçiş döneminde çok dikkatli olmalıyız, farklı gruplarla iletişim halindeyiz. Terör örgütlerinin, özellikle DEAŞ ve PKK'nın bu durumdan bir avantaj sağlamaması için elimizden geleni yapıyoruz. Türkiye, terörizmle mücadele konusunda tüm adımları atacaktır.
Bütün azınlıklar, Hristiyanlar, Kürtler, Müslüman olmayanlar, adil bir muameleye tabi tutulmalı ve kimyasal silahlar ve ilgili materyallerle ilgili envanterin mutlaka güven altına alınması gerekiyor. Yeni hükümet, bütün tarafları kapsayıcı bir şekilde davranmalı ve bütün muhalif güçler şu anda birleşmeli. Devlet kurumları korunmalı ve doğru çalışmaları sağlanmalı. Bütün bu anlayışla biz, Suriye'de barış ve güvenliğin tesisi için elimizden geleni yapacağız." dedi.
Suriye'nin yeniden inşa sürecine ilişkin olarak Fidan, "Türkiye, komşu ülkelerle birlikte Suriye'nin yeniden inşa edilmesi için tabii ki mevcut idareyle birlikte çalışabilmeniz son derece önemli, elimizdeki her tür kapasiteyi ve her tür imkanı kullanarak ekonomik sorunlarına ve diğer sorunlarına çözüm bulabilmek için yeni idareyle birlikte çalışmaya devam edecek." diye konuştu.
Hakan Fidan, ‘Muhalif güçlerin farklı gruplardan oluştuğunu ancak aralarında bir koordinasyon mekanizmasının bulunduğu’nu söyledi
Fidan, Suriye'deki farklı yapılanmalar ve aralarındaki koordinasyona dair, muhalif güçlerin farklı gruplardan oluştuğunu ancak aralarında bir koordinasyon mekanizmasının bulunduğunu belirterek, bu mekanizmanın ilerleyen günlerde daha da iyileşeceğini çünkü şu anda ellerinde başarmaları gereken çok daha büyük bir işin olduğunu ifade etti.
Bu grupların bir araya gelebileceklerini ve birlikte düzenli biçimde çalışmaya başlayabileceklerini ümit ettiklerini dile getiren Fidan, böylece bu süreçte Suriye içindeki tüm tarafların dahil olduğu iyi bir geçiş dönemini tesis edebileceklerini dile getirdi.
Fidan, terörizmle ilgili DEAŞ ve diğer terör örgütleri konusunda aynı derecede endişelendiklerini ifade ederek, "Bu durumdan faydalanmalarını ya da bunu kötüye kullanmalarını istemiyoruz. DEAŞ ve PKK'nın bu süreci kötüye kullanmamasından emin olmak için çok dikkatli hareket ediyoruz. Amerikalı dostlarımızla temas halindeyiz. Bizim bu konuda ne kadar hassas olduğumuzu biliyorlar, özellikle YPG/PKK konusunda ve Türkiye'ye bu gruplardan gelecek her tehdide cevap vereceğimizi, bir reaksiyon göstereceğimizi biliyorlar. Amerika'daki yeni idarenin, yeni hükümetle tabii ki bu konuyla ilgili olarak bazı temaslar halinde olacağımızı ifade etmek istiyorum." diye konuştu.
Son 13 yıldır ülke zaten bir iniş-çıkış sürecinde ancak 2016'dan bu yana Astana Süreci vesilesiyle biz durumu ve gerilimi düşürdük ve savaşı dondurduk" diyen Fidan, "bu sürenin rejim tarafından kendi halkıyla barışmak için kullanılmadığını ve rejimin bu fırsatı değerlendirmediğini" söyledi.
Fidan, "Bütün girişimler başarısızlıkla sonuçlanınca Cumhurbaşkanı Erdoğan rejime el uzattı ve bir milli birlik ve barışa ulaşabilmek için Suriye'de bir çağrıda bulundu. Bu çağrı da reddedildi." dedi.
Suriye devlet kurumlarının Suriye halkının ihtiyaçlarına cevap veremediğini savunan Fidan, halkın en temel hizmetlerinin yerine getirilemediğini, hem ülke içinde hem de ülke dışında halkın yerinden edildiğini, bunun göç akımlarına neden olduğunu belirtti.
Fidan, Türkiye'nin son zamanlarda Beşar Esad ile temas halinde olup olmadığına ilişkin, Erdoğan'ın son birkaç aydır özellikle Suriye'ye ve Esad'e ulaşmaya çalıştığını ancak bütün bu çabaların sonuçsuz kaldığını kaydetti.
Fidan, şöyle devam etti: "Rejim, aslında yavaş yavaş çürüyordu ve çöküyordu. Biz de bunu görüyorduk. Bu nedenle gerçekten bunu engellemek için bir şeyler yapmaya çalıştık ancak kısa cevap hayır, onlarla görüşmedik, herhangi bir temasımız olmadı."
Öte yandan The Guardian gazetesinin deneyimli dış politika editörü Patrick Wintour, Doha’daki zirveden yazarak, Rus temsilcilerin Esad'ın esnek olmadığını söylediğini, Esad’ın ‘başkenti tehdit eden askeri güçleri destekleyen ülke olan Türkiye ile diyaloğun gerekliliğini kabul etmeyi reddettiği’ni kaydetti.
Yorumunuz