Türkiye'de gazetecilere, yazarlara yönelik baskıların artması nedeniyle Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), PEN Yazarlar Derneği, DİSK Basın İş ve Türkiye Yayıncılar Birliği’nin bulunduğu altı meslek örgütü dün bir basın toplantısı yaptı.
Türkiye kamuoyunda “Etki Ajanlığı” olarak bilinen düzenleme nedeniyle yapılan toplantının başlığı, teklifin geri çekilmesi üzerine "Gazeteciye, yazara, yayıncıya baskıya hayır" olarak değiştirildi.
Yapılan açıklamada konuşan TGC Başkanı Vahap Munyar, “Etki Ajanlığı yasası muhalefetin sivil toplum örgütlerinin tepkileri nedeniyle şu anlık geri çekildi. Yapılan açıklamalara göre bütçe görüşmelerinden sonra yeniden gündeme gelecek. Biz bu düzenlemeden tamamen vazgeçilmesini istiyoruz” dedi.
PEN Yazarlar Derneği Başkanı Zeynep Oral, Etki Ajanlığı yasasının iki kez geri çekildiğine dikkat çekti. Oral ‘iktidarın amacının; ekonomi, yoksulluk, işsizlik, bebek ve kadın cinayetleriyle değil, etki ajanlığı üzerinden tüm muhalif sesleri susturmak olduğu’ görüşünü savundu.
DİSK Basın İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu şu ifadeleri kullandı: “Sadece ekim ayı içerisinde 104 gazeteci yargılandı. 11 gazeteciye 11 yıl 8 ay hapis cezası verildi, 7 gazeteciye soruşturma, 6 gazeteciye dava açıldı. 19 gazeteci gözaltına alındı. 30 yıldır yayın yapan Açık Radyo’nun RTÜK kararı ile karasal yayını durduruldu. Bunları 1 yıla yaydığımızda sayfalar dolusu hak ihlalleri ortaya çıkıyor. Etki Ajanlığı yasası henüz çıkmamasına rağmen basının üzerinde oluşan baskı bu şekilde. Yasa hataya geçirilirse durum ne olur tahmin bile edemiyorum.”
Etki Ajanlığı yasa tasarısı hakkında
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milletvekilleri tarafından 18 Ekim 2024 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan ve 23 Ekim 2024 günü Adalet Komisyonu’nda görüşülerek kabul edilen “Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” başlıklı torba yasa teklifinin 16. maddesinde, Türk Ceza Kanunu’nun “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” bölümünde “Devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme” başlığıyla yeni bir suç ihdas ediliyor.
Düzenlemeyle, “Devletin güvenliği veya iç ya da dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler”in 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması, söz konusu eylem “savaş sırasında işlenmiş veya devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askeri hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmışsa” cezanın 8 yıldan 12 yıla kadar artırılması, söz konusu eylemin “milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birimler ile proje, tesis ve hizmetleri yerine getiren kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar tarafından işlenmesi halinde” cezanın bir kat artırılması teklif ediliyor.
Düzenlemenin, Mayıs 2024’te farklı toplumsal kesimlerden gelen tepkiler üzerine 9. Yargı Paketi taslağından çıkarılmasının ardından torba yasa teklifine dahil edildiği ve artan tepkiler nedeniyle teklifin bir kez daha geri çekildiği bildiriliyor.
Düzenlemenin en büyük sorunu; “devletin iç ve dış siyasi yararları”, “yabancı organizasyon”, “stratejik çıkar”, “talimat”, “savaş etkinliği” gibi kapsamı/sınırı belirsiz ve geniş yorumlamaya açık ifadelere yer vermesidir.
Muhalefete göre, Ekim 2022’de yürürlüğe giren “dezenformasyon” suçunun 18 ay içinde 30’dan fazla gazeteciye karşı kullanılmasıyla gazeteciler ve sosyal medya kullanıcıları için başlatılan yargı süreçleri, yeni düzenlemeyle artık herkesi kapsar hale geliyor.
Türk Tabipleri Birliği düzenlemeyle ilgili yaptığı açıklamada, ‘Teklifin yasalaşması halinde mesleki bağımsızlığın önem taşıdığı sivil toplum, medya, kültür-sanat, akademi, bilim gibi birçok alanda halihazırda kısıtlı olan özgür çalışma ve üretme ortamı daha da zedelenecektir. Mesleklerini icra edenlerin her an “etki ajanı” olarak suçlulaştırılmasına, düşünme ve ifade özgürlüğünün gerek dışsal gerek içsel bir basınçla daha da kısıtlanmasına zemin sağlanacaktır. Sağlık alanı özelinde hekimlerin ve bilim insanlarının uluslararası kurum ve kuruluşlarla yaptıkları işbirlikleri, kaynaklara erişimleri, bilgi alışverişleri ve bilimsel üretimleri sınırlanacak, beyin/hekim göçü daha da tırmanacaktır.’ demişti.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı, düzenlemenin Anayasa’nın pek çok ilkesine aykırılık içerdiğini ve TBMM’ye getirilmesi ihtimaline karşı meslek örgütlerini birlikte hareke etme çağrısında bulunduklarını söylemişti. Kanlı, “Demokratik, özgürlükçü, insan haklarına dayalı bir hukuk devleti isteyen herkes bu taslak karşısında güçlü şekilde durmalı, TBMM’ye dahi gelmeden çöpe atılmasına karşı ortak bir duruş ve gayret göstermeliyiz” demişti.
Gazeteciler Cemiyeti’nin Avrupa Birliği (AB) desteğiyle yürüttüğü “Medya için Demokrasi, Demokrasi için Medya” projesinin de koordinatörlüğünü yürüten Kanlı, VOA Türkçe muhabirine, “Günümüzde başta Rusya ve son günlerde Gürcistan’da gördüğümüz “önce güvenlik/öncelikle güvenlik” söyleminin Türkiye’de de vücut bulmasından ciddi endişe duymaktayız. Her farklı, aykırı, istenmeyen veya çatışan düşünce bir ajanlık faaliyeti değildir, olmamalıdır” uyarısı yapmıştı.
Her fikrin, devlet politikasıyla uyuşamayacağının altını çizen Kanlı, “taslak yasalaşır ise Türkiye’de kimse iktidarın iç veya dış siyasetine, hatta emekli aylıklarının azlığına karşı tek söz söyleyemez. Getirir ise ‘etki ajanlığı’ ile suçlanabilir. Bu düzenleme, ‘tek tip’ düşünce dayatmasıdır” demişti.
Yusuf Kanlı, taslaktaki “suç” tanımının ise belirsiz bırakıldığını vurgulayarak, “İç ve dış siyasal yararlar öyle geniş tutulmuş ki, iktisadi, mali, teknolojik, kamu sağlığı, siber alan, kritik alt yapılar, enerji ve kültür gibi diğer ‘yararlar’ suçun maddi konusunu oluşturabilecek. Yabancı bir devletin veya organizasyonunun stratejik çıkarlarını bu teklife göre kim belirleyecek?” sorusunu sormuştu.
Kaynaklar: Birgün – Türk Tabipleri Birliği - VOA Türkçe
Yorumunuz