Dünya

Suriye’de son durum: ‘Bölünmüş Suriye Türkiye için tehdittir'

59 yaşındaki Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın akıbeti bilinmiyor.

Suriye’de Esad rejimi düştü. Reuters'a konuşan Suriyeli bir subay, 'Suriye ordu komutanlığının, muhaliflerin ani saldırısının ardından Devlet Başkanı Beşar Esad'ın iktidarının sona erdiğini bildirdiği'ni söyledi.

Aynı zamanda Suriye'nin yurt dışındaki ana muhalif grubunun lideri Hadi el-Bahra pazar günü yaptığı açıklamada, Şam'ın artık "Beşar Esad'dan kurtulduğunu" duyurdu.

Flightradar internet sitesinde yer alan verilere göre, Şam’ın muhalifler tarafından ele geçirildiği bildirildiği sırada, 59 yaşındaki Esad'ı taşıdığından şüphelenilen Suriye Hava Yolları'na ait İlyuşin-76 tipi bir uçak Şam Havalimanı'ndan havalandı. Uçak kuzeybatıya doğru yol aldıktan sonra Humus kentine yakın bir noktadan dönerek hızla irtifasını düşürdü ve gözden kayboldu.

Görgü tanıkları, Şam'ın ana meydanında toplanan binlerce kişinin "özgürlük" sloganları atarak el salladığını ve protesto gösterisi yaptığını kaydetti.

Ayaklanmanın başındaki cihatçı grup Heyet Tahrir El Şam’ın (HTŞ) açıklamasında, "Rejim altında 50 yıllık zulüm, 13 yıllık suç, tiranlık ve yerinden etme, uzun bir mücadele ve kavganın ardından" ve "her türlü işgal gücüne karşı mücadele ettikten sonra", "8 Aralık 2024'te bu karanlık dönemin sonunu ve Suriye için yeni bir dönemin başlangıcını ilan ediyoruz" ifadelerine yer verildi.

Fotoğraf: New York Times

HTŞ, "Dünyanın dört bir yanındaki yerinden edilmiş insanlara, özgür Suriye sizi bekliyor” çağrısı yaptı.

HTŞ başka bir duyurusunda, "Herkesin barış içinde bir arada yaşadığı, adaletin hakim olduğu, hukukun tesis edildiği, her Suriyelinin onurlandırıldığı ve onurunun korunduğu yeni Suriye'de, karanlık geçmiş sayfasını çeviriyor ve geleceğe yeni bir ufuk açıyoruz" diye ekledi. Esad rejiminin vahşetinin bir sembolü olarak görülen Şam’ın yakınlarındaki Sednaya hapishanesinden tutukluları serbest bırakmaya başladığını bildirdi.

Reuters, Şam'ın merkezinde yoğun silah sesleri duyulduğunu iki Suriyeli sakine dayanarak bildirdi ve çevrimiçi olarak dolaşan videoda Suriye ordusu güçlerinin başkentin sokaklarında üniformalarını çıkardıklarının görüldüğünü yazdı.

Irak sınırını Suriye'ye kapattı

Komşu Irak hükümeti, 2.000 Suriye askerinin sınırı geçerek kaçtığını bildirdi. Katar merkezli yayın kuruluşu El Cezire, kaçan Suriye tanklarının ve askerlerle dolu diğer askeri araçların Irak'a girdiğine dair görüntüler gösterdi. Irak'ın sınırını Suriye'ye kapattığını bildirdi.

Katarlı uzman: "Türkiye Joe Biden yönetiminin Suriye konusunda sergilediği "felç" durumunu kullanarak hamle yaptı"

El Cezire'ye konuşan Katar'daki Georgetown Üniversitesi'nden Prof. Mehran Kamrava, "İran öncülüğündeki direniş ekseninin artık zayıfladığını" ve bunun "İran'ın İsrail ve ABD'ye karşı muhtemelen daha aşırı caydırma yollarına başvuracağı" anlamına geldiğini söyledi.

Uzman, "Türkiye'nin Joe Biden yönetiminin Suriye konusunda sergilediği 'felç' durumunu kullanarak hamle yaptığı"nı ileri sürdü.

Suriye'de 2011 yılında başlayan devrim sonrası iç savaş sırasında Esad hükümetine askeri ve mali desteğin büyük bir kısmını sağlayan Rusya ve İran, birkaç hafta önce başlayan isyancı operasyondan bu yana Esad'a destek verme konusunda isteksiz göründü.

Suriye ordusunun saflarını güçlendirmek için savaşçılarını kullanan İran yanlısı örgüt Hizbullah, son dönemde İsrail'e karşı aldığı ağır yenilgilerin ardından yardım için Esad’a yeterli sayıda militan gönderemedi.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Araghchi cuma günü verdiği bir röportajda, Esad'ın kaderini tahmin etmenin imkansız olduğunu söylemişti. Benzer şekilde, Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, perşembe günü yaptığı bir konuşmada, grubun Esad'ın yanında olacağını ancak izole lidere henüz somut bir destek sağlamadığını bildirmişti. Önemli Rus hava desteği ve Hizbullah'ın takviyeleri olmadan Suriye güçleri ilerleyen isyancılar karşısında görünüşte eridi.

Suriye iç savaşı, Esad'ın hükümet karşıtı protestoları sert bir şekilde bastırmasının ardından 2011 yılında Arap Baharı sırasında başladı.

Birleşmiş Milletler'e göre, savaş nedeniyle 14 milyondan fazla Suriyeli evlerini terk etmek zorunda kaldı ve milyonlarcası da yurt dışında mülteci konumuna düştü.

İngiltere merkezli insan hakları örgütü Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), geçen yıl savaş sırasında 600 binden fazla insanın öldürüldüğünü tahmin etmişti.

New York Times'ın haberine göre muhalif savaşçılar, savaşın farklı dönemlerinde birbirlerine karşı mücadele etmiş isyancı gruplardan oluşuyor.

Batı basınında Türkiye tarafından desteklendiği iddia edilen, eskiden El Kaide'nin bir kolu Nusra Cephesi'nin bir parçası olan Heyet Tahrir el-Şam’ın Türkiye tarafından finanse edildiği ileri sürülmeye devam ediliyor. 

Wall Street Journal, “Türkiye’nin 2011 yılından bu yana Esad karşıtı muhalefeti ve Ankara’nın güney sınırındaki Kürt militanlara karşı kendi mücadelesinde bazı Suriyeli isyancı grupları desteklediği”ni belirtti.

Washington Post: ABD tarafından Suriye’de laik, demokrasi yanlısı grupların en büyüğüne 'Timber Sycamore' olarak bilinen gizli bir CIA programı kapsamında askeri eğitim ve büyük miktarda silah ve mühimmat sağlanmıştı

Washington Post, on yıl önce isyancı orduların bir araya gelmesi sırasında, Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerinin, Beşar Esad'ı devirmek amacıyla savaşan demokrasi yanlısı isyancıları silahlandırmak için milyarlarca dolar harcadığını yazdı. Ancak artık Rusya'nın artık Suriye'de birden fazla askeri üssü olduğunu hatırlattı. 

Washington Post, Esad karşısında Suriye’de "laik, demokrasi yanlısı grupların en büyüğü, 'Timber Sycamore' olarak bilinen gizli bir CIA programı kapsamında askeri eğitim ve büyük miktarda silah ve mühimmat sağlayarak dengeyi değiştirmeye çalışan Amerika Birleşik Devletleri tarafından destekleniyordu. Yardım kısmen İslam Devleti [eski adıyla IŞİD] gibi İslamcı grupların iktidara gelmesini önlemek için tasarlanmıştı" iddiasında bulundu.

Rus savaş uçakları 2015 yılında isyancıları Suriye'nin büyük şehirlerinden kovmak için bir harekâta başlarken, 2016 yılında İranlılar, çatışmalarda neredeyse yok edilen yaklaşık 3 milyonluk bir metropol olan isyancıların kontrolündeki Halep'in Esad güçleri tarafından kuşatılmasına yardımcı oldu.

Gazete, ‘Türkiye destekli muhalif güçlerin Suriye'nin kuzey sınırındaki dar bir tampon bölgeyi kontrol etmesi ve ABD destekli Kürt savaşçıların doğu illerine hakim olmasıyla huzursuz bir çıkmaz ortaya çıktı. HTŞ liderliğindeki İslamcı isyancılar, kuzeydeki İdlib şehrinin etrafındaki küçük bir bölgeye çekildiler. Ara sıra yaşanan çatışmalara rağmen, hatlar yıllarca neredeyse hiç hareket etmedi. Rusya, İran ve Hizbullah, Esad'ın zorla iktidardan uzaklaştırılamamasını sağlamak için Suriye'de askeri üsler inşa etti’ yorumunu yaptı.

Esad'ın umutları, Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki terörist saldırısının ardından İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmalar sırasında sönmeye başladı. İsrail, Hizbullah'ın liderliğini ve askeri kapasitesinin çoğunu yok ederek, Esad'ın güvenlik altyapısının temel bir sütununu zayıflattı. İran ve Rusya’nın, bu arada Moskova'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaş dahil, başka yerlerdeki sorunlarla dikkati dağılmıştı.

Fransız Liberation gazetesi, “Hiçbir güç sonsuz değildir. Ne kadar otoriter olursa olsun. 59 yaşındaki Suriye diktatörü Beşar Esad nihayet bunun acı deneyimini yaşıyor” yorumunu yaptı, “pek çok Orta Doğu ülkesinin diktatörlerini devirmek için ateşlediği Arap Baharı'ndan hayatta kalan son kişi de, yirmi dört yıllık iktidardan sonra ordu ve güvenlik güçleri tarafından terk edilmiş olarak düşüyor’ diye yazdı.

Rus basını sessizliğini korurken, İsrail gazetesi Jerusalem Post, “İsrail'in amansız düşmanı Esad'ın düşüşü, İsrail'in yas tutacağı bir şey değil. Ancak, Esad rejimini tehdit eden isyancı güçlerin bileşimi, Yahudi devletinin alkışlayabileceği bir ittifak değil” yorumunu yaptı.

Jerusalem Post'un yayın kurulunun bugün yayımladığı başyazısında, “Bu gelişmeler İsrail için büyük ölçüde olumlu olsa da, beraberinde komplikasyonlar getiriyor. Kudüs, kuzeydoğudaki komşusunun El Kaide ekolünün Sünni cihatçıları veya Türkiye destekli İslamcılar tarafından ele geçirilmesini görmek istemiyor. İsrail'in Gazze'deki Hamas gibi bu tür gruplarla deneyimi her şeyden çok cesaret vericiydi. Suriye'de olanlar gelecekte İsrail'i kesinlikle etkileyecektir, bu yüzden Kudüs orada dikkatli olmalı ve ilgili herkese iki gelişmenin tolere etmeyeceği mesajını vermelidir: Birincisi kimyasal silah depolarının cihatçı veya İslamcı isyancıların eline geçmesi ve ikincisi İran birliklerinin ülkeye kitlesel olarak konuşlandırılmasıdır” görüşü savunuldu ve bunların “İsrail'in derhal harekete geçmesini gerektirecek kırmızı çizgiler” olduğu belirtildi. Başyazıda, “Bu kırmızı çizgilerin ötesinde İsrail, Suriye içindeki gelişmeleri olumlu yönde etkilemek için ABD ile perde arkasında çalışarak muhalefet içindeki daha ılımlı unsurlarla kanallar kurmak ve Esad devrildiğinde Suriye'nin geleceğini şekillendirecek yapıcı bir güç olarak ortaya çıkmalarını ummak dışında pek bir şey yapamaz” diye eklendi.

CHP lideri Özgür Özel: ‘2010'lardan beri Atatürk ne dediyse tersini yaptılar’

Türkiye’de ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel daha önce yaptığı açıklamada, "2010'lardan beri Atatürk ne dediyse tersini yaptılar. Bunun sonunda milyonlarca sığınmacı Türkiye'ye geldi. Bizim yoksulumuz yerine sosyal yardım alıyorlar. Ne huzur alıyorlar ne huzur veriyorlar. Hâlâ birileri aynı yanlışta ısrar ediyorlar. Bu bölgenin en güçlü ülkesi Türkiye'dir. Devlet kuran parti, dış politikaya 'devlet ciddiyeti' zaviyesinden bakmalıdır. Bu gelişmeler hakkında iktidar partisinin başka partilerle görüşmesi lazımdır.

Biz iç işlerinde kendi kararlarını veren Suriye'den yanayız. Bugün Suriye vekalet savaşlarının içindedir. Suriye'de istikrar sağlanmalı, terör tehdidi bertaraf edilmeli ve mülteciler geri dönmelidir. İran'ın bölgede zayıflatılması, mezhep savaşlarının çıkması, İsrail'in güçlenmesi ve güvenliğinin sağlanması Ankara'nın önceliği olmamalıdır. Bizim safımız yurttaşlarımızın güvenliği. Bu macerada feda edilecek bir mehmedimiz bile yoktur. 

Ne Amerika'nın ya da Rusya'nın çıkarları için çalışabiliriz, ne de BOP'un eş başkanı olarak konumlanabiliriz. Esad ile görüşülsün derken temennimiz istikrar ve mülteci sorununun çözümüdür." demişti.

Doğu Perinçek: 'Türkiye'nin güneyinde merkezi bir otorite olmadığı zaman PKK'nın devletçiği istikrar kazanır, pekişir ve o Türkiye için de Diyarbakır için de yeni bir tehdit olur"

Türkiye’de Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, gazeteci Gürkan Hacır'ın TV 100'deki programına konuk oldu.

Hacır'ın Suriye ordusu "kağıttan kaplan mıydı? sorusuna Perinçek şu yanıtı verdi:

"Suriye ordusu 2011'den beri savaşıyor. Savaş dün başlamadı. 2011'den beri ABD Suriye'de bir operasyon yürütüyor. Bölge ülkelerinin bazıları ABD'ye uydular. Bizde de Ahmet Davutoğlu yönetimi oraya destek verdi. Buradan baktığımız zaman 13 yıldır ABD-İsrail merkezli saldırıya direnen bir Suriye Arap Cumhuriyeti var. 13 yıl az bir zaman değil. Şimdi bu 13 yılın sonuçlarını yaşıyoruz. 13 yılda yıpranmış bir Suriye Arap Cumhuriyeti var. Bir yandan da Suriye'nin derinlerinden çıkarılan yılanlar da var. PKK, PYD, HTŞ gibi... Hem etnik bölücü hem de El Kaide'nin El Nusra'nın devamı olan örgütler var. Sanki bu saldırı bir hafta evvel başladı HTŞ ile de bir haftada Suriye ordusu olumsuz bir konuma geldi diye bakmamak lazım. 13 yıldır mücadele eden bir ordu Suriye ordusu, tabii büyük kuvvetlerle. Tabii savaş bitmedi onu söyleyeyim. Bugün kimse bayram yapmasın. Bu savaş bitmedi. Bu savaş şimdi başlıyor. Bütün dünya güçleri orada. Bir tarafta ABD, İsrail ve onların kumandası altında HTŞ, PKK. Diğer tarafta bölge güçleri var: Suriye, Irak, İran, Türkiye, Rusya. Onların söyleyecekleri sözler bitmedi. Bu savaş HTŞ ile sırf Şam arasında değil. Bu savaş dünya çapında cepheler arasında bir savaş. Dolayısıyla bir taraf diğerinin sırtını yere getirmeden bu savaş bitmez."

Perinçek, HTŞ'nin ABD'nin piyonu olduğunu ileri sürdü ve bölünmüş Suriye'nin Türkiye için de tehdit olduğunu söyledi.

Perinçek ‘PKK Devleti’ tehlikesine dikkat çekti

Perinçek, “Türkiye'nin güneyinde merkezi bir otorite olmadığı zaman PKK'nın devletçiği istikrar kazanır, pekişir ve o Türkiye için de Diyarbakır için de yeni bir tehdit olur. Barzanistan var. Onun devamı olarak PKK/YPG kukla devleti var. Bir de bunların Akdeniz'de limanları olduğu zaman güçlenir. Musul, Kerkük üzerinde iddialar ortaya atıyorlar. Oraya doğru uzanmak istiyorlar. Petrolü, limanı ve arazisi olan bir de Diyarbakır eksik kalıyor. Türkiye Kürtleri, Kürdistan adı altındaki ikinci İsrail'in kurulmasında tayin edici. Çünkü büyük nüfus Türkiye'de, bir de çağdaş Kürt Türkiye'de. Devlet kuracaksa onu bir tek Türkiye Kürtleri yönetebilir. Bu sebeple Diyarbakır'sız bir Kürdistan kuramazlar.’ ifadelerini kullandı.

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın