Yazılar

Alaturka kriz

Mozart’ın en bilinen piyona sonatı ‘Rondo Alla Turca’, ‘Türk Marşı’nı içeren sonattır... Mozart, 1783’de Türk Marşı’nı bestelerken Avrupa’da Osmanlı modası esmektedir. Avusturya’da doğan Mozart, Mehter Marşı’ndan etkilenerek ‘Alla Turca’yı yazar. Bugün Türkçe’de ‘alaturka’ kelimesi eski Türk geleneklerine bağlılığı anlatırken zıttı ‘alafranga’ sözcüğü ise Batı kültürünü temsil eder.
Türkiye uzun zamandır alaturkalığa kapılmış bir ruh hâliyle, geçmişteki başarılarını hatırlamaya büyük mesai ve para harcıyor. Filmler, diziler, kitaplar ve sohbetler Osmanlı kültürüne övgüyle, bazense eleştiriyle eskiyi canlandırıyor. Türkiye’nin ekonomik krizi yönetim biçimi de gayet alaturka bir seyirde ilerliyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin bugüne dek yaşadığı ekonomik krizlerden farklı olarak yönetilen bu krize en çok yakışan kelime ‘alaturka’ gibi duruyor. Krizin ortaya çıkış nedenleri kadar yönetimi de alaturka... Kimsenin nasıl çözüleceğini artık öngöremediği ekonomik kriz, Kuzey Kıbrıs üzerindeki etkileri ile taşları yerinden oynatan bir çöküşe sürükleniyor.
Alafranga bir ekonomik sistemden alaturka biçimlerde yararlanmanın, tıkanan sistemin sorunlarını alaturka şekillerde çözmenin ne demek olduğunu esasen biz Türkiye’den daha iyi biliriz. Haddizatında Türkiye’nin IMF ile köklü bir geçmişi var. Bize IMF gibi davrandığı iddia edilen Türkiye gerçekte IMF’ye benzer politikaları Kıbrıs’ta hayata geçirseydi ve imza atılan programlara uyulmasını dayatsaydı, bizim kasaba ülkeyi çoktan terk etmişti. Para gelsin yiyelim, para bitsin borç isteyelim. Borçları da ödemeyelim. Her şey çok normalmışcasına memur alımına devam edelim, Rum mallarını da satalım bitirelim. Bankalara borçlarını ödeyemeyenler oldukça alaturka tercihler yaparak ya tefeciden borçlansınlar ya da bankalara takıp Güney’de soluğu alsınlar.
Türkiye borçlanmanın ucuz olduğu dönemde parayı doğru yönetemedi, kaynakları üretime yatırmadı. İyi de biz zaten yıllardır başka bir şey yapmıyoruz. Türkiye nasıl bu hale gelmişmiş... Bunu bizden daha iyi kim bilebilir? Kaynakları doğru kullanmaktan istihdamı ve beton dikmeyi anladığımız sürece şişen devlet dairelerine karşılık devrilen bir özel sektörle nereye kadar gidebilirsek, oraya gideceğiz.
Adını çoğumuzun duymadığı Jeju Adası’nda devlet ‘blockchain’le turizm gelirlerini artırıyor, biz hâlâ memur alıyoruz. Malta Adası ‘blok zinciri’ ile teknolojide devasa atılımlar yapıyor, bizim hâlen en büyük derdimiz devlete kapıyı atmak. Dünyada iklim değişikliği nedeniyle tarım sektöründe devlet desteği ile teknolojik üretim modellerine geçiliyor, bize gelen paraysa yeni tarımsal metodlara harcanacağına devlette istihdama gidiyor. Alaturkayız, alaturka!
Dünya web 3.0 çağına girdi. Ve bu gelişmişlikle hiçbir sektörümüz rekabet edecek altyapıya sahip değil. Alafranga dünyada alaturka bir altyapıyla nasıl daha fazla öğrenci, daha çok turist çekeceğiz ve ihracatı artıracağız kimse bilmiyor. Gezegende öyle hızla ilerleyen bir teknolojik devrim yaşanıyor ki şu anda, biz 5-6 sene içinde geri kalmışlığımız nedeniyle yabancılar tarafından tercih edilmeyen bir ülke haline geleceğiz.
Eskiden teknoloji Türkiye’den gelirdi. Alaturkalıktan krize giren Türkiye teknolojik atılım yapmakta epeyi geç kaldı. Teknoloji devrimine kriz koşullarında yakalandı. Türkiye krize odaklanırken teknolojide ilerleyecek yatırımlara maalesef yeterli oranda kaynak ayıramayacak. Türkiye dünyanın gerisinde kalmaya başladıkça biz de gerileyeceğiz.
Gerçekçilikten uzak, iyimser ekonomistlerimiz var; her şeyin eninde sonunda çözüleceğini ileri sürüyorlar. Kusura bakmasınlar ama dünyayı iyi takip etmiyorlar. Basılı paranın ortadan kalkacağı, devletin merkezî konumunu yitireceği, kötü yönetimin teknoloji sayesinde engelleneceği yepyeni bir dünya kuruluyor. Toplumumuzun ve devletin bu dünyaya adım atmak için hiçbir hazırlığı yokken diğer ülkelerle nasıl rekabet edebileceğimizi düşünebiliyorlar... Alaturkalık işte!
Her şeye rağmen Türkiye’nin büyüklüğü ile kıyaslandığında yeni koşullara uyum sağlamakta daha hızlı davranarak, kaynakları doğru alanlara kanalize edebiliriz. Neden 5 senelik bir teknolojik kalkınma planı yapıp, gelen kaynakları nerede kullanacağımıza ilişkin toplumsal bir uzlaşı sağlamayalım?
 

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın