Bir ülkede yasa dışı işlerle çok para elde ediliyorsa o paradan pay kapmak isteyen çok olur. KKTC’de siyasilerin suç ortaklığında birden fazla organize suç unsuru devletin organlarını ele geçirmeye çalışıyor. Bu yapıların sayılarının arttığını uzun zamandır görüyor, bu unsurlarla tek tek mücadele ediyoruz.
Bet piyasasında yaşanan çatışmaların buraya dayanacağı 4 sene öncesinden belliydi. Sokak adamlarından biri diğerinin malına çökmüş, Türkiye’de yakalanmasına sebep olmuş, hatta adamın eşine bile komplo kurmuştu. Bizim gözümüzde hiçbiri muteber insan olamaz, hiçbirine en başta yaptıkları işlerden ötürü saygı duymayız. Ama biri diğerinin malına çökerse, sırf bu amaçla hapse girmesine neden olursa, bir başkasının Türkiye’deki suç dosyasının uydurma beyanlarla şişirilmesine sebep olursa elbette bütün bunların, bu kirli alemde birer sonucu olacaktır.
Suç işleyerek para yapanlar iflah olmazlar ve cezasız kaldıkça çok daha büyük hırsla daha fazlasını ele geçirmeye çalışırlar. Bizim gibi siyasetin ve basının çok kirlendiği, devlet dairelerine ve polis kurumuna organize suçun güçlü bir şekilde sızabildiği ülkelerde her türlü rezalet de yaşanabilir.
Seçim kampanyası masraflarının suç çeteleri tarafından karşılandığı siyasi partilerin olduğu bir ülkedeyiz. Bu partiler iktidara geldiklerinde devletin borçlarını kapamak için bu yapılardan borçlanıyorsa, sadece UBP’liler değil, başka partilerin yöneticilerinin de bilmem kimin otelinde otel sahibi ile gizli toplantılar yaptığını iddia edenler çoğalıyorsa, parti gazetelerinde bu unsurların reklamları basılıyorsa, siyaseti kendine yontarak iyice dizayn etmek üzere birilerine ayrıca parti kurduruluyorsa, partilerin koltuk sahibi yetkilileri tatmin edilip bu unsurlar istedikleri yasal izni alabiliyor, polise adamlarını sokturabiliyorsa, yeni yapılan yasalara müdahale edebiliyorlarsa, bu kadar güçlenmişlerse ve siyasette en kirli yollarla kazanmak için işbirliği ile kasetler devreye sokuluyorsa, bu çirkef ortam daha beterlerine de gebedir. UBP tartışmasız çok kirlenmiştir. Ya diğerleri? Sedat Peker’in Kutlu Adalı suikasti konusundaki itiraflarına sarılanlar, Falyalı konusundaki iddialarını neden görmezden gelmeyi seçmiş ve geçiştirmiştir?
Sedat Peker’in ele geçirdiğini ileri sürdüğü kasetlere Türkiyelilerin ‘görüntüleriyle’ değil de Kıbrıs’tan başlaması, üstelik Kıbrıs’tan en beklenilen, en şaibeli, en yakın işbirlikçi zatla başlamaması kadar, Falyalı’nın çektirdiğini iddia ettiği Erkam Yıldırım görüntüleri hakkında tek bir kelime söylememiş olması da fazlasıyla dikkat çekicidir. Ve Peker bu görüntüleri yayınlatarak, KKTC seçimlerine müdahaleyi sınırsızlaştıran UBP eliyle KKTC’yi sömürgeleştirme politikasının ekmeğine en pespaye yollarla yağ sürmüştür. Türkiye görüntülerini yayınlamak zor değil mi? Kıbrıs ise vur gitsin!
Kıbrıs’ta bu düzenin çamura batmış tüm unsurlarıyla kelle koltukta mücadele eden dürüst insanlar da var. Peker’in sandığı gibi bu insanlar siyasetin içerisinde yer almıyor. Kimisi yargıç, bazısı savcı, bir kısmı polis, nadiren gazeteci, kimi de avukat… KKTC siyasetinde kire batmamış, merkezi konumda olan hiçbir parti yoktur. Abuk sabuk özel görüntüleri büyük olaymış gibi yayınlarken neden Kıbrıs’taki esas yardakçıdan başlamadı? Madem koptu dingil, elinde ne varsa hepsini yayınlaması şart oldu. Son olarak, bugün Falyalı, yarın tefeci, ertesi gün Türkiye’den buraya gelip pis işlere girmeyi planlayan her kim olursa olsun, onlarla da aynı şekilde mücadele edileceğinin bilinmesi gerekir. Kafalarında sömürgemiz nasıl olsa, istediğimiz gibi at koştururuz şeklinde bir Kıbrıs resmi çizenler eninde sonunda hayal kırıklığı yaşarlar buralarda…
Gelelim Türkiye’nin ve Kıbrıs’ın kuzeyinin kara para ve terörizmin finansmanı nedeniyle gri listeye girme ihtimali konusunda onlarca kez yazmama rağmen ‘bize bir şey olmaz’ diyenlere: Türkiye dün itibarıyla uluslararası kuruluş Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) gri listesine girdi. Bu durum Türkiye’den yabancı sermaye çıkışını hızlandıracak, AB ülkelerine yaptığı ticareti olumsuz yönde etkileyecek. Türkiye bankalarının yurtdışı hizmetlerinde maliyetleri yükselecek ve genel olarak TL’deki değer kaybının artmasına neden olacak. Bu da KKTC ekonomisinin daha kırılgan olmasına, süreçten Türkiye’den daha fazla etkilenmesine sebep olacak.
Yine de bazı odakların ele başlarının KKTC’de yargılanmaya başlanmış olması, Kıbrıs’ın kuzeyini uyarı almaktan korumuş olabilir. FATF’in en dikkat ettiği hususlardan biri ilgili yasaların çıkarılması kadar kara para ile mücadelede kovuşturmaların artmış olmasıdır.
Mikro-Makro yakında açacağı bir başka dosya ile ülkede yerleşmeye başlayan uluslararası bir kara para odağını gündeme getirecek. Umarız o dosyanın ardından soruşturmalar ve kovuşturmalar hızla yapılarak sonuç alınır.
Yorumunuz