Yazılar

Elimizde kalan, içini sıçanların yediği bir portakal!

Yatırım yapmadıkları için elektrik kesintileri artarak devam edecek ve bir yandan da sürekli elektriğe zam yapacaklar!

Hem Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KIB-TEK) hem KIB-TEK çalışanlarının sendikası EL-SEN’deki yönetim kavgasında yer alanlar, birbirlerine karşı birtakım belgeleri sızdırıyor. Bu belgeler bir yana, KKTC'de neredeyse her gün elektrik en az 1 saat kesiliyor. 

Kuruma yatırım yapılmadığı takdirde elektrik üretiminin yetersizliğinden ötürü kesintilerin başlayacağını 2,5 senedir belki 100 kere duyduk. Son 1 senedir yatırım eksikliği ve üretim yetersizliği nedeniyle kesintiler düzenli hale geldi. Kurum tefeciden borçlanıyor.

KIB-TEK bu hale gelmeden önce, Kıbrıs’ta 3 şirket KIB-TEK ihalelerini alarak öyle bir zenginleşti ki usulsüzlükle kazandıkları paralar torunlarının torunlarına yetebilir. Bu servet, üç şirketin patronlarının bir başlarına yaptıkları bir servet değil… KIB-TEK ihalelerindeki yolsuzluklardan sendika ve kurum içindekiler de nemalanmadı mı?

Hatırlarsanız İtalya’dan getirilen yüzlerce tonluk 2 ana makine ile Finlandiya malı 75 tonluk devasa jenaratörün Teknecik’e götürülebilmesi için elektrik telleri bile kesilmişti. İhalelerde Türk malı getirilmesi zorunlu iken yerine çok daha ucuzundan Çin malı ürünleri teslim alanların hiçbir şeyden, hiçbir haberi olmadı güya!

Bakın, ağacın dalında ne de güzel bir portakal duruyor. Uzanıyorsunuz portakala… Kavrayıp tam koparacaksınız, elinize bir boşluk geliyor... Arkasında koca bir delik var portakalın. Sıçanlar akıllı hayvanlardır. Portakalı kafalarının girdiği kadar açar, içerden kemirirler. Çinliler fare türünün insanlığın en büyük düşmanı olduğuna inanırlar. Boşuna mı? KIB-TEK portakalının içini tek bir sıçan mı yedi? Büyük sıçanların yanı sıra küçükler de portakalı içerden yediler bitirdiler. 

KIB-TEK portakalı siyasilerin, kurumun içindekilerin ve sendikadaki bazı yolsuzların ortak çıkarları uğruna artık içi yenmiş ve çürüyerek tefeciye düşmüş bir portakaldır. 

Yatırım yapılmadıkça ödediği paraya rağmen elektriksiz kalan halkımız, elektriksiz bir ülkeye okumaya gelen öğrenciler, elektriksiz bir ‘devlet’e dinlenmek için uçan turistler; evet, herkes, her gün bir posta içinden hiç de iyi duygular içermeyen sözler geçirmeye devam edecek. Günde kaç kere bu sözleri dışarıya vurmaya başladık saydınız mı? KKTC'de en çok sövülen kurum araştırması yapılsa, KIB-TEK birinci gelir. Hoş olmasa da gerçek!

Hükümet ülkedeki elektrik sıkıntısının sonuçlarının katlanarak tüm sektörlerin mevcut ve gelecekteki gelirlerini ve doğrudan devletin gelirlerini etkileyeceğinin farkında değil mi? Küresel ısınma ve sıcakların arttığı bir ortamda klimalar çalıştıkça bu yaz elektrik kesintilerinin artarak süreklilik kazanacağını, böyle bir ülkeye ne öğrencinin ne turistin gelmeyeceğini de göremiyorlar? Neden KIB-TEK’e inatla yatırım yapmıyorsunuz?

AKSA anlaşmasını imzalayanlar yerine yerel bir kurumla anlaşma imzalasaydı da sonuç değişmeyecekti. Ne olacaktı ki? Kalecik Santralı’nda üretimi yapan AKSA mazotu kendi mi ödeyecek? AKSA’nın anlaşması feshedilsin yerine başka şirket gelsin diyenler mazotsuz elektrik üretiminin nasıl yapılacağını açıklayabiliyor mu? Zamanında ülkenin kendi santralini güçlendirmek için mücadele vermeyen, yeşil enerjiye yatırım yapmayan siyasilerin peşkeş operasyonlarıyla bu hale geldik. Kurum mazot almak için tefeciden para dileniyor, biz oturmuşuz sendikada kim yönetici olacak tartışması yapıyoruz! 

Mevcut durumda KIB-TEK yeni bir santral yapamazmış. Fiyatlara da ‘güncelleme’ gelecekmiş. Elektrik sağlamaktan aciz hale getirilen kurum, mazot fiyatları arttıkça halktan daha fazlasını istiyor. Elektrik tedarik edemiyorlar ama zam üstüne zam yapıyorlar. Siyasetçi sorun çözmek için seçilir. KKTC siyasileri ise sorunları çözmek yerine sorunları büyütmek üzere iktidara gelir. Bunu o kadar normalleştirdiklerini sanıyorlar ki yurttaşların da kanıksadığını zannediyorlar.

Çözümünüz yoksa aksine sorunları artırıyorsanız neden bakanlar olarak görev alıyorsunuz ki? Fiyatta ‘değişim’ veya ‘güncelleme’ dediğinizde yurttaşların yıllık %98.12 enflasyonla kazandıkları ile geçinemediğinin üzerini örtemiyorsunuz. Gördük sizin elektrik faturalarına 'devlet desteği'nizi, bir kaşıkla verdiğinizi kepçeyle aldınız! Vermeyin devlet desteği falan, siz KIB-TEK’e nasıl yatırım yapılacağını çözün yeter! Yatırım yapılmayacak, artarak kesileceği belli olan elektrik için sürekli kur farkını bize yansıtacaksınız ve bakanlık yaptığınızı sanacaksınız…

Üstelik milliyetçilik taslıyor, sonra da elektriği Kıbrıslı Rum komşumuzdan alıyorsunuz. Göstermelik olarak sergilediğiniz ideolojik dünyanızla da sürekli çelişiyorsunuz. Ve her şeyin bedelini halka ödetip o koltuklarda umarsız oturabiliyorsunuz… Yönetemiyorsanız, birbirinize komplolar kurarak bakanlık koltuklarına gelmekteki amacınız nedir?

Bu tartışmalara erkek sıçanlar da eşlik eder oldu son zamanlarda… Erkek dostlarımız var, çok sevdiğimiz, çok saygı duyduğumuz, üzerlerine titrediğimiz... Bir de 21’inci yüzyılın başında Avrupa Birliği’ne üye olmak istediğini referandumda haykırmış bir toplumun soldan ve sağdan öyle erkek temsilcileri var ki ister sendikacı ister avukat ister vekil olsunlar, kadınlara sırf kadın oldukları için sözel şiddetle saldırıyorlar.

Tavan yapmış egonuzla kadınlara saldırmanız, doğanızda söylem düzeyinde bile ne Avrupalılığı, ileri derecede Orta Doğululuk olduğunu gösteriyor! Kadınlardan korktukça aslınızı ele veriyorsunuz, dilinizi derhal erkek egemen söylemlere buluyorsunuz. Korkularınızı açığa çıkarıyorsunuz böylelikle. Güçlü olduğumuzu biliyorsunuz… Nafile, bize bunların sökmeyeceğini öğrenemiyorsunuz bir türlü… Birleşiyorsunuz, gene yeniliyorsunuz. Yüzyıllar geçiyor, hiç ama hiç değişmiyorsunuz. Korktukça saldırıyor, her seferinde yeniliyor ve fakat yeniden kadınlara hücum ediyorsunuz… En azından 'solcuyum', 'demokratım' falan demeyin, gülünç oluyorsunuz!

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın