Yazılar

Fıstık mı, su mu?

Zordur güveni tesis etmek; yok etmekse çok kolay… Politikacılara güven beslemeyen yurttaş siyasetten çoktan umudu kesmiş; ülkedeki yönetsel sorunların arzu edildiği şekilde çözümleneceğine inanmıyor. Bu düzenin nasıl yaratıldığını bilmeyenimiz kalmadı. Düzeni nasıl yıkacağımızsa hâlâ tartışılıyor.

Bunca yıldır içinde dövünüp durduğumuz yapının sadece 2 yolla yıkılabileceği varsayıldı: Ya büyük bir lider çıkacak, davulu ve tokmağı eline alacak ya da dışarıdan bir gücün baskısı ile sürdürülemez yapı alaşağı edilecek. Kaç senedir önerilen iki yolla da bir arpa boyu yol kat edemeyeceğimizi savunduk durduk. Nedeni basitti: Kendi içimizden, içi mikrop kaynayan durgun suya eli değmemiş bir lideri nereden bulacaktık ki gelip de bizi kurtarsın, yıkasın temizlesin. Peki ya dışarıdan bir güç, AB ya da Türkiye, nasıl olacaktı da bizi zapturapt altına alacaktı? AB fonlarını mı heba etmedik, Türkiye vatandaşlarından alınan vergilerle oluşan hibeleri mi iç etmedik? ‘Olmaz, olmaz’ dedikçe kızdılar. ‘Hiçbiri bizi paklamaz’ı savundukça ‘entelektüel gevezelik’ yapmakla, ‘egosantrik’ olmakla falan suçlandık.

Görünen o ki yıllardır seçimleri boykot etmeyi, yurttaşın inisiyatifi ele alması gerektiğini savunan üçüncü yolcular nihayet dertlerini anlatabildiler. Ülkede doğru dürüst işler yapan, kirden pastan uzak kalmayı bir nebze başarmış vekil sayısı bellidir. Oy verecekseniz onlara verin, partilere vermeyin dedik; başka türlü eğriyi doğrudan ayıramayacağız diye sayısını çoktan unuttuğum kaç yazı yazdık... 

‘Biz yaparız, biz yıkarız’ diyenler iktidara geldikçe daha da çamura battık. Yurttaşı bataklığa itenler ortalama 1,5 senelik iktidarları boyunca muhalefette ne söyledilerse teker teker yuttular. Her seferinde ‘bunlardan daha beteri olamaz’ diye kükredik; onu indirdik, diğerini getirdik… Sonuç hep aynı oldu. Muazzam bir tepkiyle her seçimde hesap sorduk. Yerine gelen eskisini arattı; indirmek için fırsat kollar hale geldik.

Daha kaç kere aynı oyunu oynayacağız? Veyahut kaç kez daha yanılmamız gerekir ki doğru yolun bu olmadığını görelim?

Yurttaş inisiyatifi alacak, korkmayacak, hesap soracak; bir sonraki seçimi beklemeyecek ve anında müdahale edecek. Başka yolu yok ki düzeni yıkmanın... Eylemse eylem, davaysa dava, inisiyatifse inisiyatif… Ta ki ülke yönetmenin saygın bir iş olması gerektiğini bellesin politikacılar.

Barlarda içki yanında fıstık neden bedavadır ve su niçin parayla satılır hiç düşündünüz mü? Fıstığın maliyeti sudan pahalıdır üstelik. Fıstık yiyen daha fazla alkol tüketir ve alkollü içki satışı kârlıdır. Su içense daha az içki içmek isteyecektir. Bizim politikacılar da bar işletiyor mübarek. Fıstık gibi iş, aş, yurttaşlık dağıttıkça alkollü içki misali vekillikten, bakanlıktan kazanıyorlar. ‘Parasını ödeyip su içmek istiyorum’ derseniz bar işletmecisi edasıyla düzene taş koyduğunuzu düşünüyorlar.

Kimisi eski sendikacıydı; geldiğinin ertesi günü grev yasağı koydu. Bazısı büyük demokrattı; şeffaf yönetim mönetim derken milyonlar ortadan kayboldu. En büyük milliyetçiydi; üzerine geçirmediği Rum malı kalmadı. Bir daha seçilmemişler ya da seçilemezmişler ne fark eder? Yurttaşın hakkını çaldı mı çaldı; sen ayı zor getirirken katları dikti mi dikti; en pahalı arabalarla dolaşır oldu mu oldu...

Çocuğunuzu, torununuzu işe almayacaklar; umutlanmayın. Dağıtacakları toprak da kalmayacak. Göçeceğiniz yer yok, unutun. Dünyada kriz var. Gitseniz, mecbur döneceksiniz. Boşuna masraf etmeyin. ‘Yok olduk, tükendik’ namelerini okumayalım; yetti. Yüzyıllardır tükenmeyeni kimse tüketemez. Bizden başka bizi kurtaracak yok; bir iki nesil daha da çıkmayacak.

Ne zaman ki anında hesap sorma geleneğimiz oluşacak, işte ancak o zaman saygın yöneticilere kavuşacağız. Bunun için tohumları bugünden atalım ki bizden sonrakiler hak ettikleri kalitede bir yaşam standardına sahip olabilsinler.

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın