İnternet üzerinden yasa dışı oynatılan bette tekelleşmiş Halil Falyalı’nın adi bir kumpasla öldürülmesinin hem Kıbrıs’a hem Türkiye’ye bir mesaj olduğunu biliyoruz.
Asla kabul edilmeyecek olsa da suikasti planlayanlar bu cinayeti daha gözlerden uzak bir şekilde işleyebilirdi. Bunu özellikle tercih etmediler çünkü amaç mesaj vermek ve korku dalgası yaymaktı. Peki ama neden korkutulmak isteniyoruz?
Halil Falyalı’nın kaynağı Türkiye olan yasa dışı bet pazarının % 80’nin kontrolünü ele geçirmiş olmasının uzunca bir süredir Kıbrıs’ta üzeri örtülüyordu malumunuz. Falyalı sürekli olarak ‘benim yasal iznim var’ diyordu. Doğru, vardı ama yasal izni KKTC’de bet oynatmak içindi. Oysa Falyalı KKTC’de oynattığı betten kazandığının 400 katını Türkiye pazarında yasa dışı oynattığı betten kazanıyordu.
KKTC siyasilerinin eliyle, yasa dışı bet oynattığı bilinen Falyalı’ya böyle bir izin verilerek, işin aslan payı olan yasa dışı bet pazarındaki konumunun üzeri örtülmeye çalışıldı. Halil Falyalı da bu izni insanların kafasında karışıklık yaratarak alabildiğine kullandı. O kadar alışmıştı ki bu cümleyi kurmaya, pandemide her yer kapatılmışken bet ofisinin çalıştığını tespit ettiğimde ilk söylediği ‘benim devletten iznim var’ olmuştu. Kapanma döneminde Falyalı bile olsa kimseye bet için özel çalışma izni verilemezdi elbette. Alışkanlık işte, devletten istediği her izni alabilince insan…
KKTC’den Türkiye’ye oynatılan bet yasa dışıdır çünkü Türkiye vatandaşından alınan bet parasının vergisi Türkiye’ye ödenmemektedir. Birçok devlet başka bir ülkedeki sitelerin kendi ülkesinde bet oynatmasını yasaklamıştır. İnternet üzerinde bet oynatmak istediğiniz ülkede faaliyet göstermeniz, o ülkenin lisansını satın almanız, diğer pek çok şartı yerine getirmeniz ve o devlete bu işin yüklü vergisini ödemeniz gerekir.
Türkiye pazarına Türkiye devletine vergi vermeksizin kaçak olarak girenler engellenmeli ve vergi ödemedikleri için bet oranlarını yükselterek haksız rekabet yaratmaları önlenmelidir.
KKTC’de internet üzerinden bet oynatanlar yıllardır Türkiye pazarından trilyonlarca vergisiz kazanç elde ediyor. KKTC’deki diğer şirketleri veya KKTC pazarına yönelik yasal bet şirketleri üzerinden verdikleri vergi ise kazandıkları yanında hiçtir. Kıbrıs Türk siyasilerinin neredeyse tümü bu durumu çok iyi bildiği halde bilmezden gelmeyi tercih etti ve iktidara gelen hiçbir parti Türkiye pazarından vergisiz kazanç elde eden Veysel Şahin, Halil Falyalı veya Yaşam Ayaefe gibi isimlerin ne yaptığını deşifre etti. Bırakın deşifre etmeyi, bu isimlerin üzerlerine bile gidilmedi.
Baronların her biri toplum içinde eli açık, yardımsever gibi görünerek çok az paraya çok büyük halkla ilişkiler çalışmaları yaptı. Ne de iyi kalpli zenginlerdi ama… Veysel Şahin için Robin Hood denmeye bile başlanmıştı. KKTC Polisi içinde ‘dostlar’ edindiler. Yasa dışı elde ettikleri kazancı KKTC’deki birçok sektör üzerinden akladılar. Her biri bazı bankaların ve emlak sektörünün baş tacı ettiği yıldızlardı. Halil Falyalı'nın casinosu ile çalıştığı bizzat Falyalı'nın çalışanı tarafından Mahkeme'de ifade edilen bir bankanın sahibi önceden de tefecilik yapan ve banka kurmasına her nasılsa izin verilen biridir mesela. Hakkında tefecilik, dolandırıcılık ve hile yaptığına dair birçok alt mahkeme kararı bulunan ve şu anda evrakta sahteleme yapmaktan Ağır Ceza'ya gidip gitmeyeceğini belirlemek üzere davası görülen bir 'bankacı' üstelik. Falyalı ile arası fazlasıyla iyiydi. Mahkeme şahadetlerine göre bankasıyla Halil Falyalı bir hayli çalışıyordu.
Yasa dışı bet oynatanlar casino izinli otelleri satın aldılar ya da otel yapıp sonra casino izni aldılar. KKTC Devleti bu baronların Türkiye üzerinden yasa dışı para kazandığını bilmesine rağmen casinolu oteller satın almalarına izin verdi. Bu paraların kaynağını sormadı. Halbuki yasa dışı betten gelen para bu şekilde kârlı yatırımlarla aklanıyordu. Polis küçük betçilere göstermelik operasyonlar düzenlerken büyüklere hiçbir zaman dokunmadı.
Falyalı hem Kıbrıslılığını hem UBP içindeki siyasi gücünü kullanarak hem de neredeyse tüm siyaseti finanse ederek bet baronlarının arasında en güçlüsü haline geldi ve diğerlerini gayet pişkince, etik dışı yöntemlerle ekarte etti. Bugüne dek açık vermemiş kaç siyasinin Falyalı’nın yasa dışı gelirlerinden haksız kazanç elde ettiğini kimse bilmiyor.
Kıbrıslı siyasilere ilişkin çektiği ileri sürülen kamera kayıtları işin en minik parçasıydı. Vergisiz kazanç kapısı pazar, siyasi ve toplumsal işbirliği ile tek kişinin eline geçti. Uyuşturucu temini, satışı ve transferi iddiaları dışarda tutulduğunda üstelik.
Bu saatten sonra Kıbrıs ve Türkiye’nin gündemine girmesi gereken konu ise yasa dışı betin nasıl kontrol altına alınacağıdır. Türkiye ve KKTC arasında 3 Nisan 2021 tarihinde imzalanan İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması’nın, 2021 Eylem Planı’nın 2. maddesinde ‘Elektronik Şans Oyunları Yasa Tasarısı’ yasalaşacaktır ifadesi geçiyor. İki ülke arasında yıllardır imzalan anlaşmalarda daha önce hiç dile getirilmemiş, ilk kez 2021 anlaşmasına konmuş bir maddedir.
Halil Falyalı bu yasa tasarısına sonuna kadar karşıydı. Falyalı’nın tuttuğu pazarın birçok firma arasında bölünmesine neden olacak taslağa göre Bakanlar Kurulu kararı ile verilecek elektronik şans oyunları ve elektronik bet izinleri mevcut casino izni olan otellere ve bahis evlerine de verilecek.
Bu şirketler yıllık 500 bin Euro lisans ücreti ve yıllık 500 bin Euro platform sağlayıcı lisansı için ödeme yapacak. Ayrıca piyasaya yeni girecek yabancıların yüzde 60’ı gayrımenkul olacak 7 milyon Euro sermaye göstermesi istenecek. Taslakta KKTC devletinin vereceği IP adresleri üzerinden işlem yapılması ve gene devletin göstereceği banka hesaplarından üzerinden oyunculara ödeme yapılması planlanıyor.
Henüz kimsenin tamamını görmeyi başaramadığı taslakta Türkiye’ye bet oynatmanın yasaklanacağına yönelik bir madde olduğu da ileri sürülüyor. Herkesin bildiği gibi Türkiye’deki İddaa KKTC üzerinden oynatılan bet aracılığıyla oyunculara daha fazla kazanma ve bonus imkânı tanınmasından çok rahatsız. Müşterilerini vergisiz kazanç sağlayan KKTC pazarına kaptırıyor.
Ancak bu yasa tasarısı bir gün yasalaşsa bile KKTC’den Türkiye’ye bet oynatanların durdurulacağına ihtimal verilemez. Çünkü en başta KKTC siyasileri bu gelirden vazgeçmek istemiyor. Öte yandan bu pazar diğer sektörleri de destekliyor. Bu konuda toplumsal bir muhalefet oluşmadan da bu düzen böyle devam edecek.
Türkiye pazarına bet oynatan şirketler açısından Türkiye’de vergi ve lisans ücreti ödemeksizin, KKTC devletine de devenin tırnağı kadar vergi ödedikleri için bu iş caziptir. Türkiye’ye yasa dışı bet oynatamazlarsa pazardan çekilirler. Zaten bu şirketler yasa dışılıkla bu parayı kazanıyor.
O halde ya Türkiye’nin dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi pazarı ihaleyle bir şirkete vermek yerine birçok şirkete vermesi ve rekabeti artırması ya da Türkiye vatandaşlarının internet üzerinden KKTC’de bet oynamasına izin vermesi gerekiyor.
Türkiye diğer ülkelerinin aksine tek şirkete ihale verdiği sürece tekel şirketten daha yüksek oran verecek ve yasa dışılığa başvuracak KKTC merkezli şirketlerin önü alınamayacak. Türkiye vatandaşlarının KKTC üzerinden online bet oynamasına izin verilmesi de Türkiye’deki mevcut şirket için haksız rekabet doğuracağı için kabul edilemeyecektir. Öyleyse 85 milyonluk Türkiye pazarından yasa dışı gelir elde edilmesine bugüne kadar el altından müsaade edildiği gibi izin verilmeye devam edilecektir diyebilir miyiz?
Madem Türkiye pazarına Kıbrıs’tan girilmesi aynı şartların devamı durumunda engellenemez, yavru vatana ana vatan çeteleri gelmek isterler mi acaba? Gelmezler ama değil mi? Kendi vatan evlatlarını, Türkiye Cumuriyeti Devleti’ne vergi ödemeksizin betle zehirlemek istemez onlar. Mesela bir Ayhan Bora Kaplan, bir Çakıcı, Falyalı cinayeti şüphelisi Söylemezler, Ada’yı mesken tutmuş Sarallar, hatta uzaktaki Peker hiç Türkiye devletine vergi ödememeyi göze alarak Kıbrıs’tan yasa dışı bet oynatmayı, kendi doğdukları topraklardaki aileleri betle yıkmayı ister mi?
Farz edelim ki ‘gözü pek yiğitlerin’ aksine bu işlerde gözü varmış meğer. O zaman Türkiye iktidarına, muhalefetine, Türkiye insanına soralım: Devlete vergi ödenmeksizin Türkiye vatandaşları üzerinden Kıbrıs’tan haksız kazanç sağlanmasını kabul mü edeceksiniz? Kıbrıs Türk topluma da sual edelim: Falyalı/Demirtaş cinayeti ile gönderilen mesaj amacına ulaştı mı? Sinecek miyiz yoksa dünyaya sesimizi mi duyuracağız?
Yorumunuz