Hiç beklemediğimiz insanlardan çözüme kadar ülkede yapılacak hiçbir şey yok mealinde cümleler duyar olduk. Bu şekilde düşünenlerin popülizme batarak yaptığı mantıksal hataları sıralayalım:
‘Bu düzeni biz değil, Türkiye kurdu’
Hiçbir ülkenin düzeni, en başta sermaye sınıfının onayı olmadan kurulamaz. Bu düzen sadece dönemin siyasetçilerinin eseri olmayıp, sermayesinin, Rum mallarını ele geçirmenin hukuki, etik ve vicdani boyutları ile uğraşmaya tenezzül etmeyen her bir bireyin onayı ile kurulmuştur. 74 sonrasında Kuzey’de kalmaya hakkı olan Rumları şiddete başvurarak Güney’e kaçırtan ve geride bıraktıkları mülklere el koyan Kıbrıslı Türkler olgusu bu acı gerçeğin açık kanıtıdır. En değerli Rum mülklerinin uluslararası hukuka aykırı olarak zamanında KKTC bürokrasisinin ileri gelenlerine ve sermaye sınıfının kaydına geçirilmesi tesadüf müdür? Topu Türkiye’ye atarak yaşananları çarpıtmak ve sorumluluklardan kurtulmak mümkün olamaz. Sömürgecilik karşısında Kıbrıslı Rumlar, Cezayirliler, Orta ve Güney Afrikalılar veya Latin Amerikalılar gibi bağımsızlıkçı bir mücadele geliştiremeyen toplumumuz Türkiye’ye bağımlılığı tercih etmiştir ve iktidara gelen popülist sol partiler bedel ödemeden özerk bir yapı kurmanın ne büyük bir hayal olduğunu defalarca ispat etmiştir.
‘Çözüm olmadan KKTC’de hiçbir değişiklik yapılamaz’
Kurulu yapıdan nemalananların çözüm sonrası çıkarlarından birdenbire vazgeçeceğine inanmak saçmadır. Üstelik, 44 yılını hapishanede geçirmiş birine tutukevinde hiç yaşamamış muamelesi yapmak kadar akla aykırıdır. Kire, kine, kötülüğe, yolsuzluğa, kayırmacılığa ve ayrımcılığa batmış bu düzeni değiştirmeden federal, birleşik bir Kıbrıs yaratılamaz. Sömürge toplumlar ezilirler ancak bastırdıkları şiddeti yanındakileri ezerek dışa vururlar. Frantz Fanon’a göre sömürge toplumlar kendilerini sömürge haline getirenlere gösteremedikleri tepkiyi toplum içinde birbirlerine karşı göstererek asimile olurlar. Günümüz etnik milliyetçileri Kıbrıs Türk toplumunun Türkiye’den gelenleri güya ayrımcılığa uğrattıklarını savunmaktadır. İşlerine gelmediği için görmedikleri, toplumun benzeri tavır ve tutumları kendi içinde birbirine karşı da sergilediğidir. Birbirini sevmeyen bir toplum ne kendi içinde ne de bir başka toplumla sağlıklı ilişkiler kurabilir. Öncelikle sorunlarımızın üzerine giderek, kurduğumuz düzeni değiştirmek için hem bireysel hem toplumsal anlamda ciddi bir çaba ortaya koymalıyız.
‘Kuzey Kıbrıs’ta sol ölmüştür, bir daha iktidara gelemez’
Sol ölmez, solcu geçinenler foyaları döküldükçe ölür. Sol, eşitlik ve adalet mücadelesi vererek var olur. Bugünkü sol tandanslı partilerin iktidarda gösterdikleri sorumsuzluklar ve işbirlikçilikleri bölünmelerine ve yeni partilerin kurulmasına neden olacaktır. Umudunu koruyanlar ve mücadeleyle fark yaratma derdinde olanlar yeni oluşumlarla eskiyi süpürerek siyaset sahnesinde yerini alacaktır. Artık kimse kitabi sözlere, akademik geçmişe ve entelektüel gevezeliklere prim vermeyecektir. Yıllardır yaza geldiğimiz üzere sol seçmen pratikte düzenin nasıl değişeceğini madde madde açıklayabilecek, gerçeklerle örtüşen kalkınma programlarını kaynak bölüşümü ile virgülüne kadar halka anlatabilecek, değişimi verilerle projelendirmiş, bilgi ve deneyime sahip uzmanlaşmış kadroları bir araya getirebilen yeni doğacak sol partilere oy vermeyi düşünecektir ya da boykot artarak devam edecektir.
‘Çözümsüzlüğün temel nedeni Türkiye ve Kıbrıs Türk toplumunun garantörlüğün devamını savunmalarıdır’
Dünya konjonktüründe güçlenen Çin ve Rusya’nın artık Ortadoğu’da ve Akdeniz’de olduğu görmezden gelinemez. Güney Kıbrıs’la yoğun ticari, sosyal ve kültürel bağları olan ve Türkiye ile stratejik yakınlık kuran Rusya mevcut çözüm modelini Amerikancı bir model olarak algılamakta ve Ada’nın birleşmesine çıkarlarına aykırı olduğu gerekçesiyle karşı çıkmaktadır. Kıbrıs’ta çözüm Rusya ve Çin’in çıkarları ile uyuşturulmadan gerçekleşmeyecektir. Türkiye ve Kıbrıs Türk toplumu isterse garantörlükten vazgeçsin, ısınan Akdeniz ve çöken ABD gerçeği çözümün anahtarının Rusya ve Çin’de olduğunu göstermektedir. Oluşmakta olan yeni dengelerdeki keskinlik törpülenmedikçe çözüm olmayacaktır aksine Kıbrıs Adası emperyalist iki bloğun gergin oyun sahası içine girmiştir.
Değişim ve mücadele için vaktimiz çok kısacası...
Yazılar
27 Eylül, 2018 - 09:00
Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
Yorumunuz