Yazılar

Hükümet vergileri artırmaya mı hazırlanıyor?

Enflasyon artışının ve kamu finansman ihtiyacının çok yüksek olduğu Türkiye ve KKTC gibi ülkelerde devlet dolaylı vergiler kolay toplanabildiği için adaletsizce bazı kalemlerde fahiş artışlar, diğerlerinde göstermelik indirimler yapmakta; bir yandan da dolaysız gelir vergilerini artırarak açıklarını işverenler üzerinden kapatmaya çalışmaktadır.

Elektrikte indirimi muhtemelen kaynak bulamadığı için 1 ayla sınırlandıran ve ekonomik krizdeki Türkiye’den yeterli para akışı sağlanamayacağını idrak eden hükümet vergi gelirlerini nasıl artıracağına odaklandı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar vergi uzmanlarıyla düzenli toplantılara başlamış. ‘Bütçe gelirlerinin % 60’nı KDV’ler oluştururken % 40’ını gelir ve kurumlar vergileri’ oluşturuyormuş. 'KDV’lerde indirime gidilerek gelir ve kurumların vergilerini artırmak gerekiyor'muş. 

Bir defa burada bir hata var bütçenin % 60’nı 'KDV’ler değil, dolaylı vergilerin bütünü oluşturuyor.

KDV’lerden indirim gibi gizli bir mesaj barındıran bu yanlış ifade ilk etapta kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi… Alım gücü düşen ve temel gıda maddelerini alamaz hale gelen binlerce insanı düşünerek, KDV’lerde devede kulak niyetine indirime gitmek, enflasyon uçuş modundayken hiçbir işe yaramayacaksa da göz boyamak açısından ideal bir yöntemdir…

Mesela gıdadan göstermelik indir % 2 KDV’yi, ama mobil iletişimde Özel İletişim Hizmetleri Vergisi adı altında faturanın % 35’ini, ayrıca Hazine Payı olarak % 15’ini kap…

Cep telefonu görüşmeleri için ödediğimiz aylık faturalarının yüzde 48’ini devletin aldığı vergiler için öderiz. 73.65 TL’lik bir faturanın 34.55 TL’si devlete ödediğimiz vergidir! Her 100 TL’lik akaryakıtta ise 45 TL vergi ödüyoruz! Devletin haberleşme ve toplu taşıma altyapısı için kaynağı olmadığından mecburen cep telefonu ile konuşuyor, zorunluluktan her yere otomobille gidiyoruz. Bunu gayet iyi bilen devlet de en çok bu kalemlerden dolaylı vergi alıyor! ‘Mecburlar, ödeyecekler!’ diyor yani…

Devletin aldığı harçlar, gümrük vergileri, damga vergileri, bankaların devlete ödemek üzere vatandaşların işlemlerinden aldığı BSMV vergileri, şans oyunları vergisi vb. vergiler dolaylı vergilerdir. Ve elbette KDV’ler de dolaylı vergilerin aslan payını oluşturur. 

Enflasyon artışının ve kamu finansman ihtiyacının çok yüksek olduğu Türkiye ve KKTC gibi ülkelerde devlet dolaylı vergiler kolay toplanabildiği için adaletsizce bazı kalemlerde fahiş artışlar, diğerlerinde göstermelik indirimler yapmakta; bir yandan da dolaysız gelir vergilerini artırarak açıklarını işverenler üzerinden kapatmaya çalışmaktadır.

Normalde ekonomi gelişirken gelir vergileri artırılır, ekonomi daralırken düşürülür. Hani bunu bilmek için ekonomi okumaya da gerek yok. KKTC’de KDV’lerini zor ödeyen şirketlerin sayısı artar ve piyasada ciddi bir küçülme yaşanırken gelir ve kurumlar vergisinde artışın yolunu yapmaya bilmiyorum ki terbiye sınırları dahilinde ne demeli…  Vergiler arttıkça şirketler vergileri ödemek için bankalardan borçlanacak, ödedikleri faizi fiyatlarına yansıtacak ve/veya personel sayısını azaltmak zorunda olacak. Sonuçta hem enflasyon artacak hem de işsiz sayısı ve yoksulluk…

Bir defa vergi toplamak istiyorsa devlet, vergileri ödenebilecek taksit sayısına bölüp, taksitlerin düzenli ödenmesi için vergi memurlarını görevlendirecek. Öyle 4’e bölerim en fazla ile bu işlerin çözülmediği artık görülmüş olmalı. Vergisini ödeyemeyen şirkete makul taksitlendirme olanağı sunulmadığı için vergi ödemeyen şirket sayısı her sene artıyor. Gerçekten bitti mi bilinmez pandemi arasında banka borçlarına ancak yetişen şirketler vergi borcu için bankalardan gidip nasıl tekrar borçlanacak? Devlet vergileri toplamak için ısrarla makul bir taksitlendirme yapmaktan kaçınıyor. Tahsilat bir şirket için de bir devlet için de can damarıdır. Gelir vergilerinin tahsilatı ise emek ister, uzlaşma ve yapıcılık ister. Bizde ise partizanlara her şey serbest, partizan değilsen faşizm uygulanan tek çözüm!

Şirin gibi görünen ancak çirkeflikte sınır tanımayan adamızda kayıtlı olup kayıt dışı iş yapan birçok sektör olduğu gibi, kayıtlı olup yasa dışı faaliyetlerle suç gelirlerini aklayanlar ve tamamen kayıt dışı olup kara para aklayanlar da mevcut.

Kayıtlı olup kayıt dışı iş yapma potansiyeli taşıyan sektörler nelerdir? Evet, en başta yasal bet izni olup Türkiye’ye elektronik bet oynatanlar, casinolar, gece kulüpleri, 'bazı' emlakçılar ve 'bazı' inşaat şirketleri ve hatta yöneticileri hakkında soruşturma açılmış 'bazı' bankalar, o kadar uzar ki bu liste sözleşmesiz mülkünü kiralayanlara kadar gider. Sterlinle iş yapıp fatura kesmeyen ‘bazı’ avukatlardan tutun da hizmetlerini çoğu kez faturalandırmayan ‘bazı’ doktorlara dek kaç sektörden bahsedebiliriz? Ya tamirat işlerindeki kayıt dışılık? Siz faturası atölyesinde olan, POS cihazı bulunan kaç araba tamircisi gördünüz? Sadece nakitle çalışan, POS cihazı olmayan ve fatura defteri nedense hep ‘yeni bitmiş’ tamircilerden geçilmiyor memleket! Fatura defterini yanında getirmeyi unutmamış tesisatçı gördünüz mü? Temizlik işçilerine gelene kadar gerçekleri tamamıyla gizleyen yasasıyla gece kulüplerinden neden halen götürü usulü vergi alındığına, otellere gece yarısı kaç seks işçisi kadının ‘misafir’ olarak gittiğine bakıyor musunuz? Bazen 3 misafiri birden kabul eden kumarbazlar misafirleri için otele ne ödüyor, gece kulübü sahibine ne ödüyor bilen var mı? 

Merkez Bankası nedendir bilinmez çok geç hareket etmekle birlikte bazı banka yöneticilerine yönelik soruşturmalarını nihayet artırmaya başladı. Burada bazı seçicilikler var mı elbette ortaya çıkacak... Polis’in tahkikat başlattıklarının yanı sıra Ağır Cezalık olmuş banka sahipleri ve Ağır Ceza yolunda ilerleyen banka yöneticileri var… Bu soruşturmalarda yasa dışı iş yaptığı, bankanın mal satışlarından cebine komisyon aldığı, fişlerdeki rakamlarla oynadığı, döviz işlemlerinde sisteme müdahale ederek haksız kazanç sağladığı, donuğa düşecek kredilerin tahsilatı için tefeciyle gizli anlaşma yaptığı, sahte satış sözleşmesi ve sahte vekaletle mal kaçırmaya çalıştığı bilinen banka yöneticileri ve batmış iş insanları üzerine anlaşmalı mal alıp kara para aklayan iş insanları mevcut.

Suç işleyerek elde edilen gelirlerin aklanmasının önlenmesi için Meclis’e bir an önce gelmesi gereken Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Yasa Tasarısı’nın yasalaşacağını duyan bazı iş insanlarının ve banka sahiplerinin mal varlıklarını bu aralar akrabalarının üzerine geçirdikleri iddia ediliyor. Yasa tasarısı Meclis’e gelip Meclis’ten geçene dek kara para aklayanlar, kayıt dışı iş yapan trilyonerler kılıfını çoktan hazırlamış olacak. Tabii nedensiz bir şekilde kızının, oğlunun ya da diğer akrabalarının üzerine mal ve mülk geçirenler de aynı yasa kapsamında araştırılabilecek. Araştırılmazsa ve hasıraltı edilmeye çalışılırsa en azından bir grup insanın bunların neden incelenmediğini artık sorgulayacağını ben buradan müjdelemiş olayım.

Kayıt dışılıkla zenginleşenlere dokunmaktan itina ile kaçan siyasilerimiz vergiyle altyapı yatırımı yapacaklarına memur maaşlarını ödüyor ve elektrik için tefeciden borçlanıyor ve Türkiye’den kaynakla bütçe açığını kapattığı kadar kapatıyor. KKTC’de siyasilerin hakiki devlet yönetimi hakkında DNA’larında bir veri bulunmuyor. Devleti yönetmek için değil, kurdukları düzenden çıkar sağlamak üzere iktidara geldiklerinden Türkiye’den yeterli kaynak olmaksızın nispeten ve kısmen zorlu koşullarda ne yapacaklarını da bilmiyorlar. En kötüsü de budur zaten. Beslendiklerine dokunamayacakları için bildikleri trafik polislerini ana caddelere gizlice yerleştirtmek ve KDV’sini zor ödeyen esnafa çökmektedir. 

Şu halde kayıt içi görünüp yasal olmayan işlerden trilyonlar kazananlar göstermelik vergi öderken, kayıtlı kazanandan servet vergisi almanın adaletli olduğuna inanıyor musunuz gerçekten? Kayıt dışılıkla ciddi şekilde mücadele etmeden servet vergisi getirilsin söylemi ile hiçbir yere varılamaz. Tefeciye düşmüş, yasa dışı bet baronlarının eline bakan bir devletten servet vergisi almasını istemek, kayıt dışındakilerin ekmeğine bal sürmektir. Hakkıyla kazanan birinin ekmeğinden daha fazlasını isteyeceksin, suç işleyen öteki utanmazca ekmekleri istifleyecek… Servet vergisi kayıt dışılığı önleme mekanizmalarını kurmuş ve bu mekanizmaları işleten gelişmiş devletlerin uygulayacağı bir politikadır. 

Batmış bir adamın nasıl üzerine dünya kadar mülk aldığını, kimlerin parasını akladığını araştırmayan, o mallara el koymayan ve kasasına gelir olarak işletmeyen bir devlet gelip düzgün işleyen 3-5 şirketin servetinden mi daha fazla vergi alacak? Bir taşla 8 kuş vurma hesabıyla inanılmaz rakamlara taşınmaz Hazine mallarını devredenlerde gerçek geliri oranında vergi kesmeyecek, her yerde türeyen kripto para ticaretini kontrol altına almayacak, emlakçılar ve inşaat şirketleri kimlere ne kadardan mülk satıyor araştırmayacak, Falyalı’dan sonra kimlerin KKTC’den Türkiye’ye elektronik bet oynattığını güya merak bile etmeyecek, mafyalar buradan günde milyonlar kazanacak ve onların gelirlerine, mal ve mülklerine dokunulmayacak fakat kayıt içinde kalan esnaftan ve orta ve büyük ölçekli şirketlerden daha fazlası mı istenecek? Pardon ama siz çocuk mu kandırdığınızı sanıyorsunuz? 

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın