Avrupa çapındaki muhafazakâr, merkez sağ ve Hristiyan demokrat siyasi partilerin çatı örgütü, Avrupa Parlamentosu'nda da uzun yıllardır en büyük siyasi grup olma özelliğini koruyan Avrupa Halk Partisi (EPP) kongresinde DİSİ tarafından sunulan bir karar taslağında tartışma yaratacak ifadeler yer alıyor.
Kıbrıs Rum resmi haber ajansı, Kıbrıs Haber Ajansı (CNA), Avrupa Halk Partisi’nın İspanya'nın Valensiya kentinde düzenlenen kongrenin ikinci gününde oylanması beklenen karar taslağında, bir Avrupa Birliği üyesi ülke 'yabancı askeri işgal altında kaldığı sürece', hiçbir Avrupa güvenlik mimarisinin tam olamayacağını vurgulandığını bildirdi.
Kıbrıslı Rum merkez sağ partisi DİSİ (Demokratik Seferberlik Partisi) tarafından EPP kongresinde sunulan karar taslağına göre, EPP, AB’yi çıkmazın aşılması ve müzakerelerin yeniden başlaması için daha aktif bir rol üstlenmeye çağırıyor. Aynı zamanda Türkiye’ye, BM Genel Sekreteri’nin yeni girişimleriyle doğan fırsatı değerlendirmesi yönünde çağrı yapıyor. Bu sürecin yeniden başlatılmasının, AB ile Türkiye arasında olumlu gündemin güçlendirilmesi açısından belirleyici rol oynayacağı kaydediliyor.
EPP kongresinin ikinci gününün programına göre, olağanüstü kararlarla ilgili görüşmelerin bugün başlaması bekleniyor. Ayrıca ilerleyen saatlerde kongrede Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis de kongrede kısa bir konuşma yapacak.
Taslakta ayrıca şu vurgular yer alıyor: Avrupa yaşam biçimi, özgürlük, demokrasi, dayanışma ve hukukun üstünlüğü gibi değerlere dayanır. Bu nedenle EPP, uluslararası hukukun her türlü ihlalini ve herhangi bir bağımsız ülkenin egemenliği ile toprak bütünlüğünü ihlal eden her tür eylemi şiddetle kınamaktadır.
Bu bağlamda, Kıbrıs’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygının sadece ulusal bir mesele değil, aynı zamanda tüm Avrupa Birliği için temel bir önem taşıdığı ifade ediliyor.
EPP'nin, yabancı askerlerin bulunmadığı, garantörlük gibi 'çağ dışı' sistemlerin ve dış bağımlılıkların olmadığı bir çözümden yana olduğu vurgulanıyor
EPP, geçmiş oturumlarda ve aldığı önceki kararlarında Kıbrıs sorunu konusundaki tutumunu yeniden teyit ederken, AB Konseyi’nin bugüne kadarki Türkiye kararlarını göz önünde bulundurarak, BM Güvenlik Konseyi kararlarına ve AB’nin hukukuna, değerlerine ve ilkelerine uygun bir çözüm çerçevesinde, yabancı askerlerin bulunmadığı, garantörlük gibi 'çağ dışı' sistemlerin ve dış bağımlılıkların olmadığı bir çözümden yana olduğunu tekrar beyan ediyor. Ve Kıbrıs’ın AB üyeliğinin, güvenlik için en güçlü teminat olarak değerlendirildiği belirtiliyor.
Taslakta, bir AB üyesi ülkenin ‘yabancı işgal altında’ olduğu sürece Avrupa güvenlik mimarisinin eksik kalacağı ileri sürülüyor
EPP ayrıca, Avrupa güvenliğinin; belirsizlikler, çifte standartlar yerine, birlik, ilkeler ve tutarlılık üzerine inşa edilmesi gerektiğini vurgulayarak, bir AB üyesi ülkenin ‘yabancı işgal altında’ olduğu sürece Avrupa güvenlik mimarisinin eksik kalacağını belirtiyor. Bu vurgu, 20 Mart 2025 tarihli EPP liderleri bildirgesine dayandırılıyor ve dış ortaklarla güvenlik ve dış politika alanındaki iş birliğinin, tüm AB ülkelerinin hassasiyetlerini dikkate alması ve egemenliklerine, güvenliklerine ve toprak bütünlüklerine sıkı sıkıya saygı temelinde bağlı olması gerektiğine atıf yapılıyor.
Taslakta ayrıca AB'nin, [güney] Kıbrıs’la güçlü bir dayanışma mesajı göndermesi, 51 yıllık ‘Türk işgalinin’ sona erdirilmesi ve adanın siyasi eşitlik temelinde iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çerçevesinde yeniden birleşmesi için müzakerelerin yeniden başlatılması yönünde daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiği vurgulanıyor. Bu çerçeve, BM Güvenlik Konseyi kararlarına, AB ilkelerine ve AB müktesebatına dayanmaktadır.
Türkiye’nin 'iki devletli çözüm yönündeki kabul edilemez' ‘bölücü’ söylemi, üzerinde uzlaşıya varılmış müzakere çerçevesinden 'ciddi sapma' olarak nitelendiriliyor
Habere göre, taslakta Türkiye’nin iki devletli çözüm yönündeki kabul edilemez ‘bölücü’ söylemi uluslararası hukuka aykırı ve üzerinde uzlaşıya varılmış müzakere çerçevesinden ciddi sapma olarak nitelendiriliyor; bu söylemin Avrupa ve uluslararası toplum tarafından hiçbir zaman kabul edilmeyeceği belirtiliyor. Türkiye'nin bu tutumunun, Kıbrıs sorununa yönelik görüşmelerin yeniden başlaması açısından yapıcı bir yaklaşım olmadığı gibi, bölgesel istikrarı tehdit etmekte ve AB-Türkiye ilişkilerini daha da karmaşıklaştırdığı ileri sürülüyor.
Türkiye’nin Kıbrıs'ta güven artırıcı önlemler konulu görüşmelere aktif ve yapıcı şekilde katılmasının AB ile Türkiye arasında olumlu gündemin ilerlemesi açısından belirleyici bir unsur olacağı kaydediliyor
EPP, BM Genel Sekreteri’nin çabalarını, mart ayında Cenevre’de düzenlenen gayri resmi 5+BM toplantısında güven artırıcı önlemler (GAÖ) konulu görüşmeleri, temmuz ayında yeni toplantı planlarını ve BM Genel Sekreteri'nin özel temsilci atama girişimini memnuniyetle karşıladığını ve desteklediğini ifade ediyor. Taslakta, Kıbrıs Cumhurbaşkanı'nın çabalarının olumlu gelişmelere yol açtığı da belirtilerek, EPP, Türkiye’yi de bu sürece aktif ve yapıcı şekilde katılmaya çağırıyor. Görüşmelerin uzlaşılan çerçevede yeniden başlatılmasının, AB ile Türkiye arasında olumlu gündemin ilerlemesi açısından belirleyici bir unsur olacağı kaydediliyor.
Kapalı Maraş'ın tek taraflı olarak açılmasına kınama
Son olarak, EPP’nin aynı taslakta Türkiye ve Kıbrıslı Türk liderliğin kapalı Maraş bölgesinde statükoyu ihlal ederek bir kısmını açma yönündeki tek taraflı eylemlerini yeniden şiddetle kınadığı, BM Güvenlik Konseyi’nin 23 Temmuz 2021 tarihli başkanlık açıklaması ve AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi’nin 27 Temmuz 2021 tarihli açıklaması uyarınca bu tür tek taraflı eylemlerin geri çekilmesini talep ettiği bildirildi.
Yorumunuz