Türkiye ve Güney Kıbrıs arasındaki görüşmelerin sıklaşması bazı çevrelerce neredeyse alkışlanacak. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın görüşmelerden dışlandığı iddiaları ile adeta coşanlar son derece önemli bir konuyu gözden kaçırıyor. Kıbrıs’ta çözüm Kıbrıslı Türkleri yok sayarak gerçekleşemez. Ankara’da Kıbrıs’la ilgili pişirilen bir yemek Kıbrıs Türk tarafının aşa katkısı olmadan Ada’da yenmez.

Cumhurbaşkanı’nın görüşlerine karşı olmak başka bir şey, toplum liderliğinin etkisini sıfıra indirgemek başka… Toplumların liderleri değişir ama liderliğin yeri ve konumu değişmez. Liderin aradan çıkarılmasına bir kere izin verilirse yarın bir başka lidere de aynı tavır konacaktır.

Kıbrıs’ın kuzeyinde kurulan düzeni yerden göğe eleştirebiliriz fakat aynı Ada’da yaşıyor, ülkenin Cumhurbaşkanı’nı hepimiz toplum lideri olarak kabul ediyoruz. Bir toplum lideri yok yerine konabiliyorsa, çözüm formülüne etkisiz eleman olarak yansıyacak olan bizzat toplumun kendisidir. Bir kere etkisizlik kabul ettirildi mi liderliğe kim gelirse gelsin aynı sonuçla karşılaşacaktır.

Akıncı’nın koltuğunda gözü olanlar koltuğu toptan kaybedeceklerinin farkına varsa iyi olacak.

***

Rum liderliklerinin zihniyetini eleştirmeyen kalmadı madem, zamanında ‘Mr. No’ lakabı takılan merhum Rauf Denktaş’a haksızlık yapıldığını kaçak dövüşmeden herkes teslim etmeli.

***

Kıbrıslı Rum dostlar sevdikleri Türkiyelilere Kıbrıslı Türkleri çekiştirmeye bayılırlar. ‘İngiliz sömürgeciliğine karşı mücadele verirken Kıbrıslı Türkler bizi yalnız bıraktı’ ile başlar cümleler…

Ankara-Güney Lefkoşa arasında ikili sohbetler koyulaşırsa ‘ne çektik şu Kıbrıslı Türklerden’ noktasında birleşilecek sonunda. Ne Kıbrıs Türklüğü imiş hakikaten ne Rum hazzeder ne Türkiye…

***

4’lü koalisyonun kurulabilmesindeki hızlandırıcı faktörler yolsuzluk iddiaları ve Afrika olaylarında UBP’nin takındığı akla zarar tavırdır. Polis’in Afrika olayları ve Meclis’in işgali’ndeki tutumu, 25 Kasım’da CTP’nin girişimi ile Emniyet’te kurulan Kadına Karşı Şiddete Müdahale Şubesi’ne gölge düşürmüştür. Aynı Polis Genel Müdürü’nün yönettiği teşkilatın yeni şubesi kadına göre ayrım yapar mı merak etmemek elde değil. Bazı gazeteler ve gazeteciler linç edilebilirse, bazı kadınlar da ölüme terk edilebilir! Nasıl emin olacağız?

***

Son zamanlarda gelişen bazı söylemler dikkat çekici: Birileri hazır havaya girmişken ‘Türklerin en akıllısı, en çeviği Kıbrıs Türkü’dür’ diyecek neredeyse. Sittin senedir milliyetçilik karşıtı söylem geliştiren ‘sol’ partilerin temsilcilerinin Kıbrıs Türkü’nü öve öve yere göğe sığdıramaması, gerçeklerden kopuk, şizofrenik bir büyüklenmeye doğru tam gaz yol aldıklarını gösteriyor. Yolsuzluk hiç olmamış, FETÖ Ada’da cirit atmıyormuş, Afrika olaylarının failleri yakalanıyormuş, Meclis’in işgalinin hesabı soruluyormuş gibi her sorunu çözmüş bir ırkçılık hezeyanı…  Sağ, üzerine bolca milliyetçilik sosu döktüğü martı etini tavuk niyetine pazarlardı topluma. Eski solcular da Kıbrıs Türkü’nün gerçekteki değerine sanal eklemeler yaparak, yandaşlarını Kıbrıs Türkü’nün cevherleri ile donatıyor.

***

Birkaç gün önce üreticiler patatesin fiyatını düşürmeye çalıştı. Marketlerden gelen bilgiler toptancıların ortalığı birbirine kattığı yönünde. Toptancılar üreticilerin üzerine öyle bir yürümüş ki patatesin fiyatı gene aşağıya inememiş. Geçmişte olsa solcularımız patatesin satış fiyatı meselesini çözüme havale ederdi, artık hiçbir yere havale edemedikleri gibi fiyatını da düşüremiyorlar.

***

İnşaat furyasından nefes alamaz hale gelen Girne’den sonra, Mağusa ve İskele’yi de gözden çıkarmak için Kıbrıs’ı hiç sevmemek lazım.

***

Kimsenin kendinden yana umudu kalmamış. ‘Biz bittik’ demek sıradanlaştı memlekette. Bitmedik, bitmeyeceğiz dediğinizde size romantik gözüyle bakılıyor. Hayata umutla sarılmak ve mücadele etmek garipsenecek bir durum mu ki? Binlerce yıldır insanlık en büyük ilhamını adalet ve eşitlik için ortaya koyduğu çabadan alıyor.