Yazılar

Özgürlük

Özgürlük, baskıya ve zulme hayır deme cesaretinin eş anlamlısıdır. İçinizdeki çocuğun muzip yaramazlığıdır bazen. Her birimizin kişisel tarihinde özgürlüğümüzü kısıtlayan, unutulmayacak travmalar da yaşanır. Travma sonrası stresle genellikle başa çıkarız. Toplumsal bellekte yaşananlar ise teşhisi konulmamış, hangi bölgenin kim tarafından ezildiği bilinmeyen bir travma halidir önce... Toplumsal alanda kurulan baskılar, yapılan hukuksuzluklar ve sosyal zulüm birikerek özel hayatınıza eşlik etmeye başlar. Travmanın katmanları üst üste yığıldıkça benliğiniz gelecek kaygısıyla sarsılır, hayatınızda her şey iyi gidiyor görünse de kendinizi tam ve mutlu hissedemezsiniz bir türlü. Özgürlüklerin yerini baskı aldıkça çok sesliliğin üretken ve neşeli doğasını, basmakalıp ve soğuk tek seslilik zapt etmeye çalışır. İnsanların uğratıldığı haksızlıkları gördükçe, baskı karşısında inatla konuşanlara bedel ödettirildikçe içinizde konuşmak için bir kanal arayan ses dışarıya çıkamaz ve faşizmin demir yumruğundan korkar hale gelirsiniz.
   Sosyal travma zamanla seslerin iyiden iyiye kısılmasına, dalkavukların artmasına ve ekonomik şiddet karşısında hiç sesinizin çıkmamasına neden olur. Toplumsal travma yaygınlığını arttırdıkça sizin olduğunuzu varsaydığınız hayatınızın her alanına sızmaya başlar. Konuşamayan, yazamayan, ne zaman ne giydiğine, nerede olduğuna, ne yediğine ve ne içtiğine karışılabilen, endişeyle ürperen silik bir kişiliğe dönüşür, kendinize saygınızı yitirmeye doğru ilerlersiniz. Tek adam rejimleri yarattıkları sosyal travmayı iktidarlarının gücüyle yönetir, toplumsal alana acımadan yönlendirdikleri şiddeti özel alanın çeperlerine kadar sızdırır ve şiddeti kamusal alanda uyguladıkları faşizmle her gün yeniden üretirler.
   22 Ocak Olayları üzerinden 3 ay geçti. 22 Ocak günü yıllardır yaşamlarımıza her gün yeni bir korku salarak girmeye çalışan ideoloji, organize bir şekilde siyasal alanda tüm şiddetini gösterdi. Cumhuriyet Meclisi işgal edilen bir ülkeydik artık ve halk faşizmin nelere yol açabileceğini bir kez daha gördü. Özgür değildik, güvende hiç değildik bundan böyle. Gazeteler yakılabilir, gazeteciler döner bıçakları ile doğranabilir, Meclis’in milletvekilleri bilinen adreslerine gitmekten çekinebilir, yargının tepesindeki isimler tehdit edilebilirdi…
   Faşizm karşısında ilk kez mücadele vermeyen, tarihi faşizme direnmekle geçmiş bir halk yağmur çamur dinlemedi, sokağa fırladı tabii. Kıbrıslı Türk meydandaydı ama Türkiye’nin havuz medyasında ne Meclis’inin işgali haber oldu ne de kendisi… Görmezden gelmek elbette bir taktikti.
   Tarihi anımsatmak gerekir yeni kuşaklara: Yıllar önce Türkiye’nin laik yazarları tek tek öldürüldü. Gazeteci Abdi İpekçi 1979’da, 1990 ile 2003 arasında ise sırasıyla Prof. Dr. Muammer Aksoy, gazeteci Çetin Emeç, yazar Turan Dursun, Doç. Dr. Bahriye Üçok, gazeteci Uğur Mumcu, ateşe verilen Madımak Oteli’nde 33 yazar ve 2 otel görevlisi, Avukat Ali Günday, şair ve yazar Onat Kutlar, köşe yazarı ve öğretim üyesi Ahmet Taner Kışlalı ve akademisyen Necip Hablemitoğlu suikast sonucu hayatlarını kaybetti. Ortak noktaları Kemalist ve laik olmalarıydı. 2007’de ise gazeteci Hrant Dink öldürüldü. Suikastçilerin 15 Temmuz’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bomba yağdıranlarla ortak pek çok özellikleri olduğu iddia ediliyor bugün. Uğur Mumcu geleceği önceden görmüş, öldürülmeden önceki bir yazısında ‘Cemaatlere ve tarikatlara giren çocuklar, 30 sene sonra general olacaklar ve cumhuriyete karşı ayaklanacaklar’ demişti. Bu cinayetleri işleyenlerin, suikastleri üstlenen örgütler olmadığı düşünülüyor artık.
   Faşizm öldürerek ve sosyal travmanın en ağırını yaşatarak Türkiye toplumunu daha baştan konuşamaz hale getirdi. Oyun basitti: Türkiye büyük ülke... Toplumu sindirmek için sonda yapılacak olan başta yapılmalıydı. Önce topluma gerçekleri aktaranlar öldürüldü, sonra içten içe toplum ele geçirildi.
   Tüm bunlar görüldükten sonra ise ne Türkiye eski Türkiye olarak kalabilir ne de Kıbrıs tarikatların ve cemaatlerin yeni yuvası haline getirilebilir.
 

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın