Yazılar

Surlariçi…

Surlariçi Platformu’nun Lefkoşa Türk Belediyesi iş birliği ile düzenlediği Arabahmet Panayırı 12 Mayıs Cumartesi günü yapılıyor. Derviş Paşa Otoparkı’nda, saat 11:00-17:00 arasındaki panayırda Kıbrıs’ın eski oyunları oynanacak, Kıbrıs mutfağından yemek ve tatlı çeşitleri sergilenecek, yerel el işleri standlarda yerini alacak. Selen Otopark’ın panayır saatlerinde halka ücretsiz hizmet vereceği etkinlikte, arşivden eski Kıbrıs ezgileri sürekli yayında olacak. Arabahmet Panayırı’nın bölgede düzenlenen ilk panayır olma özelliği ile geleneksel hale gelmesi ayrı bir öneme sahip.
   Surlariçi, eski Roma’dan kalıntıları Lüzinyan dönemine taşıyan, Venediklilerden Osmanlı dönemine, İngilizlerden günümüze pek çok kültüre ev sahipliği yapan Lefkoşa’nın kalbidir. İslam mimarisi ile kiliselerin bir arada olduğu, eskiden Ermenilerin de yaşadığı sokaklarında Lüzinyan ve Venedik eserlerinin yüzyıllardır hayata direndiği tarihi bir mekândır Surlariçi.
   Surlariçi, tek bir kültürün egemen olacağı bir alana dönüştürülemeyecek kadar çeşitli ve evrenseldir. Yeni adlar icat ederek eski Lefkoşa’yı sadece tek bir kültüre mal etmek mümkün değildir. Surlariçi Fransız mimarisi ile Lüzinyandır. İtalyan geleneği ile Venediklidir. Mahkemeleri ile İngiliz, vakıfları ile Osmanlı’dır. Birçok kültürün bir arada yaşanmışlığı ile Kıbrıs’tır ve evrensel doğası ile kültürel bir harikadır.
   Surlariçi’nin daha yoğun turistik bir cazibe merkezi haline gelmesi mevcut yapısının korunarak, tek bir kültürün hegomonyası altına alınmadan, evrenselliğinin yaşatılması ile olanaklıdır. Yeni pek çok yatırım yapıldığı Surlariçi’nin şiddetten arınması, karanlıkta kalan sokaklarının aydınlatılması, yoksulluğun önüne geçilmesi, merdiven altı fuhuştan ve uyuşturucu satışından temizlenmesi öncelikle bölgeye sahip çıkılmasından geçer. Çok daha fazla etkinliğin, çok daha renkli bir varoluşun Surlariçi’nde hayat bulması ile kültürlerin kaynaştığı, kimsenin asimile edilmeye çalışılmadığı bir Surlariçi yaratılması mümkündür.
   Bazı oluşumların Surlariçi’ni tek kültürün baskın olduğu bir alana dönüştürme hayalleri Surlariçi’nin sahipsiz bırakılmasının bir sonucudur. Şiddeti el atından körükleyerek, siyasi varlıklarını yükseltmek gayreti içinde olan bazı yapıların bölgedeki göçmenlerin yoksunluklarından yararlanmaya çalışması kabul edilmeyecektir. Surlariçi’ndeki sorunların çözümü herhangi bir siyasal partinin oy avcılığına heba edilemez, herhangi bir partinin temsilciliği ile Surlariçi siyasal bir merkez haline getirilemez. Surlariçi kültürel bir merkezdir. İçinde yaşanan problemlerin çözümü için çok sesli, demokratik ortamların oluşturulması ve sorunların üzerine el birliği ile gidilmesi şarttır. Surlariçi siyaset üstüdür. Sorunları, sosyal kaynaşmayla, toplumsal birliktelikle, kültürler arası alışverişle ve sevgiyle çözülebilir.
   Türkiye’de suni olarak yaratılan ve körüklenen ayrışmaları Kıbrıs’a taşıyarak, Kıbrıs’ta kendilerine milliyetçi muhafazakâr bir saha yaratma çabasında olanların sinsi planları ancak Surlariçi’nin her mahallesi, her sokağı ile dayanışma içinde olmakla bozulabilir.
   Dünyanın herhangi bir ülkesinde siyaset yapamayacak kadar kapasitesiz bazılarının Kıbrıs’ta siyasete girmesi, naif ve yoksullukları ile bir başlarına bırakıldıkları, ezildikleri ve yok sayıldıkları için önlerine geleni umut sanan yurttaşların aldatılmasının bir sonucudur. Ve maalesef bu zatların politikada varoluşları milliyetçi muhafazakâr ve popülist söylemleri olabildiğince yükseltmelerine, kimlik ve milliyete ilişkin oluşan yaraları mümkün olduğunca kanatmalarına bağlıdır.
   Onlar için Türkiye’de kim iktidardaysa o iktidara yaranmak, sınıf perspektifi olmaksızın salt kimlik politikaları üzerinden kendilerine destek sağlamak vazgeçilemez bir çıkar kaynağı ve siyaset yapma zeminidir. Türkiye seçimlerinde kim kazanırsa onun desteğini arkalarına almak üzere iktidar kapısını aşındıracak olanlar, bu ülkeyi kendi şahsi çıkarları için bölemez. Bugün milliyetten ve dinden beslenenlerin bir kısmı yarın laik ve Kemalist olduğunu iddia edecek kadar kemiksiz ve ideolojisizdir. Kim güçlüyse onun yanına kayacak, tek dertleri milli ve dini kimlik politikaları üzerinden kendilerine siyasette yer açmak olanların kirli oyunlarını deşifre etmekse bağımsız gazetecilerin ve devrimci siyasetçilerin birincil sorumluluğudur.
 

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın