Yazılar

Türkiye mafya örgütleri KKTC’ye niye geliyor?

Dünya genelinde mafyayı mafya yapan, mafyaya kişisel kazanç için gizli destek sunabilen siyasiler, başta polis çürümüş memurlar ve çürük yargı mensuplarıdır.

Adına ister mafya, organize suç örgütü, ister çete densin irili ufaklı uzantıları ile mafya Amerikan filmlerinde gösterilen ya da Sedat Peker’in çizdiği imajdan farklı olarak dünyanın en basit işini yapan bir örgütlenme biçimidir. 

Şiddet göstererek, hukuksuzca paraya, mala, mülke el koymak hiç de komplike bir iş değildir. Her tülü şiddeti kullanabilmek de korkusuz olduklarını değil, aksine doğru dürüst işler yapmaya kafalarının basmadığını, basit yolla, insan öldürerek para elde edebildiklerini gösterir. 

Mafyanın korkutucu olması gösterdiği şiddetten ziyade yolsuzluk yapan seçilmiş politikacılarla, devletin en başta polis, her kurumundaki rüşvetçi memurlarla, yargı içindeki bazı savcılarla, yargıçlarla ve çürük avukatlarla işbirliği yapabilmesinden ve mafya mağduru yurttaşların gittikleri her kapıdan adaletsizliğe uğrayarak geri dönmesinden kaynaklanır.

Dünya genelinde mafyayı mafya yapan, mafyaya kişisel kazanç için gizli destek sunabilen siyasiler, çürümüş memurlar ve çürük yargı mensuplarıdır. Mafya bu yolla, arkasındaki gizli ilişki yumağı sayesinde mağdur ettiği sıradan yurttaşın hakkını arayacağı yolları kapatır. 

Vatandaşın vergisiyle maaşları ödenen çürük memurları ve rüşvetçi siyasileri mafyanın arkasından çekin, mafya büyüyemez. Bu nedenle mafya ile mücadele eden ülkelerde politikacıların, devlet kurumlarının, polisin ve bağımsız yargının dikkatle izlenmesi gerekir. 

Tek tek olaylar bazında listelerin oluşturularak, kanıtlara ulaşılması ve ilişki ağındaki isimlerin ifşa edilmesi mafya ile mücadelede, araştırmacı gazetecilerin, yargıdaki, kolluk kuvvetlerindeki ve seçilmişler arasındaki dürüst isimlerin en önemli işlerinden biridir.

Organize suç örgütlerinin 19. yüzyıldan bu yana yaptıkları üç aşağı beş yukarı aynıdır; sadece teknoloji değiştiği için çeteler de değişen teknolojilere ayak uydurarak suç işlerler ve yasa dışı varlık edinme yollarını değiştirirler. Dünyanın her ülkesinde mafya aslında üç iş yapar: Yasaklı bir ürünün veya hizmetin ticaretini yapmak, mala mülke veya bir şirkete çökmek ve yasal alanda paravan şirketler aracılığıyla faaliyet göstermek. Yasaklı ürün veya hizmet uyuşturucu da olabilir, insan kaçakçılığına dayalı seks ticareti de… Yasal alanda mafyanın yaptıkları ise çok geniştir: Yasal herhangi bir hizmeti yürüten şirketler ya da kurdurdukları yeni firmalar üzerinden yasa dışı yollarla elde ettikleri parayı aklarlar ve girdikleri her sektörde haksız rekabete neden olurlar.

Türkiye’de 30 Nisan 2021’de yürürlüğe giren ‘Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmasına Dair Yönetmelik’le kripto para ile ödemelerin ve elektronik para transferlerinde kripto varlıklarla iş modeli geliştirilmesinin yasaklanmasına rağmen KKTC’de hemen yasak getirilmeyeceğine dair bir öngörüde bulunmuş ve 25 Nisan tarihli yazımda bu konuyu ele almıştım.

Haziran ayının sonuna yaklaşırken KKTC’de neler oldu bir bakalım: 

UBP’de güçlü ve uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle ABD’de arandığı ileri sürülen Kıbrıslı zatın Türkiye suç örgütü Sarallar’la işbirliği halinde Kıbrıs’ın kuzeyinde kripto para ticaretini ele geçirdiği doğru mudur? 

Sarallar’ın daha önce aynı zatın ricası üzerine Kıbrıslı bir ismi tehdit etmeye Ada’ya geldiği yanlış mıdır peki? 

2018’in Mart ayında adaya adamlarını gönderen çetenin basına 'Girne’de bazı casino ve gece kulüplerini tehdit etmiş' gibi yansıtıldığı ama gerçeğin bambaşka olduğu nereye kadar gizlenecek sandınız? 

Polise şikâyette bulunan, bazı casinoların ve büyük betçilerin kullandığı elektronik sistemleri yapan, kendisini ‘yazılımcı’ olarak tanıtan bir Kıbrıslı Türk ‘iş insanı’nın ABD’de aranan zattan yüksek komisyon istediği ve şahsın da Sarallar’ı adamı tehdit etmek için Ada’ya çağırdığı doğru mudur değil midir?

O zaman Sarallar’ı buraya çağıran olmamış gibi gösteren politikacılar bu işin arkasındaki Kıbrıslı elebaşının adını ve kimi tehdit ettiğini neden açıklamadılar? 

Bunlar olurken, geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin en büyük organize suç örgütünün başı Alaattin Çakıcı’nın Kıbrıs’ta ofis kurduğu ve Kıbrıs’a geldiği veya geleceğine yönelik bir haber yayınlandı. Bu haber için halihazırda bir tekzip yayınlanmadığına göre içeriği ve iddia doğrudur diyebiliriz. 

Şimdi bu haberleri 25 Nisan tarihli yazımda sorduğum bir soruya bağlayalım: Kripto para ticaretine dokunulmamasıyla ve hükümetin online casinolar açma girişimiyle ‘Ülkeye kara para aklayacak yeni mafyalar mı girecek? Vurup kaçacak sahtekârlar, 3 ayda paraları topladıkları gibi terk edecekler yeni memleketlerini. Kim tanıyor ki yıllardır tanıtamadığınız KKTC’yi, nasıl geri isteyeceksiniz ki kaçanı?’

Bir ülkenin yerel mafyası varsa ve bu mafyanın suç işleyerek para yaptığı görülürse, bu, en önce kendisinden büyük, ülke dışındaki mafyaların ilgisini çeker. Yasa dışı olarak para elde edilen bir ortam varsa büyük mafya o ülkeye gelir ve genellikle yerel küçük unsurlara ihtiyacı olabileceğini hesaba katarak onlarla işbirliği yapar. 

Kısacası, bir ülkeye dışarıdan büyük suç örgütlerinin girmesi, doğrudan o ülkede küçük yerel unsurların tuttuğu iş kollarından kazandıkları meblağ ile ve küçük yerel çetelerin o devlet içinde kurduğu organizasyonda ne kadar güçlü olduklarıyla bağlantılıdır.

Siz devlet olarak yerel çetelerin önüne set çekmezseniz, kurumlarda, poliste, başsavcılıkta ve yargıda bu çetelerin adamları/kadınları olduğu iddia edilirse ve hiçbir şey yapmazsanız, iddiaları bile soruşturmazsanız, dışarıdan daha büyük mafyaların adaya gelmesini cezbetmiş olursunuz.

KKTC’de şu anda bilinen 3 yerel organize suç çetesi var: Biri casino-bet-kripto para sektöründe, diğeri tefecilik yapıyor ve sonuncusu Afrikalı gençler üzerinden güya otomobil ve daire kiralayarak, hesapları üzerinden para gönderterek kara para aklıyor. Diğerleri ya bunlara çalışan ve üzerlerinden kara para aklananlardır ya da farklı sektördeki faaliyetler gösteren paravandırlar. 

Peki bu çeteler neden bunca yasa dışı işe rağmen yakalanmadan, yargılanmadan ya da yargılandıklarında nasıl ceza almadan sıyırabiliyor? Yargı dosya incelensin dediğinde ise hangi yollarla polisin ve başsavcılığın elinden kurtulabiliyorlar? 

Geldik mi sorunun ana kaynağına; geldik. İşte bu yüzden yurttaşın parasıyla maaşları ödenen devletin içindeki tüm çürükler, hangi konumda olduklarına bakılmaksızın tek tek deşifre edilmelidir. Aradan rüşvetle iş halleden çürükleri çıkarın, bakın bakalım bu ülkede çete mi kalıyor; Türkiye’den mafya mı geliyor? 

Ama durun, bu tabloda tuhaf olan bir şey var: Yasa dışı işler yaparak haksız rekabet yaratanlara karşın Ticaret Odası, Sanayi Odası, Bankalar Birliği ya da Casino İşletmecileri Birliği temsilcileri susuyor da susuyor. Neden sesiniz çıkmıyor? Mafya sizden korkacak, devlet içindeki yolsuzlar sizden çekinecek. Yasal işler yaparak para kazanan tüm sektörler ve sektör temsilcileri kendilerini esir alan bu korkudan arınmalıdır. Çürükler bizden korkacak. Çünkü biz yurttaşız, biz halkız.

Politikacılar, polisler, diğer memurlar veya yargıçlar bizim hakkımızı teslim etmek için var. Bizim ödediğimiz maaşlarla, haklı olduğumuz halde çetelerden rüşvet aldıkları için belimize basarak bize karşı haksızlık, hukuksuzluk yapacak devlette kim varsa hepsinin, Meriç Erülkü’nün yaptığı gibi, Serdinç Maypa’nın yazdığı gibi önüne dikiliyor oluşumuzun da nedeni budur.

Her şeye rağmen iyi gelişmeler de oluyor: Şu anda Cumhuriyet Meclisi’nin Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nde genel görüş aşamasında olan ve kripto para, kara paranın önlenmesi ve terörizmin finansmanına yönelik AB direktiflerine uyumlaştırarak hazırlanan, daha önceki yasadan farklı ve önemli bir yasa ele alınıyor. Bu yasanın maddelerini inceleyerek takipçisi olacağız.

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumlar

  1. bravo
    ellerine sağlık bunları yazan gerçek gazetecilere hasret kaldık

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın