Yazılar

CTP neydi, ne oldu?

AKEL’den koparken Türkiye iktidarlarının güdümüne girmesi, CTP’nin temel sorununun iktidarsızlık, kendine güvensizlik ve bağımlılığın kabulü olduğunu göstermektedir.

Son zamanlarda ana muhalefet partisi CTP’nin eski kimliğini yitirdiği ve bir düzen partisine dönüştüğü eleştirileri daha sık yapılır oldu. 

Partiye yapılan eleştirilerde, ağır ekonomik krize rağmen CTP’nin ciddi bir muhalefet sergilememesinin payı büyük.

Bankalar kredi ötelemeleri sebebiyle kârlarını katlarken CTP 'banka' kelimesini dahi ağzına alamıyor. Banka faizlerinin dondurulmasını ya da kredi öteleme faizleri için devletin kaynak bulması gerektiğini bile zikredemiyor. 

CTP’nin bugünkü haline şaşıranlara CTP’nin solculuğu çok uzun yıllar önce bıraktığını hatırlatmak gerekebilir. 

Tarihine bakarsak, CTP, Rauf Denktaş'a küsenlerin kurduğu bir partidir. Parti sonradan içine giren ve 1968 ruhu ile hareket eden gençler sayesinde sol bir söylem geliştirmiştir. Fakat çok geçmeden, Kıbrıs’ın güneyindeki ana muhalefet partisi, bir zamanların ‘saygın’ komünist partisi AKEL’le birlikte hareket etmeye başlamıştır.

AKEL’in İngiltere’deki Kıbrıslı Türk AKEL’ciler üzerinden CTP’ye emirlerini mektup yoluyla gönderdiğini ve bu mektuplardaki içeriğin CTP Parti Meclisi’nde kayıtsız şartsız kabul edildiğini bilen biliyor. 

AKEL’den direktif almaktan usanan CTP içindeki muhalifler AKEL’in CTP üzerindeki baskısına meydan okumaya kalktı bir dönem. CTP’nin eski genel sekreterlerinden Naci Talat’ın ‘CTP kedinin kuyruğunda bir maşrapa değildir’ sözü esasen AKEL’e karşı oluşan tepkiyi ifade ediyordu. 

Ne var ki CTP’deki AKEL’ciler parti içinde güçlerini korudular ve CTP AKEL’in talimatları ile yönetilmeye devam etti. Hatta Naci Talat AKEL tarafından CTP içindeki KÖGEF kullanılarak tasfiye edilmeye çalışıldı.

1991’de Sovyetler dağılınca AKEL gibi CTP de sosyalizmden uzaklaştı.

CTP geleneksel sol söylemine sahip çıkar görünse de, Mehmet Ali Talat’ın CTP başkanlığı döneminden itibaren ve hemen sonrasında 1997’de CTP eski başkanı Özker Özgür’ün partiden ihraç edilmesi ile birlikte KKTC’deki mevcut düzenin kollayıcısı bir partiye dönüştü. 

Eskiden AKEL karşıtlarını tasfiye etmekle uğraşan parti yönetimi kılık değiştirmiş ve şimdi de CTP'deki AKEL’cileri partiden kovuyordu.

Bu durumu AKEL, 21. Kongresinde açıkça beyan etti: ‘Mehmet Ali Talat Ankara’yla neredeyse tamamen aynı rotada hareket ediyor’du. ‘Cumhuriyetçi Türk Partisi “hükümette” kendi farklılıklarını ortaya koymayı başaramıyordu’ ve “KKTC”yi açık bir şekilde savunarak işgal rejimini yönetme uğraşısına giriyordu’. 

Zaten 2005’teki 20. Kongre'deki değerlendirmesinde de AKEL, CTP liderliğinin ‘işgalci oluşumun yapıları ile aşırı ölçüde özdeşleşme arz ettiği’ni vurguluyordu.

Nihayetinde, dünyadaki pek çok sol eğilimli partinin Sovyetler’in dağılmasından sonra düzen partisi haline gelişinden CTP ve AKEL de nasibini almıştır diyebiliriz. 

İTEM Yasası ve Bileşik Faiz Yasası'nı geçirdiği gibi, suya sabuna dokunmayan, tefeciliğe, yasa dışı sanal bete, Rum mallarının gaspına, siyasi ve ekonomik müdahalelere karşı mücadele etmeyi akılının ucuna bile getirmeyen bir CTP vardır artık. 

AKEL de Güney’de benzer politikalar izlemiştir. Nitekim AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu Ankara’da Türkiye Dışişleri Bakanı ile görüşebiliyor, CTP’nin zaten Ankara ile hiçbir sorunu kalmamış görünüyor. 

Üstelik AKEL Annan Planı referandumunda CTP’yi sırtından vurmuş ve referandumda hayır oyu kullanmıştı. 

Peki o zaman CTP ve AKEL ara sıra hâlâ neden görüşüyor? CTP’deki AKEL’cilerin temizlendiğini bilen ve CTP’yi açıkça eleştiren AKEL’in CTP ile görüşmekteki ısrarı nedir? 

CTP’nin Türkiye ve Ankara aleyhine hiçbir söylemi yokken, Kıbrıs Rum mallarının peşkeşine yardımcı olmuş CTP ile AKEL’in ortak noktası kalmış mıdır? Bilgi alışverişinde bulunmak ve siyasi dedikodu yapmak, arada zivaniya içerek kebap çevirmek mi iki düzen partisinin amacı? 

CTP’nin düzen partisine evrilmesindeki başarısı kuşkusuz küçümsenemez. Malum, CTP geçirdiği yasalarla Rum mallarının dağıtılmasında, mikro milliyetçilikle partizanlarını kayırmakta ve Ankara’ya şükranlarını sunmakta son derece beceriklidir. 

Ancak AKEL’den koparken Türkiye iktidarlarının güdümüne girmesi, CTP’nin temel sorununun iktidarsızlık, kendine güvensizlik ve bağımlılığın kabulü olduğunu göstermektedir.

Bkz. https://www.akel.org.cy/tr/kibristurk-toplumu-2/
Bkz. https://www.akel.org.cy/tr/20-kongre-kibristurk-toplumu/
 

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumlar

  1. Nezihi Beyaz
    CTP'nin, AKP'nin politikalarını acik olarak desteklemese de, sessiz kalarak dolaylı destek verdiği açık. Bu politikalarını degistirmedikleri sürece Kıbrıs Turklerinin sol kesiminden oy alamayacaklari kesin.
  2. Arif Alasya
    Cok guzel bir degerlendirme

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın