Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) ve Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) ile 40 örgüt ve siyasal parti temsilcisi dün 'gericiliğe ve dayatmalara karşı örgüt, siyasi parti ve sendikalar olarak izlenecek yol haritasını kamuoyuna duyurmak' üzere bir basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş ve KTOEÖS Başkanı Selma Eylem konuştu. Ardından basının soruları yanıtlandı.
KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş basın toplantısında şöyle konuştu:
“Salı günü anlamlı bir tepki verdik. Bu noktada bize güvenip meydanları dolduran sendikalar, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve vatandaşlarımıza teşekkür ederiz.
Suni bir gündem yaratıldı. Neden suni bir gündem yaratıldı? Toplumu kamplaştırma ve cepheleştirme üzerinden suni bir gündem yaratıldı. Bu gündem içerisinde de gerçekler bir bir önümüze çıkmaya başladı.
Hatırlarsanız, başörtüsünün özgürlük olduğunu iddia eden, bireysel özgürlük olduğunu iddia edenler, çocukların eğitim özgürlüğünü bir hafta ellerinden almıştı kurultayları için. Okulların açılışını bir hafta engellemişlerdi.
KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş: “Reşit bile olmayan bir çocuğun örtünmesini bireysel özgürlük diye savunup; Atatürk ve Cumhuriyeti andığımız 29 Ekim'de, 10 Kasım'da çocuklarını okula göndermeyen kişiler, haklar ve özgürlükler temelinde, çocuğun örtünmesini bir bireysel özgürlük olarak önümüze koyuyor”
Şimdi duyuyoruz ki, sendikalara gözdağı vermeye çalışan bir eğitim bakanı, çocukların eğitim hakkını engellemeyin şeklinde söylemler kullanıyor. Tarih onu bir köşeye yazdı. Arkadaşlarından daha önce o koltuğu terk etmek zorunda kalacak.
Konteynerlerde, kırk kişilik sınıflarda eğitim gören çocukları dert etmeyenler, hâlâ daha din ve vicdan özgürlüğü nutukları atıyorlar. Reşit bile olmayan bir çocuğun örtünmesini bireysel özgürlük diye savunup; Atatürk ve Cumhuriyeti andığımız 29 Ekim'de, 10 Kasım'da çocuklarını okula göndermeyen kişiler, haklar ve özgürlükler temelinde, çocuğun örtünmesini bir bireysel özgürlük olarak önümüze koyuyor.
Yüz sene önce ona özgürlüğü kimin getirdi yine Anadolu coğrafyasında unutarak... Hatta "Benim en mutlu günümdür" diye Facebook'ta paylaşım yapan öğretmenlere, Ak troller nefret dolu sözlerle cevap veriyorlar.
Milli Eğitim Bakanımız, tüzüğün gerekçesini Anayasa'nın din ve vicdan özgürlüğü kapsamındaki 23. maddesine dayanarak açıklayabiliyor; ama Anayasa'nın 1'inci maddesi olan "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, laik bir cumhuriyettir" ilkesini gözden kaçırarak bunu söylüyor.
“Bu bir kehanet değil arkadaşlar; Türkiye'de olanlar bunun ispatıdır. Adım adım karanlığı Türkiye’ye getirdiler”
Bugün “özgürlük” söylemiyle başlatılan bu düzenleme, yarın çocukların baskı altına alınmasına, ayrımcılığa ve karanlığa zemin hazırlayan bir yapıya dönüşecek. Bu bir kehanet değil arkadaşlar; Türkiye'de olanlar bunun ispatıdır. Adım adım karanlığı Türkiye’ye getirdiler.
“Artık Putin gibi, kendisine muhalefet eden veya liderden üstün görülen kişileri hapse atıyorlar. Putin bir adım daha önde: Hapse attıklarını da öldürebilen bir diktatör pozisyonundadır. Umarım Türkiye’de de aynı senaryolar gerçekleşmez”
Ve son olarak... Artık Putin gibi, kendisine muhalefet eden veya liderlik özelliği olanları hapse atıyorlar. Putin bir adım daha önde: Hapse attıklarını da öldürebilen bir diktatör pozisyonundadır. Umarım Türkiye’de de aynı senaryolar gerçekleşmez.
“Dün, yeni Yüksek Mahkeme binasının temeli duayla atıldı. Adaletin temeline hukuku değil dini koyan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Ama zeytin yapraklarını yakıp tütsülemedikleri için o binadan kimseye hayır gelmeyecek, bunu da belirteyim”
Daha dün, yeni Yüksek Mahkeme binasının temeli duayla atıldı. Adaletin temeline hukuku değil dini koyan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Ama zeytin yapraklarını yakıp tütsülemedikleri için o binadan kimseye hayır gelmeyecek, bunu da belirteyim.
Yarın ne olacak arkadaşlar? Kız ve erkek öğrencilerin aynı sınıfta olmasına karşı çıkacaklar. Okullara “manevi danışman”, “abi”, “abla” ve tarikat temsilcisi sokmayı deneyecekler. Kız çocuklarını okula değil, kaçak kurslara ve yurtlara yönlendirecekler. Çocuk yaşta evlilikleri meşrulaştırmaya çalışacaklar. Kadının sesi, bedeni, kıyafeti üzerinden tahakküm kuracaklar. Bilimsel eğitimi geri plana atacaklar. Öğretmenlerin fikirleri, hayat tarzı, kimliği hedef gösterilecek.
Hayal mi bu? Hayır. Türkiye’ye bakarsanız nereye gittiğimizi görürsünüz. Gözümüz açık, hafızamız taze bu konuda. Peki halkımız ne durumda?
“İnsanlar çocuğunun beslenme çantasına bir şey koyamıyor. Kirasını ödeyemiyor. Elektrik faturasını yetiştiremiyor. Gündemde ne var? Başörtüsü, dua, manevi danışman, karma eğitim karşıtlığı”
Güven arkadaşım burada, açlık sınırı 30 bin TL’ye dayandı. Yoksulluk sınırı 100 bin TL. Büyük bir kesimimiz açlık ve yoksulluk sınırı arasında yaşamaya mahkûm edilmiş durumdayız. İnsanlar çocuğunun beslenme çantasına bir şey koyamıyor. Kirasını ödeyemiyor. Elektrik faturasını yetiştiremiyor.
Gündemde ne var? Başörtüsü, dua, manevi danışman, karma eğitim karşıtlığı. Biliyorlar ki gerçekleri konuşursak maskeleri düşecek. Gerçekleri konuşmaya devam edeceğiz. Yoksulluğu konuştuğumuzda iktidarları da çökecek. Eşitliği konuşursak, düzenleri de bozulacak.
Bu yüzden ikide bir Türkiye’den bakanlar gelip hükümetin yanında durmaya çalışıyorlar. Biliyorlar ki artık bu halk hükümetin yanında değildir. Biz direnmeye devam edeceğiz arkadaşlar. Örgütleneceğiz ve başaracağız. Başaracağız arkadaşlar. Örgütlenerek başaracağız. Örgütlü bir halkın karşısında kimse duramayacak.
“Sürprizlere hazır olun. Bundan sonraki süreçler artık sürpriz olacak. Gerçekleri konuşmaya geleceğiz ve “teşhir et” diyeceğiz. Bu iktidarı bürokratlarıyla, bakanlarıyla birlikte teşhir edeceğiz. Bu adayı yolsuzlukla, kara parayla, insan ticaretiyle kirletenlerin duası kabul olmaz arkadaşlar. Yaptıklarını başörtüsü ve dinle temizleyemeyecekler”
Karanlığa karşı birlikte durmaya devam edeceğiz. Sürprizlere hazır olun. Bundan sonraki süreçler artık sürpriz olacak. Gerçekleri konuşmaya geleceğiz ve “teşhir et” diyeceğiz. Bu iktidarı bürokratlarıyla, bakanlarıyla birlikte teşhir edeceğiz. Bu adayı yolsuzlukla, kara parayla, insan ticaretiyle kirletenlerin duası kabul olmaz arkadaşlar. Yaptıklarını başörtüsü ve dinle temizleyemeyecekler. Her adımda önlerine çıkacağız. Bir adım önlerinde olacağız.
Tekrar ediyorum: Sürprizlere bundan sonra açık olun. Ben tekrar teşekkür ederim basın emekçilerine, bu şekilde ilgi gösterdikleri için.
Sözü Selma Hanım’a veriyorum. Tüm örgütler adına yapmış olduğumuz bir basın açıklaması var, sizlere okuyacak.”
KTOEÖS Başkanı Selma Eylem ortak basın açıklamasını okudu
Ortak basın açıklamasını okuyan Selma Eylem şu ifadeleri kullandı:
“Değerli basın emekçilerimiz, ben de bir kez daha bizlerle olduğunuz için teşekkür ederim. Bugün gördüğünüz gibi, bu mücadeleye baş koyan tüm örgütler ve siyasi parti temsilcileriyle bir aradayız. Bu mücadeleyi birlikte sürdürmeye kararlıyız.
Şimdi ortak hazırladığımız metni okuyorum:
Değerli basın emekçilerimiz, öncelikle 8 Nisan’da öğretmen sendikalarımız, Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası ve Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın, elliden fazla örgüt, sendika ve siyasi partinin katkı ve desteğiyle düzenlemiş olduğu eylem ve mitinge katılan herkese, alanları doldurup tarih yazan, duyarlı, ülkesini seven, toplumsal varlığını, geleceğini, çocuklarını düşünen, laik eğitim ve toplum yapımıza sahip çıkan on binlerce insanımıza teşekkür ederiz.
On binlerce insanımız sokakta, eylemdeyken; Anayasa’ya, Milli Eğitim Yasası’na, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı bir tüzük, laik eğitim, laik toplum yapısı talebi ve iradesini ortaya koyarken; bunu yok sayıp aldığı talimat doğrultusunda karar üretenlere, çocuklarımızı kullanarak eğitimimize, toplumsal yapımıza ve irademize siyasi dayatma yapanlara, bunu kullanarak siyasi müdahale planlayıp organize edenlere; tehditler, hakaretler savurup toplumumuzu kutuplaştırmaya, çatıştırmaya çalışıp bundan siyasi rant elde etmek isteyenlere; haddini aşıp kendi ülkemizden bizi kovma cüretini gösteren, bize meydan okuyanlara; tüm bunlara fırsat veren, göz yuman, çanak tutan, aklımızla dalga geçmeye çalışan basiretsizlere; toplumumuzu yoksulluğa, yokluğa mahkûm etmek isteyenlere, yolsuzluk, bataklık düzeni yaratanlara; toplumsal değerlerimizi yok sayanlara; laik ve sosyal hukuk devletine, Atatürk ilkelerine bağlı kalacağına, halkının refah ve mutluluğu için çalışıp Anayasa’ya bağlılıktan ayrılmayacağına namusu ve şerefi üzerine yemin ettiğini unutup gerici, karanlık talimatlara boyun eğenlere geçit vermeyecek, sonuna kadar hep birlikte mücadeleye devam edilecektir.
14 Nisan 2025 Pazartesi gününden itibaren eylem ateşi yakılacak. Halkının iradesine rağmen, eğitimde gericileştirme darbesi anlamına gelen Disiplin Tüzüğü’nde yaptığı değişikliği Bakanlar Kurulu ya da hükümet geri çekene kadar bu ateş söndürülmeyecek. Genel grev de dahil her türlü mücadele sürdürülecektir.
Ayrıca bu süreçte okullarımızda verilen mücadelede öğretmenlerimize baskı, tehdit, şantaj yapılması veya herhangi bir şekilde zarar verilmesi durumunda Eğitim Bakanlığı ve hükümet tüm örgütleri karşısında bulacak; doğacak sonuçlardan birincil sorumlu olacaktır.
Bu toplum, farklı din, dil ve kökene sahip insanlarla bir arada yaşamış, farklılıklara hoşgörüyle yaklaşmış, demokratik bir toplumdur. Bu yapımızın bozulmasına, değerlerimize, varlığımıza saldırılmasına, çocuklarımızın üzerinden dini, siyasi ve ideolojik yönlendirmelerle bir çatışma ortamı yaratılmasına izin verilmeyecektir.
Tüm halkımıza, eylemlere, mücadeleye katılım ve destek çağrısı yapar; ülkemize, irademize, varlığımıza sahip çıkma zamanı olduğunun bir kez daha altını çizeriz.
Saygılarımızla,
Arif Hasan Tahsin Vakfı, AS-SEN, Bağımsızlık Yolu, Baraka Kültür Merkezi, Barış Derneği, Barış ve Demokrasi İnisiyatifi, Basın-Sen, BAS, Bay-Sen, BES, Biyologlar Derneği, BKP, Büro-İş, CTP, Çağ-Sen, DAÜ-BİR-SEN, DAÜ-SEN, DAÜ-PER-SEN, DEV-İŞ, ELSEN, GIDA-SEN, GÜÇ-SEN, HAK-SEN, Hava Trafik Kontrolörleri Sendikası, HÜR-İŞ, Kadın Eğitimi Kolektifi, Kamu-Sen, Kamu-İş, KES, Kıbrıs Alevi Kültür Vakfı, Kıbrıs Sanatçı ve Yazarlar Birliği, Kıbrıs Türk Atatürkçü Gençlik Hareketi, Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği, Kıbrıs Türk Diş Tabipleri Odası, Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Platformu, Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş), Kıbrıs Türk Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Derneği, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Kıbrıs Türk Tabipleri Odası, KİEF, KKTC Alevi Kültür Merkezi, KOOP-SEN, KTAMS, Kıbrıs Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği, Maliye-Sen, Sol Hareket, TDP, TEL-SEN, TES, Türk-Sen, Vergi-Sen, YKP, Yeşil Barış Hareketi, Yurtsever Kıbrıslılar Hareketi.’
Ardından Selma Eylem, Burak Maviş ve Tahir Gökçebel basının sorularına yanıt verdi.
Bir haber portalı muhabirinin 'karşı mahalleden bir teklif gelirse tavrınız ne olur?' sorusu üzerine, Selma Eylem şu yanıtı verdi: “Eğitim Bakanı açıklama yapmıştır ve “sendikaları görüşmeye çağıracağım ancak görüşlerini almayacağım” şeklindedir bu açıklaması. Başından beri söylediğimiz bu konu yoruma açık bir konu olmadığıdır. Bu konu uzlaşılacak bir mesele değildir. Geri çekecek, Anayasa ve yasalarımızın öngördüğü şekilde davranacak, verdikleri şeref sözünü tutacaklar.”
Geren soruya cevabı KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş verdi: “Hikâyeyi kimden dinledin? Tilkiden yoksa çobandan?”
Aynı muhabirin devamında sorduğu ‘Sürü kurt muydu, çoban mıydı?’ şeklinde amacını aşan sorusu tepki çekti. Burak Maviş cevap verdi. Maviş’in “Hikâyeyi kimden dinledin? Tilkiden yoksa çobandan?’ yanıtı gülüşmelere neden oldu. Selma Eylem de ‘Hikâyeyi kimden dinlediğiniz önemli.’ dedi.
Başka bir muhabir, ‘Laiklik tartışmaları, bölücülük dayatmasının tartışıldığı bu dönemde, dünkü Yüksek Mahkeme temel atma törenindeki görüntülerle ilgili bir yorum alabilir miyiz?’ sorusunu sordu.
KTOEÖS Başkanı Eylem Yüksek Mahkeme temel atma töreni için “birtakım dayatma politikalarının devamı olarak kendini göstermektedir” yorumunu yaptı
Eylem soruya cevaben, ‘Gayet net ve açıktır bu ülkede yapılmak istenenler. Bu ülkede laikliğin aksine, bir takım dayatma politikalarının devamı olarak kendini göstermektedir. Her alanda olduğu gibi, eğitimde de yapılmaya çalışılan budur. Dolayısıyla bugün bir kez daha bu dayatmaları açık ve net bir şekilde ortaya koymuş bir görüntüdür.’
Bir diğer muhabir: ‘Selma Hanım, konuşmanızda “genel grev dahil” dediniz; genel grev pazartesi itibarıyla mı, yoksa sonraki süreçte mi?
Selma Eylem: “Bir süre tanınacak ve bu sürenin sonunda geri çekmemeleri durumunda da genel grev dahil her türlü hakkımız kullanılarak eylem ve görev hakkımız, hayatı durdurma planımız var”
Eylem şu yanıtı verdi: “Bir süre tanıyoruz. Bu süreyi açıklayacağız size. Bugün bu basın toplantısından sonra örgütlerin tekrar toplantısı vardır. Bu eylem planını tarihleyerek belirleyecek bir programdır bu. Bir süre tanınacak ve bu sürenin sonunda geri çekmemeleri durumunda da genel grev dahil her türlü hakkımız kullanılarak eylem ve görev hakkımız, hayatı durdurma planımız var.’
KTOEÖS Genel Sekreteri Tahir Gökçebel: “Bu ülkeye dayatılan politikaları sermaye çevreleri de seyretmemelidir. Bu çağrıyı buradan yapıyoruz. İki öğretmen sendikasına bildirilirse eğer, katılıp görüşleri sunulursa toplantılarda birlikte olmayı başarabiliriz”
KTOEÖS Genel Sekreteri Tahir Gökçebel ise ‘Bir çağrı da özellikle bazı çevrelere yapmak isteriz: Ekonomik örgütlere, sermaye örgütlerine, esnaflara, üretici örgütlere… Orada bütün halk vardır. Bu örgütlerin üyeleri de vardır. Aydınlık ve karanlığın kavgasında bir taraf olmak zorundadırlar. Bu ülkeye dayatılan politikaları sermaye çevreleri de seyretmemelidir. Bu çağrıyı buradan yapıyoruz. İki öğretmen sendikasına bildirilirse eğer, katılıp görüşleri sunulursa toplantılarda birlikte olmayı başarabiliriz. Dolayısıyla bu aydınlığın, ilericiliğin, Atatürkçü laik yaşamın; diğer yanda gericiliğin, karanlığın, siyasal İslamın bu coğrafyada yaratmak istediğini, birlikte alanda toplum göstermiştir, direnciyle göstermiştir. Birlikte tüm örgütler, bu ülkede yaşayan herkes elini taşın altına koyarak bu karanlığı bu coğrafyadan uzaklaştırmalıdır diye düşünüyoruz.”
Burak Maviş: Hükümet bundan sonra sadece örgütleri değil, aileleri ve öğrencileri de karşısında bulacak
Burak Maviş ise “Şunu da vurgulamak isteriz: Aileler her bölgede örgütleniyor. Bundan sonra sadece sendikaları, örgütleri, siyasal partileri değil, aileleri de karşısında bulacak bu hükümet.
15 yaşından sonra çok cesur bir karar aldılar, özgürlüklerden bahsettiler. Artık öğrenciler de özgürdür. Bundan sonra sözü öğrenciler de söyleyecek. Buna da hükümet hazır olsun.
İlk eylemleri noktasında, ben öğrencileri hepimiz adına buradan selamlıyorum. Pabuç eylemi, terlik eylemi başlattılar. Bunun daha büyüklerini yapabileceklerini biliyorum. Türkiye’deki üniversiteler de bunun örneğidir.” dedi.
Yorumunuz