Dünya

İngiliz gazeteci, sağ popülist liderler ve tarihin tekerrürü üzerine yazdı

Araştırmacı gazeteciliği, akvistliği, çevre hareketine katkıları ve çok yönlü kişiliği ile çağdaş İngiliz basınının önde gelen isimlerinden gazeteci-yazar George Monbiot’nun bugün yayımlanan makalesi önemli tespitler içeriyor. 

The Guardian gazetesinin köşe yazarlarından George Monbiot’nun, bugün, ‘21. yüzyıl demagogları asi değiller; tarih boyunca bize aynı şeyi tekrarladılar’ başlıklı makalesi yayımlandı. 

Gazeteci, ABD başkan adaylarından, eski başkan Donald Trump, Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Almanya'daki aşırı sağcı AfD liderleri, Fransız ve İtalyan sağını temsil eden siyasiler ve İngiltere eski başbakanı Boris Johnson ve Nigel Farage gibi 21’nci yüzyılın sağ popülist siyasi figürlerini ‘sağcı demagog’ olarak tanımladı.

Monbiot, “Elbette, bu kişiler arasında farklılıklar var, ancak bu karakterler ne zaman ortaya çıksa şaşkınlığa uğruyoruz. Sanki yeni bir şeyle karşı karşıyaymışız gibi tepki veriyoruz ve nasıl yanıt vereceğimizi pek bilmiyormuşuz gibi görünüyoruz. Ancak aşırı sağcı demagogların ortaya çıkışında kendilerini olağanüstü bir tutarlılıkla tekrarlayan kalıplar var. Bunları fark ederek ve anlayarak kendimizi daha iyi savunabiliriz” diye yazdı.

Yaz tatilinin bir kısmını, 2023 yılında ölen büyük tarihçi Arno Mayer'i okuyarak geçirdiğini belirten köşe yazarı, tarihçinin 1971'de yayınlanan ‘Avrupa'da Karşı Devrimin Dinamikleri, 1870-1956’ adlı kitabının, bugün karşılaştığımız sağcı popülistlerden herhangi biri hakkında yazılmış da olabileceğini vurguladı.

“Mayer’in dönemin demagoglarını tasvir edişi ürkütücü derecede tanıdık. Bu liderler ‘hükümet, toplum ve toplulukta köklü değişiklikler yapma arayışında oldukları’ izlenimini yarattılar. Ancak gerçekte, iktidara gelmek için 'mevcut elitlerin' patronajına [himayesine] güvendikleri için (bugün Rupert Murdoch, Elon Musk ve Paul Marshall gibi medya patronlarını ve çeşitli milyarder kaynak sağlayıcılarını düşünün), 'sınıf yapısı ve mülkiyet ilişkilerinde' büyük değişiklikler yapma arayışında değillerdi. Aslında, bunların desteklenmesini sağladılar," diyen yazar, tarihçiye atıfla şöyle devam etti: "'Mevcut elitleri ve kurumları onlarla iş birliğini engellemeden aşağılamaları gerekiyor.'" Bu yüzden projeleri 'politik, sosyal ve ekonomik içerikten çok daha militan bir söylem, üslup ve davranışa sahiptir.'"

Mayer’in sağcı popülistlerin halkın öfkesini gerçek elitlerden uzaklaştırıp kurgusal komplolar ve azınlıklara yönelttiklerini yazdığını, destekçilerinin yaşadığı yetersizlik ve güçsüzlük hissinden çeşitli şekillerde Yahudiler, Müslümanlar, sığınmacılar, göçmenler, Siyahlar ve esmerleri sorumlu tuttuklarına değindiğini anlatan gazeteci, sağcı popülistlerin Mayer’in dediği gibi 'aşağılanmış bireylerin, içinde bulundukları durumu bir komploya bağlayarak öz saygılarını kurtarmalarına' yardımcı olduklarını ve onlara hayal kırıklıklarını ve nefretlerini boşaltabilecekleri hedefler verdiklerini kaydetti.

Monbiot şöyle devam etti:

“Sahte kışkırtıcılar, Mayer'in belirttiğine göre, sıklıkla ‘bilime karşı yaygın saldırılarda’ (günümüzün hemen hemen tüm sağcı demagoglarının desteklediği iklim bilimi inkârını düşünün) ve inovasyona, modernizme ve kozmopolitanizme karşı da saldırılarda bulundular. ‘Geleneksel tutum ve davranış kalıplarının yüceltilmesini, bunların komplocu ajanlar ve güçler tarafından bozulduğu, altüst edildiği ve kirletildiği suçlamasıyla’ birleştirdiler. JD Vance ve Ron DeSantis’e merhaba!

Mayer dönemindeki demagoglar, iddialarından etkilenmiş olabilecek kişiler şiddet suçu işlediklerinde, kasıtlı olarak ‘muğlak bir pozisyon’ alarak hem saldırıları kışkırtıyor hem de kendilerini saldırganlardan uzaklaştırıyorlardı. Bu, 6 Ocak'ta Kongre binasına yapılan saldırı sırasında Donald Trump'ın, Müslüman karşıtı şiddet eylemleri sırasında Modi'nin ve birçok kişi tarafından geçen ayki ırkçı isyanlarda bir miktar sorumluluk taşıdığı düşünülen Southport cinayetlerinden sonra Farage'ın çektiği videoya ilişkin anıları tetikleyebilir.

Ancak önemli bir fark var. Mayer'in döneminde, demagogların başvurduğu hayal kırıklığına uğramış, öfkeli insanlardan oluşan 'kriz katmanları' olarak adlandırdığı kesimin gelişimi yıkıcı bir savaşın veya devletin çöküşünün sonucuydu. Ayaktakımı kışkırtıcıları, sol kanat devriminin hayaletini çağırarak hem öfkeli işçi sınıfına hem de kaygılı seçkinlere hitap etmeyi başardılar. Bu koşulların hiçbiri bugün bizimki gibi ülkelerde geçerli değil. Peki, mevcut popülist yığını nasıl başarılı oluyor? Bence farklı bir gücün neden olduğu bir krize yanıt veriyorlar: 45 yıllık neoliberalizme.

Neoliberalizm aynı anda hem dünyayı vadediyor hem de dünyayı elimizden alıyor. Bize yeterince sıkı çalışırsanız, sizin de bir alfa olabileceğinizi söylüyor. Ancak aynı zamanda, ne kadar çok çalışırsanız çalışın, muhtemelen bağımlı ve sömürülen olarak kalacağınızı garanti eden koşulları da yaratıyor. Neoliberalizm temel varlıklara sahip olan ve genç ve fakir insanları acımasızca sömüren yeni bir rantçı sınıfın oluşmasını sağladı. Genç insanlar vaatlerle dolu bir dünyaya adım atıyorsa da tüm altın kapıların kilitli olduğunu ve anahtarın başkasında olduğunu görüyorlar.

Neoliberalizmin vaatleri ile bunların yerine getirilmesi arasındaki büyük boşlukta hayal kırıklığı, aşağılanma ve intikam arzusu büyüyor: Mayer'in zamanında, askeri yenilgi veya devletin çöküşü sonrasında yaşanan bu duygular aynı duygulardır. Bu dürtüler daha sonra çatışma girişimcileri tarafından istismar edilir. Bugün, bu girişimcilerden bazıları bir makam için aday oluyor; diğerleri, önceki dönemlerde mevcut olmayan fırsatları kullanarak öfkeyi paraya dönüştürüyor ve sosyal medya mecraları aracılığıyla servet kazanıyor.

Bu demagogların, 20'inci yüzyılda faşizmin yükselişinden çok önceye tarihlenen geleneğini anlamak, onlara karşı daha etkili bir cevap geliştirmemize yardımcı olmalıdır. Bunu, Joe Biden'ın aksine, Trump ve Vance'e ağır darbeler indirmeye başlayan ve insanların özel hayatlarına yaptıkları ürkütücü müdahalelere ve temel özgürlüklere yönelik saldırılara dikkat çeken Kamala Harris'in akıllı kampanyasında görmeye başlıyoruz. Sağcı otoriter yönetimi öngörmek ve durdurmak istiyorsak, onun ürkütücü tutarlılıklarını anlamaya çalışmalıyız.”

Kaynak: Monbiot'nun makalesinin tamamı The Guardian'da

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın