Yazılar

1.000 öğrenciden yılda en az 3 milyon dolar kâr eden üniversite patronlarına...

Aralarında personel sigorta ve İhtiyat Sandığı primlerini ödemeyenler var. Zaten vergiden de muaflar...

İlk yatırım dönemlerini çoktan geride bırakmış üniversitelerin bile vergi ödemediği KKTC’de, aralarında en büyük üniversitelerin de bulunduğu bir grup üniversite personelin sigortalarını da ödemiyor. 

Uzun zamandır KKTC’de bir üniversitenin yılda ne kadar kâr ettiğini hesaplamak için boş vakit yaratmaya çalışıyordum. Bayram tatilinde nihayet fırsat bularak, tahmini bir hesap yaptım. 

Yılda 1.000 öğrencisi olan bir üniversite, tıp bölümü gibi pahalı ve görece düşük bölümler arasındaki harç farkları ve yarı bursluları da göz önünde bulundurarak, yıllık harç ücreti olarak öğrenci başına ortalama 3.000 dolar harç; kayıt ve sosyal aktivite ücreti olarak da senelik 250 dolar alıyor. 

1.000 öğrenci için öğrenci başına 3.250 dolardan, yıllık 3 milyon 250 bin dolar geliri bir kenara yazalım.

Her üniversitenin kantinleri var değil mi? 14 hafta ilk dönem, 14 hafta ikinci dönemden, bir öğrenci farz edelim ki günde 60 TL’den; diyelim ki haftada 5 gün değil de 4 gün sandviç, tost veya hamburger alıyor ve bir haftada kantinlerde 240 TL harcıyor; haftada 240 TL harcama yapan bir öğrenci 28 haftada kantin masrafı olarak yılda 6.720 TL ödeme yapacaktır.

1 öğrencinin 1 senelik kantin harcamasının 1/3’ü de üniversitenin kantin gideri olsun. Gider düşülünce yıllık tek bir öğrenciden üniversite senede 4.480 TL; 1.000 öğrenciden 4.480.000 TL kazanıyor demektir. 1 dolar 19 TL olsun, üniversitenin 1.000 öğrenciden yıllık kantin geliri, 235 bin 789 dolar olacaktır. Bunu da gelirler hanemize ekleyelim.

Neredeyse her üniversitenin yurtları var. Bir dönemlik yurt kirası için öğrenci başına 1.000 dolardan senelik 2.000 dolar koyalım. Hadi öğrencilerin hepsi değil yarısı yurtta kaldı diyelim; 2.000 dolardan 500 öğrenci etti mi senede 1 milyon dolar? Etti; onu da gelirler bölümüne kaydedelim.

1.000 öğrenci için şoför, muhasebe, öğrenci işleri, sekreter, temizlik görevlisi, tanıtım görevlisi, kütüphaneci, bilgi işlemci ve güvenlik olarak 12 personel olduğunu varsayalım. Aylık ücret, sigorta, vergi, İhtiyat Sandığı ödemeleri dahil 19 bin TL’den bir personel yıllık 228 bin TL’ye, 12 personel yılda 2.736.000 TL’ye; yani 144 bin dolara mal olur.

1.000 öğrencinin bulunduğu üniversitede 10 programda 30 öğretim üyesinin çalıştığını düşünelim. Bu hocaların sigorta, vergi, İhtiyat Sandığı dahil aylık 25 bin TL kazandığını, 12 ayda 30 hocaya 9 milyon TL veya 473.684 dolar ödendiğini varsayalım. 

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) dışında birçok öğretim üyesinin kazandığı rakamın bu civarlarda olduğunu unutmayalım.

1.000 öğrenciden bir üniversitenin yıllık cirosunu hesaplamak için, harç ve kayıt ücreti olarak 3.250.000 doları, öğrencilerden elde edilen kantin geliri, 235.789 doları ve yurt geliri için de 1.000.000 doları toplayalım.

Bir üniversitenin yıllık ortalama öğrenci geliri, 4.485.789 dolardır.

Personel giderleri olarak ödenen 144.000 dolara, 473.684 dolarlık öğretim üyesi maaşlarını ekleyelim.
Yıllık ortalama personel gideri, 617.684 dolar olacaktır.

Gelirlerden giderleri çıkaralım: Yıllık ortalama kâr, 3 milyon 868 bin 105 dolardır.

Ortalama dışı maaş farkları, yönetici maaşları, fuarlara katılım masrafları, yurt dışı ofis kiraları, elektrik ve su masrafları, işletme yatırımları, teknoloji ve akreditasyon yatırımları, uluslararası üyelikler, akademik yayın teşvikleri gibi kalemlere fazlasıyla 868 bin 105 dolar harcasak bile, bir üniversite 1.000 öğrenciden personelin sigorta primleri ve İhtiyat Sandığı ödemeleri düzenli ödenerek yılda en az 3 milyon dolar kâr ediyor demektir.

Üniversitelerde biner biner öğrenci sayıları arttıkça her ekstra 1.000 öğrenci için sadece 6 personel eklendiğini düşünürsek, öğrenci sayısı yükseldikçe giderlerin azaldığını ve kârlılığın arttığını da bilelim. 

Haftada 10 saat ders veren profesörlerin gerçekte hak ettikleri şekilde maaşlarının aylık 90 bin TL olduğu, doçentlerin 85 bin TL kazandığı ve siyasilerin baskısıyla personel sayısının şiştiği, zarardaki DAÜ dışında diğer üniversitelerin hepsinin yıllık ortalama 3 milyon dolardan çok daha fazlasını, net kâr olarak kazandıkları açıktır.

Personel sigortaları ödendiğinde bile 1.000 öğrenciden minimum 3 milyon dolar kâr eden üniversiteler neden sigortaları düzenli ödemiyor o zaman? 

İnanılmaz kârlılıklarına rağmen personel sigorta primlerini düzenli ödeme alışkanlığı olmayan bazı üniversiteler daha da fazla kâr etmek için nasıl yeni bölüm açabileceklerini düşünüyorlar? 

Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu olarak YÖDAK’ı ve YÖDAK başkanlarını şeytanlaştırmaya çalışanlar, sömürülen öğretim üyeleri dahil personel sigortalarını ödememe cüretini nereden buluyor? 

Yeni bölüm açmak isteyen üniversiteler sigorta borçları olmadığını ya da borçlarını taksitlendirdiklerine dair niçin ödemelerini de gösteren Sigortalar Dairesi’nden ve İhtiyat Sandığı’ndan alınmış çıktıları getiremiyor?

İsteyen yoktur belki ama ödeme yapıldığını kanıtlayan çıktılar da istenmelidir. Zira ortada KKTC piyasasının çok kârlı kuruluşları olmalarına rağmen personel sigorta borçlarını sürekli öteleyen, ödemeyen ya da yeni bölüm açmak istediklerinde kural gereği, göstermelik sigorta borçlarını taksitlendiren ve borcu yoktur yazısını aldıktan sonra taksitleri yine ödemeyen bir dizi üniversite var.

Sigorta giderleri düzenli ödendiğinde bile sadece 1.000 öğrenciden yıllık en az 3 milyon dolar kâr elde eden büyük üniversiteler siyasilerle iş birliği halinde öyle bir düzen kurdular ki sigorta ödemedikleri gibi vergi de ödemiyorlar! Algı operasyonları ile kendilerini kirden arındırabileceklerini sanıyor, YÖDAK içinde klikler yaratarak işlerine gelmeyen başkanları yemeye kalkıyorlar. 

Üniversite sahiplerinin aylık kazancının yanından bile geçemeyen işletmeler zorlanarak da olsa çalışanlarına karşı yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışırken üniversite sahipleri sigortaları ödememe gücünü kimden alıyor? 

Siyasilerden mi? Hem hepimiz vergi öderken sizler ne diye kâr içinde yüzmekle birlikte vergiden muafsınız hâlâ? İş birlikçi siyasiler sayesinde mi?

Saldırgan, sinirleri kolaylıkla bozulan, astığı astık, kestiği kestik bazı ‘eğitim yuvası’ patronlarının aşırı kâr hırsıyla yaptıkları çoktandır mide bulandırıyor. 

Siyasete girenlerinden tutun da basını susturmak için gazetecileri istihdam edenlere kadar çizdikleri sinsi stratejiler kabak tadı verdi.

Bu ülkede bir gün bir başbakan çıkar da Başbakanlık Denetleme Kurulu’ndan üniversiteleri mali açıdan ciddiyetle denetlenmesini talep ederse, bilin ki o başbakan yurtseverdir. Bu yıllık kârlar nerede hakikaten? Nereye saklıyorsunuz da sigortaları bile düzenli ödemiyorsunuz?

YÖDAK'a kaç aktif, eğitim alan öğrenciniz var; neden bildirmemekte ısrar ediyorsunuz? Yıllık harçlarını ödeyen ancak devamsızlıktan çoktan üniversiteden atılması gerekirken paralarını aldığınız sürece ilişiklerini kesmediğiniz 'öğrenci'ler olduğunu gizlemek için mi? Polis karakolları ve Mahkemeler suç işleyen 'öğrenci'lerle nasıl doldu da taştı acaba? Organize suç gruplarının üyeleri ülkelerinden KKTC'ye üniversitede 'okuma'ya geliyor artık, ne de güzel gelişmeler bunlar...

Çirkeflikte sınır tanımayan bu tip üniversite patronları da dahil, eğitimde belirli seneyi aşmış tüm üniversitelerin vergi ödemesi gerektiği de ortadadır. KKTC aşığı ya hepsi güya ama milyonlarca dolar kazanıp vergi ödememek onlara mahsus! Ne ayrıcalığınız varsa sizin… 

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın