Bir gazeteciye saldıran 4 sanığın Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanması süreci devam ederken, dünkü duruşmada sanık avukatlarından birinin ailesinde bir kayıp yaşandığı için ertelenme talep edildi. Duruşmalara 21 gün sonra, 1 Haziran’da devam edilecek.
Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, kamuoyunun yakından takip ettiği bir başka davada son iki aydır Yüksek Mahkeme’ye birden fazla kez başvuru yapılmakla kalınmadı, sapasağlam görünen sanık avukatlarının ayrı ayrı tedavi süreçleri başladı ve bu sebeplerle erteleme istendi.
Yüksek Mahkeme’de ilki reddedilen başvuru sonrasında ikinci bir başvuru yapılması ve bir avukatın nedense yurt dışında check-up yaptırmak istemesi ile zihinlerde yazılmaya başlanan soru cümlelerinin sayısı giderek arttı.
2 sanıklı aynı davada enteresan bir başka gelişme daha oldu: 2 sanıktan birinin avukatı Yüksek Mahkeme’ye başvurunun kazanılma ihtimali olmadığını düşünmüş olmalı ki hiçbir başvuru yapmadı. Diğer sanığın avukatları ise ilkinde reddedilmelerine rağmen ikinci bir başvuru daha yaptı…
Söz konusu davada Yüksek Mahkeme’den ret kararı çıkmadan önce basın tarihine kara bir leke olarak sürülen ayrı bir vahim olay yaşandı. Bugüne dek bu ülkeye kötülük ve acımasızlıkla insanları açtığı kuyuya düşürmekten başka hiçbir şey katmadığı gayet iyi bilinen bir sanık için, dava süreçlerini takip etmeyen bir dizi köşe yazarı tarafından methiyeler düzüldü ve aleyhinde alınmış birçok Mahkeme kararından habersizlermişçesine hile üstadı sanığa kumpas kurulduğu iddia edildi. Yazılar birbirlerine çok benziyor ve herhangi bir orijinallik de taşımıyordu üstelik…
Yargıçların görev yerlerinin değişmekte olduğu şu tarihlerde Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti yargıçlarının başka kazalara gönderilmesini heyecanla bekleyenler mi var diye sormadan edemiyor insan. Öyle ya, heyet sanıkları itham etmeden Mahkemeler adli tatile girerse duruşmalara bakan yargıçlar o davaları görmeye devam edemiyor. Sanıkları itham eden yargıçlarsa görev yerleri değişse bile başladıkları davalara Ağır Ceza’da bakmayı sürdürüyor.
Bunca göstergeyi bir araya topladığınızda, ister tümevarım yapın dilerseniz tümdengelim, aynı sonuca varırsınız: Farklı davalarda sanık avukatları bir dizi yargıçtan çok çekiniyor.
Bu kadar olguyu bir araya getirmemize yardımcı olacak kadar açık seçik bir kurguyla yargıyı etkilemeye çalışanlar varsa ve bu hukukçular müvekkillerini bazı yargıçların itham etmesinden kurtarmak için göstere göstere yoğun bir çaba sarfediyorsa, o halde bizim de şu soruyu sorma hakkımız doğacaktır: Bu yargıçların gideceğini nasıl kestiriyorlar ve ne için illa bir sonraki yargıçlar müvekkillerini itham etsin istiyorlar?
Yoğun bir algı operasyonu da yaparak sürekli yeni bir duruşma erteleme ve bekletme gerekçesi yaratmanın mantıklı başka bir izahı var mı?
Korktukları isimlerin yanında çekinmedikleri isimler varsa ve yargıya güveni sarsmakta alenen bunca gayret gösteriyorlarsa güvendikleri ne veya itimat ettikleri kim sorusu nasıl akla gelmesin!
Devlet yolsuzluğunun kudurmuş bir açgözlülükle siyasi arenayı iğrenilen bir rüşvet pazarına çevirdiği bu ülkede, hiçbir şeyin değişmeyeceğine dair tatlı bir huzur içinde günlerini gün edenlerle haklılıklarından gelen güçle mücadele eden insanlar var artık.
Bu yurttaşlar kendi kulvarlarından çıkıyor ve yavaş yavaş bir araya geliyor. Yaşatılanlara isyan ettikleri için ilişilmezlere ilişiyor, dokunulmazlara dokunuyorlar.
Paranın ana çekim gücü olduğu yoz sistem her kurumda, her yapıda hoyrat ve düzenbaz iş birlikçileriyle insanların en değerli yıllarını çalarak yeni kurbanlar yaratıyor. Bilmedikleri, bunun aynı zamanda hayatları yolundan kaydırılan birçok mağdurda devrimciliği, kabullenmişliği yıkıp doğruyu yaratma potansiyelini artırdığı ve cesareti güçlendirdiğidir.
Yazar Leyla Erbil yıllar önce “Haksızlıkla yüz yüze geldiğin anda sana doğru yolu gösterecek olan tek şey yüreğinde duyacağın o derin öfkedir” diye yazmıştı.
Öfkenin size öğreteceğiyse, bir başka kıymetli edebiyatçı Hulki Aktunç’un ifadesiyle “isyanın grameri”dir!
Yorumunuz