Yazılar

KKTC 'mafya devleti' mi oluyor?

'Mafya devleti', ülkedeki seçilmişlerin devleti bir suç örgütü gibi yönetmesi olarak tanımlanır.

KKTC üzerine derin tespitler yapmaya gerek yok. Kurum ve kuruluşları ve seçilmiş yöneticileri ile yoz devlet uzun zamandır irili ufaklı yerel ve uluslararası suç örgütleri ile rüşvet pazarlığında aynı masaya oturuyor, komisyon almak için el sıkışıyor. Avustralyalı uyuşturucu kaçakçısı Mark Douglas Buddle olayında olduğu gibi mafyaya oturma izni veriyor, suç liderlerini ve suç örgütü üyelerini kimi zaman vatandaş yapıyor ve çoğu kez organize suçun yasa dışı faaliyetlerini görmezden geliyor. 

'Mafya devleti', ülkedeki seçilmişlerin devleti bir suç örgütü gibi yönetmesi olarak tanımlanır.

Mafya devletinde seçilmişler ve yoz devlet personeli organize suçla iş birliği yapar, Halil Falyalı misali siyasal partiler suç gelirleri ile finanse edilir ve yoz devlet demokratik baskıdan kurtulmak için otoriterliğe yönelir. Seçim mühendisliği ile muhalefetin iktidara gelmesi engellenir. Hesap verilebilirliğin önü kapatılarak, devletin yasa dışı eylemleri meşrulaştırılmaya çalışılır. Çoğu yurttaş ve ülke sakini çıkarları uğruna suç ekosisteminin ayrılmaz bir parçası haline gelir.

Organize suçla iş birliği yapan devletlerin tüm kurumları yozlaşabilir. 

Sert bir muhalefetin sergilenemediği mafya devletlerinde zayıf muhalefet zamanla siner ve rejime karşı mücadele edemeyecek liderleri ile yoz düzenden pay kapmaya çalışır, rejimle iş birliği yapar.

İşler bu safhaya geldiğinde mafya devleti uluslararası kurumlardan düzenin sağlanması amacıyla ciddi baskı görmeye başlar. KKTC’nin tanınmamışlığı uluslararası normlardan bağımsız olabileceği anlamına hiç gelmez. Bakınız: 2008 FATF (Mali Eylem Görev Gücü) kuzey Kıbrıs kararı

KKTC şu anda tam o safhadadır. Sinmiş muhalefeti ve sıradan yurttaşın rejimin dağıttığı kırıntılara bel bağlayacak hale getirilmesi, KKTC’nin çok da uzun olmayan bir zaman diliminde uluslararası düzenleyicilerin baskısı altına girme ihtimalini artırıyor. Bu doğrudan da olabilir; Türkiye'nin son zamanlarda artan gri listeden çıkma çabalarının önünde, resmi olarak dillendirilmeyen önemli bir kuzey Kıbrıs faktörü olarak da karşımıza çıkabilir.

Cinayetler, mafya hesaplaşmaları, siyasilerin özel yaşamlarına ilişkin kaset skandalları derken son yıllarda KKTC'deki iktidar partilerinin toplumsal tepkiyle adeta dalga geçer bir cüret göstermesi, Hüseyin Özgürgün gibi seçilmişlerin ve siyasal partilerin hesaplarında kaynağı belirsiz paraların bulunması, gündeme getirilen kaçak inşaatlarda yetkililerin görevlerini yerine getirmeyerek bazı inşaatları mühürlemekten kaçınması, kara para ile alınan mülklerin sayısının artmasıyla mülk fiyatlarının açıklanamaz şekilde yükselmesi, birçok mülkün kaynağı belirsiz kripto para ile satın alınmasına seyirci kalınması, iktidarla ana muhalefetin anlaşarak mali hesaplarının incelenmesine karşı af çıkarması, ihalesiz kamu alımları yapılması, muhalif gazetecilere farklı kurum ve kişilerden davalar açılması, seçimlere müdahaleler mafya devleti olmaya koşar adım yaklaştığımızı göstermiyor mu? 

Tüm bu gidişat pek çok yozlaşmış devlet kurumunun, kurum yöneticisinin ve seçilmiş yönetimlerinin parti ayırmaksızın yasa dışı kaynaklardan beslendiğini, kaynağı sorgulamayan para sahipleri ile iş birliği yaptığını, devletin siyasi elitin çıkarları için zarara uğratıldığını kanıtlamıyor mu? Düzgün firmaların haksız rekabete uğradığı bu düzen ve partileri sistemi değiştirmeye çalışacaklara siyasal partiler içinde kumpas kurmuyor mu? Meclis'teki ve iktidardaki artan kalitesizlik bunun göstergesi değil mi?

Muhalefetin birçok unsurunun seçici, göstermelik bile olsa geciken tepkileri ve rejimin otoriterleşmesine sessiz kalması aslında rejimden kendisinin de beslendiğini tanıtlamıyor mu?

Kayıt dışılık başta pek çok sorunun üzerine ciddiyetle gidilmesini, işine geldiği için Kıbrıs sorununun çözümüne erteleyen muhalefet mafya devlette iktidarı ele geçirmek için çalışmıyor mu?

Suç örgütleriyle iş birliği yapmanın geri dönülmesi zor sonuçlarını önemsemeyenler, yozluğun kurumlardan toplumun her hücresine yayılmasına hizmet edenler organize suçla dans etmenin kirli neticeleri ile daha fazla yüzleşmeye mahkûmdur. 

Organize suç nemalandırırken kendisini sağlama alacak her tür delili çoğu zaman yasa dışı yollarla ele geçirmeye çalışacak, kurumları içerinden kendisine bağlamak için devlet personelini rüşvet batağına çekecek ve envaitürlü tuzağa düşürecektir. Yasa dışılıkla para yapanlar sektörüne bakılmaksızın tüm pis işlerin içinde olma potansiyeli taşır. 

Bu olasılıkları bilmiyor olamazsınız ama galiba potansiyel sonuçlar bile umurunuzda değil. Onurun ve itibarın parayla, gücün mevkiyle satın alınabileceğini sanana ne anlatsan boştur nihayetinde...

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın