IMF (Uluslararası Para Fonu)’nin 30 Nisan tarihli Türkiye raporunda Türkiye ekonomisinde aşırı ısınmaya dikkat çekildi. Raporun alınacak önlemlerin geçtiği bölümünde ise doğrudan vergilerin artırılması ve kamudaki maaşların düşürülmesi gerektiğine vurgu yapıldı.
Türkiye iktidarı erken seçim kararının ardından emeklilere Ramazan ve Kurban bayramlarında 1.000’er TL ikramiye vermeyi vaat ediyor olsa da seçim sonrasında sürekliliğin sağlanması düşük ihtimal. Tersine ekonomisi bozulan Türkiye’de kamudaki ücretlerinin düşürülmesi gündeme gelebilir.
Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım’ın geçen hafta katıldığı bir televizyon programında ‘Ben kamudaki tüm çalışanların sözleşmeli olmasından yanayım’ açıklaması Türkiye’de memurluk kaldırılıyor mu iddialarının ortaya atılmasına neden oldu. Seçim öncesi şok yaratan haber üzerine Türkiye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Julide Sarıeroğlu açıklama yapmak zorunda kaldı ve söylentileri ‘mevcut sistemimiz neyse öyle devam edecek’ diyerek yalanladı.
IMF’nin daha önce de Türkiye’de ekonomik krizin dizginlenmesi için kamudaki ücretlerin düşürülmesi gereğine işaret ettiği göz önünde tutularak, rapordaki vurgular Türkiye Başbakanı’nın ifadeleri birlikte okunduğunda Türkiye’de yakın gelecekte yeni memur kadrosunun çok daha düşük ücretten ve sözleşmeli olarak kamuya alınacağı öngörülebilir.
Türkiye seçimlerinden ne sonuç çıkarsa çıksın ekonominin toparlanması için doğru ya da yanlış ciddi önlem paketlerini de beraberinde getirecek. AB ortalamasının çok üzerinde memuru olan KKTC’de konu pek gündeme gelmedi. Halbuki Türkiye’de iyi ya da kötü ne pişirilirse bize de aynı yemek gönderilir. Özelleştirme ise özelleştirme, İmam hatipse İlahiyat kolejleri, şiddetse şiddet, kadın ölümleri ise kadın cinayetleri, Türkiye’ye dayatılan IMF reçeteleri ise bize de göç yasaları düşer.
İstihdam edilecek yeni memurların ücretlerinin daha da düşürülmesi ve sözleşmeli olarak işe alınması pek çok tartışmayı gündeme getirebilir fakat bizdeki sürdürülemez yapının temel açığını memur istihdamlarının oluşturduğunu bilmeyenimiz yok. KKTC siyaseti, oy depolama mekanizması sayesinde kamu istihdamları ile kendisini çeviriyor. Köylerden kentlere siyasetin örgütlenebilmesinin ön koşulu memuriyete alım. ‘Ben seni seçeyim sen de devlet kadrolarına beni ve sonrasında yakınlarımı al.’ Partililiğin anadan babadan çocuklara ve torunlara geçmesinin ana nedeni de bu: ‘Oğlum bak, ben devlette çalışıyorsam seni de devlete aldıracaksam mecbur sallayacaksın parti bayrağını!’
İktidar olundu mu bize ve ailelerimize kamuda olanak sağlanmadı diyen köyler bile ayaklanır da bakanlıkları basıverir. Onlara şu koltuğu, bunlara o makamı verdiysen bize de bunu vereceksin pazarlıkları, tartışma şiddetlenince ‘bölge olarak istifa ederiz partiden’ tehditleriyle devam eder. Sonunda partizanlar istediğini alır, tartışma tatlıya bağlanır.
Kamuda memur alımlarının sınırlanması birçok partideki gençlik örgütlenmelerindeki ataletin temel sebeplerinden biridir. Olur da ilk giriş maaşları daha da düşürülürse ve tamamıyla sözleşmeli kadrolamaya geçilirse bizimkiler değil örgütlenme, kavşaklarda toplanacak gençleri bile zor bulur. Daha şimdiden iktidar partileri müsteşar ve bakanlıkta çalıştıracakları nitelikli yönetici adaylarını devlette çalışmaya ikna edemiyor. Artık bir dönem çalışıp ömür boyu müşavirlik maaşı kazanmaktan da yoksun kalınacağına göre devlette kim çalışır… Bazı bakanların eskileri evlerine gönderememesinin ve bakanlıklarda rakip partililerle çalışmaya devam etmesinin de nedeni bu.
Devlette olanaklar tükenince seçim sathında birbirlerinin bayraklarını yırtanlar kurumlarda artık mecburen dayanışma içindeler. Şartlar böyle seyredince siyasal partilerin parti olarak kalması iktidardaki şovlarına bağlı. Nitekim en popülist icraatları düzenleyenler, parti kadroları en zayıf iktidar ortakları… Partili sayın azsa göstermelik icraatlarınla seçmene ulaşacaksın kuralı revaçta. Kökten çözümlerle uğraşma, popülist şovlarla seçmenin gönlünü kazan kuralı sürümde.
Sonuç olarak, yurtdışından kaynak bulmak için IMF reçetelerine boyun eğme noktasına hızla savrulan bir Türkiye ekonomisi ile KKTC’ye olacak olanların başında, siyasetin tamamen çöküşü gelecek.
Yazılar
-
Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan...
-
ABD’de Trump ve Musk’a şok: Cumhuriyetçiler yargıç seçimlerini...
-
Tesla boykotu Musk'a kaybettirdi: Trump Elon Musk’ın yakında...
-
Uzay teleskobu 'evrenin ilk ışığını' yakaladı: 330 milyon...
-
Metrekare başına yıllık 15 Euro'yu bile ödemeyen şirketler...
-
Kıbrıs'ın hafızası Ahmet Erdengiz ve Kani Kanol'un cümlelerinde...
-
Macaristan Netanyahu'yu kırmızı halıda karşıladı ve UCM’den...
-
Donald Trump ve JD Vance’den Marine Le Pen'i serbest bırakın...
-
Öğretmenlere yönelik ölüm tehditleri ve cinsiyetçi nefret...
-
Deha dizisinde otellerimiz sponsorluğunda ‘Kıbrıs’ta kara...
-
'1 milyon dolara dava kapatma' soruşturmasında Doğan Alas...
-
KKTC’nin tahmini nüfusu muhalefete göre hükümetin verdiği...
-
Avukat Hasan Esendağlı’nın KKTC Barolar Birliği Başkanlığı’ndan...
-
Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan...
-
Falyalı ve KKTC uluslararası araştırmacı gazetecilik kuruluşlarının...
Diğer Gönderiler

Trump’ın Türkiye politikası ve Kıbrıs’ta muhalefet
Okullarda Disiplin Tüzüğü değişikliği iktidarın güdümlü otoriterleşme...
KKTC Bakanlar Kurulu tam kapsamıyla iş birlikçi, faşist...
Dini kadına karşı kullanan tarikatların ve tarikat politikacılarının...
Hasan Esendağlı’dan yeni bir hukuk garabeti
Falyalı’dan bahsediyoruz; ayda 60-70 milyon euro yasa dışı gelir...
Çalıntı araçlarda sustunuz! Paravan sigorta şirketlerinde...
CTP son 10 günde 2. kez sessizliğe mi bürünecek?
Çalıntı araç skandalına yeni bir boyut ekleniyor
Maliye Bakanı Özdemir Berova çalıntı araçların çalınıp getirilmediğini...
Yorumunuz