KKTC’de sıra dışı ve radikal olmak her zaman cezalandırılmaya çalışılır. 

İnsanların olağan bir şeymiş gibi özel Rum mülklerinin üzerine çökmeleri, sıradan bir şekilde devlet yolsuzluğunu kabullenmeleri ve manidar bir biçimde bir anda zenginleşenlerin paralarının kaynağının sorulmaması istenir. 

Her yerinden adilik akan sahtekârların alelade bir söylemle istihdam sağladıkları ve vergi verdikleri safsatalarıyla yerel unsur olarak korunması talep edilir. 

Üstelik savaş suçu işlemekle hiçbir sorunu olmayan iş birlikçi sağı ve sorunları Kıbrıs sorununun çözümüne ertelerken aynı suçları işlemenin sıradanlığında boğulan iş birlikçi solu, KKTC’de sıra dışı olana beraber yüklenir, el birliği ile radikalleri dışlarlar. Foyaları ortaya çıktıkça aynı faşist söyleme birlikte sarılırlar. Sıra dışı olanın kasaba politikalarıyla ve yalanlarla yıpratılmasına ve marjinalleştirilmesine dayanışma halinde azami gayret gösterirler. 

Öldürülen muhalif gazeteciler bir yana, bu ülkede yakın tarihte, görüşlerine katılırsınız veya katılmazsanız, bir gazete içindeki yazarlarla birlikte yakılmaya kalkışılmış; Afrika, bugünkü adıyla Avrupa gazetesi organize ve planlı bir saldırıyla linç edilmeye çalışılmıştır. 

Sıra dışı gazetecileri öldürmeye yeltenerek, vekili oldukları Cumhuriyet Meclisi’nin damına bayrak dikenlerle el sıkışan yerel ‘siyasetçi’lerin, kendi toplumunun muhaliflerini jurnallemesi karşısında durumu olağanlıştırmak aynı sıradanlığın, en rezil sonucudur.

Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği’nin Ödül Töreni’ne Cumhurbaşkanı sıfatıyla Ersin Tatar’ın davet edilmesini eleştiren Basın Emekçileri Sendikası Başkanı Ali Kişmir’e, ‘daha kısa pantalon ile dolaşırken’ki günlerine dönerek, yaş üstünlüğünden girişmeye başlayan bir gazeteci, kendisinin de Ersin Tatar darbesiyle Dış Basın Birliği Başkanlığı’ndan istifa ettirildiğini ima ederek, ‘ilkesizliği’ni örtmeye çalıştı. 

Rasıh Reşat hızını alamayarak, Ali Kişmir’in sendikanın başından alınması gerektiğini yazma gafletinde bulundu. Öyle ya o da bir darbeyle istifa ettirilmişti, Ali Kişmir’e de bir darbe yapılamaz mıydı? ‘İfade özgürlüğünü hedef alan ve Ersin Tatar’ın talepleriyle gündeme gelen yasalara karşı mücadele veren’ Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği kendi düzenlediği ödül törenine Ersin Tatar’ı çağrınca ilkesiz mi olmuşmuş? Kişmir ‘ilkeli’ de, diğerleri ilkesiz miymiş? 

Daha 1 sene önce, “Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yazılarımla ilgili yaptığı şikayet ve şikayet merciinin gördüğü lüzum üzerine Dış Basın Birliği Başkanlığı görevimden ve üyelikten istifa etmiş bulunuyorum” diyen bir gazetecinin Tatar’ın bugüne dek hiçbir cumhurbaşkanında görülmeyen antidemokratik ve saldırgan tavırlarını sıradanlaştırması tam KKTC’lik bir durumdur!

Ali Kişmir ‘kısa pantolonla dolaştığı’ günlerin asi ruhunu halen taşıyor ancak basınımızda kendisine giydirilen ve tabiatıyla üzerlerine epey uzun gelen pantolonların içinde kaybolmuş, paçalarına takıla takıla yürüyenler de var… Mesele de budur zaten, ne için, hangi amaçla bu kadar sıradanlaştıklarıdır… 

Demokrat Parti’nden Lefkoşa milletvekili Hasan Tosunoğlu’nun oğluna Ferrari aldığı haberi yapılıyor; Rasıh Reşat Ali Kişmir’i hedef aldığında ne tesadüf ki bir restoranda Tosunoğlu ile görüşüyor. Ferrari haberini yapan gazetenin ortağının halen Ali Kişmir olduğunu mu sanıyor ne? Operasyonun sıradanlığı da Serdinç Maypa tarafından, buluşulan restoranın ismi de verilerek tam o anda patlatılıveriliyor. Rasıh Reşat’ın Ali Kişmir operasyonu haliyle tutmuyor!

Sıra dışılara dokunmaya kalkmayın boşuna, sıradan hesapları ve korkuları yoktur onların… Biz yasa dışı betçiler, Rauf, Mehmet ve Burak nasıl havayolu firması açtı; Yılan Adası’ndaki ev niçin Burak Başlılar’a satıldı diye sorarken, kara paranın ve devlet yolsuzluğunun üzerine gitmeden toplumun çözüme hazırlanamayacağını yıllardır yazarken Lefkoşa sizden sorulur sanıyorsunuz hâlâ…