Stres, farelerin beyinlerinde hafıza oluşumunu bozan büyük nöron demetleri oluşmasına neden oluyor ve bu da fareleri zararsız durumlardan bile korkutuyor. Bu durum, stresli insanların güvenli ortamlarda bile neden kendilerini tehdit altında hissettiklerini açıklamaya yardımcı olabilir.
Araştırmacılar uzun zamandır stresin veya travmanın insanların zararsız durumlardan korkmasına yol açabileceğini biliyorlar. Örneğin, sıcak bir tavada parmağını yaktıktan sonra, stresli bir kişi daha sonra sadece sıcak tavalardan değil, mutfaktan veya yemek pişirmekten de tamamen kaçınabilir. Bu tür genelleştirilmiş korku, travma sonrası stres bozukluğu (PTSD) ve genelleştirilmiş anksiyete bozukluğu olan kişilerde yaygındır.
Cell dergisinde 15 Kasım'da yayınlanan bir çalışma, stresin hafıza oluşumunu ve özellikle korku dolu olayların anıları nasıl bozduğunu açıklıyor. Sonuçlar, PTSD ve kaygılı kişiler için farklı terapilerin geliştirilmesinde rol oynayabilir.
Anılar, bir anı oluştuğunda aktif olan ‘engram’ adı verilen nöron gruplarına paketlenir. Çalışmayı yapan Kanada, Toronto'daki Çocuk Hastanesi'nde kıdemli sinir bilimci olan Dr. Sheena Josselyn ve meslektaşları, stresin engram oluşumunu bozup bozmadığını incelediler ve stres ve duygu tepkisinde rol oynayan ‘amigdala’ adı verilen beynin bir bölgesine odaklandılar.
Fareler üzerinde yaptıkları ayrıntılı ve çok aşamalı deneyde kemirgenlerdeki sinirsel aktiviteyi görselleştirmek için çeşitli teknikler kullandılar. Bu deneylerde stressiz farelerin nötr ve korku verici olayları birbirinden ayırt ettikleri, stresli farelerin ise olayları birbirinden ayırt edemedikleri ortaya çıktı.
Araştırma ekibi hafıza oluşumu sırasında, stresli olmayan farelerin düdük ve ayak şokuna yanıt olarak küçük engramlar oluşturduğunu ve bunların yalnızca düdüğe maruz kaldıklarında yeniden etkinleştirildiğini buldu. Ancak stresli fareler, her iki sese maruz kaldıklarında yeniden etkinleştirilen daha büyük engramlar oluşturdular.
Daha ileri deneyler, stresli farelerde daha büyük engramı oluşturan beyindeki olaylar zincirini ortaya çıkardı. Normal koşullar altında, amigdaladaki belirli nöronlar, ‘gama-aminobütirik asit (GABA)’ olarak bilinen kimyasal habercilerin salınımı yoluyla nöronal aktiviteyi engeller. Bu, olumsuz bir anıya yanıt olarak küçük bir engramın oluşturulmasını sağlar. Ancak stres altında, uyarıcı nöronlar beyne ‘endokannabinoid’ olarak bilinen bir nörotransmitter pompalar, bu nörotransmitter inhibitör nöronlardaki glukokortikoid reseptörlerine bağlanır ve GABA'nın salınmasını önleyerek daha büyük engramlar oluşmasıyla sonuçlanır. Bu da ilgisiz, güvenli durumlara bile korkulu tepkiler verilmesini tetikler.
Böylece stresin, hafıza engramlarını genişleterek genelleştirilmiş korkulu anılar yarattığı, endokannabinoidin aşırı üretimi ile engram boyutunu sınırlayan ara nöronların işlevini bozduğu ve engramın boyutunda artışa neden olduğu belirlendi.
Nörobilim ve Ruh Sağlığı programındaki kıdemli bilim insanları Dr. Sheena Josselyn ve Dr. Paul Frankland bu çalışmanın sonuçlarından hareket ederek kullandıkları ilaçlarla PTSD'li kişilerde uygun bellek özgüllüğünü geri kazandırmaya yardımcı olabilecek bir müdahale yolu keşfettiler. Ve ara nöronlardaki endokannabinoid reseptörlerini bloke etmeyi ve stres kaynaklı olumsuz hafıza genellemesini belirli ve uygun hafızayla sınırlamayı başardılar.
Kullandıkları iki ilaç ya glukokortikoid reseptörlerini ya da endokannabinoid üretimini bloke etti ve stresli fareler, stressiz farelerin yaptığı gibi anıları hatırladı. Ancak araştırmacılar, ilaçların beyin dışında yan etkilerinin olduğunu ve yalnızca hafıza oluştuğu anda verildiklerinde işe yaradığını, bu nedenle insanlarda yararlı olma ihtimalinin düşük olduğunu söylüyor.
Josselyn ve meslektaşları şimdi engramların bir anı oluştuktan sonra değiştirilip değiştirilemeyeceğini, bir diğer ifadeyle stresin hafıza üzerindeki etkilerini azaltmanın başka yolları olup olmadığı üzerinde çalışıyor.
Kaynaklar: Nature - Neuro Science
Yorumunuz