KKTC’nin merkez sağdaki partisi UBP’nin (Ulusal Birlik Partisi) Girne ilçesinde en yüksek oyu alan partili, diğer bakanlıklarının yanı sıra iki dönem içişleri bakanlığı yapan Kutlu Evren üst üste iki olayla yine gündeme geldi.
Kutlu Evren ilk içişleri bakanı olarak görev yaptığı dönemde Barbaros Şansal’ın hukuksuzca KKTC’den deport edilmesi kararıyla çok eleştirilmişti.
Hatırlanacağı üzere 2 Ocak 2017’de, baş imzacılığını KKTC Turizm Bakanlığı Antalya Temsilcisi ‘Dr.’ Nazmi Pınar’ın yaptığı, Kenan Akın, Talip Sancar, Ahmet İşcan, Kansu Aksu, Kemal Altuncuoğlu, Mesut Ayar ve Mustafa Çaluda tarafından da imzalanan, Şansal’ın söylemleri aleyhine Lefkoşa Adli Şube’ye verilen şikayet dilekçesi ile dönemin İçişleri Bakanı Kutlu Evren hukuksuzca Barbaros Şansal’ı sınır dışı ettirmişti. Evren, Barbaros Şansal’ın deport edilerek gönderildiği İstanbul’da havaalanında linç edilmesi ile demokrasi anlayışını apaçık ortaya koymuştu!
Kutlu Evren düşünceler karşısında çok tahammülsüzken, Şansal’ın deport edilmesinden kısa bir süre önce Türkiye’ye internet üzerinden yasadışı bet oynattığını işitmeyenin kalmadığı Yaşam Ayavefe’nin vatandaş yapılması için önerge vermişti.
Kutlu Evren, 1243/2016 tarihli İçişleri Bakanlığı önergesi ile, Ayavefe'nin sabıka kaydı, güvenlik raporu ve sağlık raporunun olumlu gelmesi koşulu ile 21 Temmuz 2016’da vatandaşlığa alınmasını talep etmiş, KKTC Bakanlar Kurulu da pek tabii ki kabul etmişti.
Yaşam Ayavefe’nin Türkiye’den gelen güvenlik raporunun temiz çıkmaması Ayavefe’nin vatandaşlığının 2407/2016 numaralı İçişleri Bakanlığı önergesi ile Bakanlar Kurulu tarafından 28.11.2016’da iptal edilmesine neden olmuştu.
Yasadışılıkla para yapan bet şirketi sahiplerinin KKTC üzerinden elde ettikleri ve kayıtsız olduğu için vergi ödemedikleri kara parayı başta inşaat ve emlak sektörleri üzerinden değişik alanlarda aklaması KKTC’de her nasılsa olağan bir durumdur. Bakan Kutlu Evren için de öyle olmalı ki Yaşam Ayavefe’yi vatandaş yapmakta hiçbir sakınca görmemişti…
Eleştirel düşünceye demokrasi gereği en ufak bir müsamaha gösteremeyen ve Türkiye iktidarı ile ilişkilerine güya azami önem veren Kutlu Evren Şansal’ı ölümün kucağına sorumsuzca atabilirken, ne kadar trajiktir ki Türkiye’de hakkında pek çok dava açılmış Yaşam Ayavefe’den, oynattığı bet nedeniyle mahvettiği binlerce aileye rağmen hiçbir rahatsızlık duymamış ve Ayavefe’nin vatandaş yapılmasını isteyebilmiştir.
2017’nin ilk günlerinde Barbaros Şansal için ‘anavatan Türkiye’ye aşırı ifadelerle dil uzatmasına hükümet olarak müsamaha etmemiz mümkün değildir” tepkisini gösteren Kutlu Evren’in açık bir şekilde yasadışılıkla para kazanan, Türkiye yasalarına aykırı davranan Yaşam Ayavefe’nin Türkiye’de yaktığı aileler umurunda değildi demek… Nasıl bir ‘anavatan’ sevgisi ise bu; sözle eleştireni hukuksuzca ülkeden deport ediyor; eylemi ile aileleri dağıtan, elde ettiği devasa yasa dışı para karşılığında neredeyse hiç vergi vermeyen bir betçiyi değil deport etmek, yurttaş yapıyordu!
Yasa dışı betçilikle paralananların vatandaş yapılmasında sıkıntı görmeyenler, Avustralya’da uyuşturucu satıcılığı yapan ve birden fazla insanı öldürmekle suçlanan birine, Avustralyalı uyuşturucu kaçakçısı Mark Buddle’a 11.08.2021 tarihinde Kutlu Evren’in KKTC’de oturma izni vermesinde de sorun görmeyecektir!
KKTC İçişleri Bakanlığı'nın bugünkü Mark Buddle açıklamasından...
Evren’in, 1240 sayılı 2016 tarihli önergesiyle 21 Temmuz 2016’da yurttaş yapılmasına karar verilen Osman Tıraşoğlu’ndan KKTC vatandaşlığı karşılığında 300 bin sterlinlik dükkân aldığının iddia edilmesine, tüm bu vatandaşlıklardan sonra hangi gerekçelerle şaşırılabilir ki?
Kutlu Evren iddiaların asılsız olduğunu, dükkânı Tıraşoğlu ile bağlantısız kendisine ait mermer şirketinin yaptığı iş karşılığı aldığını ileri sürmüş ve çok manidar bir cümle kurmuştu: ‘‘Hesabını veremeyeceğim hiçbir konu ve işle uğraşmadım’.
Kutlu Evren Yaşam Ayavefe’yi vatandaş yapılmasını talep etmesinin, adam öldürmüş, Avustralya’nın bir numaralı arananı konumunda, bir uyuşturucu baronu olarak Mark Buddle'a oturma izni sağlamasının hesabını verebilir mi?
KKTC’de hesap sorulmadığını bildiğinden hesap vermeye de çalışmayacaktır. Neden Kıbrıs sorununun çözümünü istemedikleri de doğrudan buradan ileri gelir: Yaptıkları hukuksuzlukların, siyasi etik dışı ne varsa hiçbir şeyin hesabını vermek istemiyorlar! KKTC kapalı kapılar altında kalsın, halkı yoksullaşsın ama kendileri her şartta kazansın istiyorlar.
Bu ülkenin en temel sorunu yolsuzlukla mücadeledir. Türkiye ile hakkını sonuna kadar arayan, demokrasisini baskılar, müdahaleler ve tehditler karşısında koruyan bir ilişki kurmanın tek yolu da yolsuzlukla savaşmaktır. Halkın refahını artırmak için alınması ve bölüştürülmesi gereken kaynaklar siyasetçilerin karşılıksız olmayan peşkeşleri ile oligarşi üyeleri olarak siyasileri zenginleştiriyor, toplumun çoğunluğunu yoksullaştırıyorsa esas sorunumuz kötü yönetimdir, yolsuzluktur.
Çözümün önündeki en büyük engel de kötü yönetimle mücadele etmediği için beklediği saygıyı göremeyen, taleplerini yükseltmeye cesareti olmayan bu düzenin değişemez olduğuna inananlardır.
Yolsuzlukların üzerine bu nedenle gideceğiz. İki gün sosyal medyadan tepkisel mesaj atmakla, like yapmakla mücadele verilseydi geçen ay Mersinlik yangınıyla gündeme gelen Orman Dairesi Başkanı Cemil Karzaoğlu’nun bilinen 3 akrabasına nasıl orman arazisi kiralayabildiği üç günde unutulmazdı. Olsun, unutturmamak için, tüm bunların üzerine örgütlenerek gidebilmek için dernek kuruyoruz.
Yorumunuz