Uzun yıllardır tanıdığım Özge Hulusiağa’nın tertemiz kalbi, ince zekası ve disiplini ile istediği her şeyi başaracağını küçüklüğünden biliyordum. Bugün Özge’nin asla pes etmeyen, inatçı kişiliği ile neler yapabildiğini görmenin gururunu yaşıyorum.
Empati yeteneği ile sadece çocukları değil, yetişkin insanları anlamakta da ayrı bir yeteneğe sahip olan Özge Hulusiağa eğitim alanında Birikim Anaokulu ile attığı imzayı hiç soldurmadı.
Parlayan bu başarısını, her gün en ince detaylarla uğraşan karakteri ile daha ileriye taşıyacağını şimdiden bildiğim gibi, insanları kendilerini yansıtacak kıyafetlerle bütünleştirmek için çıktığı yeni yolda da çok başarılı olacağına eminim.
‘Atelier of Yos’la Özge Hulusiağa kadınlarımızın ruhunu özel tasarımlarıyla ortaya çıkarmaya gün sayıyor…
Çocukluğundan bu yana düzenli, detaylara ayrı önem veren kişiliği ile moda alanında hemcinslerini tutku ile giydireceğinden ve sonuçların çok ses getireceğinden hiç şüphem yok…
Çünkü O Özge…
Özge Hulusiağa kimdir sorusunu yöneltmeyeceğim size… Çünkü sizi tanımayan yok gibi… Üniversite eğitiminizi tamamladıktan sonra, akabinde donanımlı eğitimciler ve tecrübeli personel ile büyük ekip çalışmaları sonucunda Birikim Anaokulu’na can verdiniz. Bu nedenle aklıma şöyle bir soru geliyor: Güçlü bir karaktere sahip olan Özge hırslı mıdır? Kırılgan mıdır? Özge detaycı mıdır?
Aslında üç özellik de bende çok yoğun olarak var diyebilirim. İş konusunda hırstan ziyade azimliyim; azmin zaferine çok inanırım. İşimle ilgili sürekli kafam planlama yaparak ve organize halde çalışır. Dolayısıyla çok detaycıyım. Genel anlamda her başarının detaylarda saklı olduğu inancındayım.
Özge kırılgan mıdır noktasında ise, mizaç olarak çok belli etmesem de bir yanım çok hassas ve hep çocuk; yani kırılgan.
"İdealist eğitim sisteminde sorumluluk yoğunluklu olarak öğrencide olması gerekirken, özelleşen eğitim sistemi bu sorumluluğu önce eğitimciye sonra da ailelere yüklemiş durumdadır"
Şu an ki dönemde eğitimi, özellikle küçük yaş gruplarını dikkate aldığınızda nasıl değerlendiriyorsunuz? Gerek aileler açısından gerek okullar açısından yaşanan sıkıntılar nelerdir?
Eğitimde 15 yıl öncesiyle şimdiki arasında çok büyük farklılıklar var. Bu farklılıkların başında eğitimin yoğunluklu olarak özelleşmesi geliyor ve bence bu temel farkın doğmasında çok büyük bir etkendir. İdealist eğitim sisteminde sorumluluk yoğunluklu olarak öğrencide olması gerekirken, özelleşen eğitim sistemi bu sorumluluğu önce eğitimciye sonra da ailelere yüklemiş durumdadır. Haliyle fark etmeksizin sorumluluk ve problem çözebilme yetisi çok gelişmemiş çocukların yetişmesine sebep oluyoruz. Evet, belki çok daha bilinçli ve meraklı bir aile profili içerisindeyiz ama eğitimdeki hiyerarşik düzen olması gereken noktada değil.
Anaokullarının en büyük sorunlarından bir diğeri, ebeveynlerin çok detaycı olmaları… Doğal olarak her anne baba çocuklarına azami ihtimam gösteriyor. Siz bu tür krizleri nasıl aşıyorsunuz?
Öğrenim sürecimi de içine katarsak 20 yıldır bu alandayım. Dolayısıyla bir annenin bir babanın ne beklentide olduğunu, ne tür endişeye sahip olduğunu ya da kendilerine nasıl destek verebileceğimi çok iyi biliyorum. Ailelerime bu anlamda kendimi çok sorumlu hissediyorum. Bir aileyi her konuda bilinçlendirmek, yönlendirmek, benden yönlendirme ya da gelişimsel süreçlerde destek bekleyen her ailenin o sürecini takip etmek ve problemi iyileştirmeyi ya da çocuklarımızı geliştirmeyi kendime hep görev edindim. Bu anlamda ailelere tüm gelişimsel süreçlerinde yön vermek ve takipte kalmak çok önemli.
"Aile-okul-çocuk üçgeninde iletişimdeki şeffaflık çok önemli ve bu korunmazsa problemler aşılması daha zor bir hal alır"
Siz bir çocuk gelişim uzmanı olarak, çocukta gelişim problemleri veya başka sorunlar olduğunda ailesiyle iletişime nasıl geçiyorsunuz? Bu tür vakalarda sizi en çok zorlayan nedir?
Bana güven duyulması önceliğimdir. Bana güvenen bir aile zaten yaptığım teşhise itaat eder. Ben çok idealist bir yapıdayım. Bir aile her şeyi önce bilmeli ve kabul etmeli aksi takdirde gelişimde olumlu yol kat edemeyiz. Bir aileye en büyükten en küçüğe tüm gelişimsel durumu ile ilgili gözlemler en iyiden en olumsuza doğru verilmelidir. Aile-okul-çocuk üçgeninde iletişimdeki şeffaflık çok önemli ve bu korunmazsa problemler aşılması daha zor bir hal alır.
"Kişi giyiminde kendini bulmadıktan sonra moda olan bir şeyi giymek ve taşımak içi boş ve anlamsız geliyor bana"
Sizi pek çok kişiden ayıran, giyim konusunda da farklı bir imajınız olması… Mesai saatleri içinde soft renk seçiminiz ve mesleğinize uygun şekilde giyinmeniz beni çok etkiliyor. Sosyal hayatınızda ise moda ikonu gibisiniz. Sanki üzerinizdekilerin her biri size özel bir tasarımmış gibi görünüyor. Bu varsayımdan yola çıkarak moda hakkında ne düşünüyorsunuz?
Moda bana göre çok kısıtlayıcı bir kavram. Ben giyinirken Özge’yi kıyafete yansıtıyorum. Yani giyimim Özge oluyor, ruhumu temsil ediyor. Moda denen tabir bence çok klişe. Kişi giyiminde kendini bulmadıktan sonra moda olan bir şeyi giymek ve taşımak içi boş ve anlamsız geliyor bana.
"İçimde küçük bir çocuk var sabırsız ve heyecanlı ve 'hadi yap artık' diye bağırıyor…"
Modaya ilginiz nedeniyle kendi tasarımlarınızdan oluşan bir online mağaza açacağınız duyumu aldım. Bu müthiş haber doğru mu?
Evet, yıllardan beri hep kumaşlara, özel tasarımlara, etiketlere, üretimin her detayına çok ilgi duydum. Bir de “sunum”; her alanda sunumun çok önemli ve çok değerli olduğunu düşünüyorum. Kıyafet de bir kişinin kendini sunma şeklidir. Karakterini, benliğini, ruhunu, zevklerini ve seni diğer insanlardan ayıran yanlarını seninle birlikte kıyafetinde sunuyor. Sektör olarak benim için yeni bir iş alanı olsa da aslında hep içindeydim. Müthiş zevk alıyorum tekstili takip etmekten. İçimde küçük bir çocuk var sabırsız ve heyecanlı ve “hadi yap artık” diye bağırıyor…
Yorumunuz