Meclis Genel Kurulu’nun dünkü oturumunda Birleştirilmiş Yol ve Trafik Suçlarının Davasız Halli ve Ceza Puan (Değişiklik) Yasa Tasarısı konuşuldu ve tasarı oybirliği ile geçmeden önce yapılan konuşmalarda bazı iddialar dile getirildi.
15 ay içerisinde üçüncü kez tehlikeli sürüş suçu işleyen doğrudan Mahkeme’ye sevk edilecek
Yasa tasarısıyla yapılan düzenleme kapsamında, cetvelde belirtilen suçların elektronik denetim sistemiyle tespitinin yapılabileceği gerekçesi ile 15 ay içerisinde tehlikeli sürüş yapmaktan iki kez sabit para cezasına çarptırılan bir kişi, üçüncü kez aynı suçu işlemesi halinde sabit para cezası kesilmeden doğrudan Mahkemeye sevk edilecek.
Yaralanmayla sonuçlanan trafik kazalarında mağdurun şikâyetiyle sürücü doğrudan Mahkeme’ye sevk edilecek
Yaralanmayla sonuçlanan trafik kazalarında, mağdurun şikayetçi olması halinde alkollü araç sürme suçu da dahil olmak üzere işlenen tüm trafik suçlarından dolayı sürücü sabit para cezası kesilmeden doğrudan Mahkeme’ye sevk edileceği kuralı getirildi.
Cetvelde yer alan 010 kodlu, bir motorlu aracın izinsiz şasi ve karoserinde değişiklik yapma suçunu işleyen kişiler doğrudan Mahkeme’ye sevk edilecek.
Seyrüsefer ruhsatının yanında taşınmaması suçunu içeren 021 kodlu düzenleme, günümüzde seyrüsefer ruhsatlarının polis tarafından elektronik ortamda kontrol edilebilmesi nedeniyle iptal edilerek kaldırıldı.
057-072-073-126-152-172 kodlu suçlar için caydırıcılığın sağlanması amacıyla verilen sabit para cezası artırılmış, asgari ücret yüzdeliği ve ehliyet puanı miktarı yükseltildi.
Sürüş esnasında sigara, elektronik sigara veya herhangi bir tütün ürünü tüketilmesi suç kapsamına alındı
Cetvele yeni eklenen 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184 ve 185 kodlu suçlar kapsamında, sürüş esnasında cep telefonu ve benzeri elektronik cihaz kullanılması, izinsiz araç kiralama, izinsiz araç kullanma ve sürücüler tarafından sürüş esnasında sigara, elektronik sigara veya herhangi bir tütün ürünü tüketilmesi suç olarak tanımlanarak sabit para cezası, asgari ücret yüzdeliği ve ehliyet puanı düzenlendi.
CTP Girne Milletvekili Ongun Talat: “150 promilin üzerinde trafikte yakalanan kişiler doğrudan Mahkeme’ye sevk edilecek”
Yasa tasarısının önceden tartışıldığı komitede Başkan Vekili olarak göreve yapan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Girne Milletvekili Ongun Talat, yasa değişikliğinde en önemli noktalardan birinin, daha önce alkollü sürüşle ilgili olan yol güvenliği yasasındaki düzenlemenin değiştirilerek üç farklı promil seviyesine göre üç farklı düzenlemeye ayrılması olduğunu söyledi.
“Önceden 50 promil, alkollü sürüşten ceza almak için yeterliydi. Ancak şimdi ilgili yasa, 50 promil, 100 promil ve 150 promil üstü olmak üzere üç seviyeye ayrıldı.
Buradaki en can alıcı nokta şudur: Artık 150 promilin üzerinde trafikte yakalanan kişiler doğrudan Mahkeme’ye sevk edilecektir. Yani daha önce olduğu gibi "cezayı ödeyeyim, puanım kesilsin, ehliyetime el konulsun ve süreci böyle atlatayım" diyemeyecekler. 150 promilin üzerinde yakalanan herkes için artık doğrudan mahkeme süreci başlayacaktır.” dedi.
“Otomobillerde bluetooth ile yapılan görüşmeler suç kapsamından çıkarıldı”
Sürat ile ilgili puan ve sabit cezalar artırıldığını, ayrıca, dikkatsiz sürüşle ilgili cezalar yükseltilmiş, dikkatsiz sürüşün tekrarı halinde ehliyete el konulması ve Mahkeme’ye sevk edilmesi yönünde yeni bir düzenleme getirildiğini belirten Talat sözlerine şöyle devam etti:
“Cep telefonu kullanımına dair tanım güncellenmiştir. Yasanın ilk yapıldığı dönemlerde, cep telefonu kullanımı sadece cihazı elde tutarak konuşmakla sınırlıydı. Ancak teknolojinin gelişmesiyle birlikte farklı telefon kullanım biçimleri ortaya çıktı. Günümüzde bluetooth üzerinden kulaklık veya araç hoparlörü kullanılarak yapılan görüşmeler de trafik güvenliği açısından ele alınmaktadır.
Biz bu tanımlamayı yaparken, telefonu ele alarak yapılan kullanım biçimlerini yasaklamayı amaçladık. Ancak bluetooth üzerinden görüşme imkânını da bu tanıma dahil ettik.
Daha önce, bu tür kullanımlar yoruma bağlı olarak suç sayılabiliyordu. Ancak yapılan değişiklikle bluetooth ile yapılan görüşmeler suç kapsamından çıkarıldı.
Bununla birlikte cep telefonu kullanma fiili ayrıntılandırıldı.
“Trafikte giderken sosyal medyaya bakmanın cezası artırıldı”
Biliyorsunuz, trafikte giderken sosyal medyaya bakmak, bir şey incelemek, müzik veya video açmak, YouTube’da bir şey aramak gibi durumlar artık ciddi şekilde tanımlandı ve cezaları artırıldı.
Dolayısıyla, bu alanda önemli bir tedbir almış olduk.”
CTP Milletvekili Ongun Talat, hükümetteki “çift başlılığın” komitede de yaşandığını ileri sürdü
CTP Girne Milletvekili Ongun Talat, hükümette çift başlılık artık moda hâline geldiğini, komite çalışmaları sırasında da ‘iki başlılık’ yaşandığını belirtti ve komiteye biri Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı'ndan, diğeri Başbakanlıktan iki farklı çalışama geldiğini söyledi. ‘Biz komitede, hükümetin yaptığı çalışmaları birleştirmeye, o karmaşayı ortadan kaldırmaya çalıştık.” dedi.
Talat iddia etti: “Lapta-Alsancak anayolu boyunca her kavşakta trafik ışıkları ve çemberler varken, iki noktada düzenleme yapılmadı: Biri Sayın Başbakan’ın evine dönen tali yol; diğeri ise Sayın Başbakan’ın eşine ait dükkânlara dönen yol”
Talat sözlerine şöyle devam etti:
“Örneğin, komitede trafik kazalarıyla ilgili olarak bir seferberlik başlatılması gerektiğini konuştuğumuz, toplumun endişesinin arttığı bir dönemde, aynı günlerde Cumhuriyetçi Türk Partisi Alsancak
Ocak Örgütü, Lapta-Alsancak yolunda bir eylem yaptı.
Bildiğiniz gibi bu yol yılan hikayesine dönmüş, projesiz bir şekilde, deneme-yanılma yöntemiyle yapılan bir yol.
Eylemin sebebi, iki noktada trafik güvenliğine aykırı uygulamaların bulunmasıydı.
Bu noktalar kamuoyuyla da paylaşıldı. Mesele kişiselleştirme değil.
Ancak, bir ülkenin başbakanıysanız, küçük meseleler için kişisel iltimas talep etmeyeceğiniz gibi, başkalarına da iltimas yapılmasına izin vermemeniz gerekir.
Peki ne oldu?
Lapta-Alsancak anayolu boyunca her kavşakta trafik ışıkları ve çemberler varken, iki noktada bu düzenlemelerin yapılmadığını görüyoruz.
Bu iki nokta neresi?
Biri Sayın Başbakan’ın evine dönen tali yol; diğeri ise Sayın Başbakan’ın eşine ait dükkânlara dönen yol.
Bu konuda kamuoyunun bilgilendirilmesi ve yetkililerin hesap vermesi gerekmektedir.
Bölge halkı, burayı “İkinci Etap Dükkânlar” olarak biliyor.
Burada, bariyerlere tamamen garabet bir şekilde iki tane gedik açıldı.
Ve oraya dönüş adeta bir can pazarı hâline geldi. Kimin yolu önce kaparsa, o kişinin geçiş üstünlüğü sağladığı tehlikeli bir düzenleme yapıldı.
Biz bu uyarıyı yaptık. Alsancak Ocak Örgütümüz, bölgedeki çarpışma sayısını da dikkate aldı.
Eylem yaptığımızda, o iki noktada en az 7 çarpışma yaşanmıştı.
Peki, siz ne yaptınız? [Bayırdırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı'yı kasatediyor.]
Ertesi gün, Sayın Başbakan sizi de yanına aldı.
Bölgenin “bağımsız” belediye başkanını da yanına aldı.
Ve bu garabet düzenlemenin önünde durarak bir açıklama yaptınız.
Arkanızda karman çorman bir trafik düzeni, önünüzde uzun uzadıya bir propaganda konuşması vesaire…
Fakat, Sayın Arıklı’nın vücut dilinden ve konuşmalarından son derece mahcup olduğunu anladım.
Sayın Bakan, oraya gitmekten mahcup oldunuz.
Çünkü gözle görülen bir garabet var.
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı olarak o garabeti savunmak için gittiniz, çünkü Sayın Başbakan size bu yönde talimat verdi.
"Gereğini yapacağız" demek yerine, eylem yapan insanları tehdit etmeye kalktı Sayın Başbakan!
Hiçbir şekilde özel alanına müdahale edilmemiş olmasına rağmen, tamamen kamuya açık bir ana yol-tali yol bağlantı noktasında, üstelik görüntülerin kaydedildiği bir biçimde yapılan bir eyleme karşı "gereğini yapacağım" dedi.
"Sayın Başbakan hiçbir şey yapamaz! Neden yapamaz? Çünkü demokratik eylem hakkını kullanan insanlara karşı, başbakan da olsanız sultan değilsiniz, hiçbir şey yapamazsınız! Yaptıramazsınız. Bunun yapılması yönünde de bir talimat veremezsiniz"
Buradan tekrar edelim: Sayın Başbakan hiçbir şey yapamaz!
Neden yapamaz?
Çünkü demokratik eylem hakkını kullanan insanlara karşı, başbakan da olsanız sultan değilsiniz, hiçbir şey yapamazsınız! Yaptıramazsınız. Bunun yapılması yönünde de bir talimat veremezsiniz.
Bu yüzden bu topluma aba altından sopa göstermekten vazgeçin!
Öncelikle bunu net bir şekilde ifade edelim: Demokratik eylem hakkı bizim kırmızı çizgimizdir.
Cumhuriyetçi Türk Partisi Alsancak Ocak Örgütü gayet demokratik, yasalara uygun ve meşru bir çerçevede eylemini gerçekleştirmiştir.
Fakat bu durum, Sayın Başbakan’ın çok gücüne gitti!
O kadar gücüne gitti ki, bir basın toplantısı düzenledi ve oraya gelen gazetecilerden soru almadı!
Sayın Ataser dedi ki: “Bu noktalar rastgele seçildi.”
Sayın Başbakan dedi ki: “Burası askeri taburun girişidir.”
Askeri taburun girişi de değil!
Orası, bizzat benim seferberlik yaptığım yerdir.
Eğer gerçekten askeri taburun girişi düzenlenmesi gereken bir nokta olsaydı, daha geniş kapsamlı bir kavşak düzenlemesi yapılması gerekirdi. Ama teknik bir uzman olmadığım için buna dair kesin bir yorum yapmıyorum.
Ancak rastgele iki noktada bariyerlere gedik açarak, böylesine tehlikeli bir yol düzenlemesi yapılamaz!
Peki ne oldu? Biz eylem yaptık.
Siz, basın açıklamanızı yaptınız.
Ertesi gün, akşam yine bir kaza oldu!
Bir araç bariyerlerin üzerine çıktı.
Peki, ne yaptınız?
İki noktaya plastik dubalar koyarak önlem aldınız!
Madem biz haksızdık, neden bu düzenlemeyi yapmak zorunda kaldınız?
Bakın, işte fotoğraflar ortada!
Trafiğin en yoğun saatlerinde, yolu tek şeride düşürdünüz!
Tam Sayın Başbakan’ın evine dönülen noktada, geri adım atmak yerine geçici bir tedbir uyguladınız!
Plastik dubalar koyarak bizim eylemde vurguladığımız noktaları kapattınız.
Peki, o zaman niçin bu düzenlemeyi yaptınız?
İkinci noktada ne oldu?
Biz eylemi yaptıktan iki gün sonra, ikinci etap dükkanların olduğu noktada da bir kaza oldu.
Basının gündemine düştü.
Ve ertesi gün, orada da plastik dubalarla düzenleme yapıldı!
Yani, trafik kazalarının yaşanması mı gerekiyordu?
Bizim bunu gündeme taşımamız mı gerekiyordu?
Üstelik bize meydan okuyorsunuz!
Bakın, Alsancak Ocak Örgütü’nün ne kadar haklı bir eylem yaptığını, size fotoğraflarla gösterdim.
Sayın Bakan, Bu kadar küçük hesaplarla ilgili bile gereğini yapamayan bir bakanlık performansınız var. Kusura bakmayın.
Sayın Başbakan size talimat vermiş olabilir.
Ama siz, insanları çok ciddi bir biçimde endişeye sevk eden bir sorunun çözülmesi için bir şeyler yapması beklenen ve ümit edilen bir makamdasınız.
Ne yapıyorsunuz?
Gidip rastgele açılmış iki gediği savunuyorsunuz!
Halkı yanlış bilgilendiriyorsunuz!
"Askeri tabur girişi" diyerek, biz bölgeyi bilmiyormuşuz gibi gösteriyorsunuz.
Hayaller Norveç, İsveç, Danimarka ama…
“Sayın Başbakan’ın sultanlık hırsları olabilir”
Böylesine basit bir trafik sorununun çözümünde bile irade koyamayan bir hükümet ve bakanlık olarak karşımızdasınız, Sayın Arıklı!
Sayın Başbakan’ın sultanlık hırsları olabilir.
Bu beni ilgilendirmez.
Eğer hukukun zayıf olduğu bir ülkede yaşasaydık, hepimizi içeri attırmak için bile talimat verirdi.
Ama görünen o ki, hukukçular uyardı ve yumuşattı söylemini.
Siz ise, bu alandan sorumlu bir bakan olarak, bundan sonra o noktada yaşanacak kazalardan doğrudan sorumlusunuz.
Kusura bakmayın, ama artık bu noktada iş kişiselleşmiştir!” dedi.
Yorumunuz