Başsavcılığın Polis memuru Vasvi Arkın aleyhine açtığı ve memuru PGM Siyasi Polis Müdürü pozisyonunda görev yaparken FETÖ yapılanmasının KKTC ayağına ilişkin, 2016-2017 tarihleri arasında hazırlanan 3 raporla ilgili gerekli soruşturmayı yapmamak, raporları gizlemek, söz konusu raporları arşivlememek ve bu raporları Polis eski genel müdürü Süleyman Manavoğlu’na sunmamakla suçladığı dava devam ediyor.
Görevi askıya alınan Vasvi Arkın, hakkındaki suçlamaların Polis eski genel müdürü Ahmet Soyalan ve Soyalan’a bağlı çalışan Polis Özel Soruşturma Birimi tarafından kendisine karşı kurgulandığını, Güzelyurt, İskele ve Mağusa bölgelerini kapsayan 3 rapora ilişkin tüm detayların KKTC’de ve Türkiye'de ilgili tüm makamlara yazılı olarak bildirdiğini iddia ederek, suçlamaların tümünü reddediyor.
Lefkoşa Kaza Mahkemesi Yargıcı Jale Ergüden’in huzurunda görüşülen davada, Başsavcılığı Savcı Behrat Mavioğlu, Vasvi Arkın’ı avukat Mustafa Şener temsil ediyor.
Oturum, Başsavcılığın davanın basına kapatılması talebiyle başladı
Oturum başında Savcı Behrat Mavioğlu, davayı takip eden gazetecilerin ‘adliye haberciliği adı altında yapacakları haberlerde algı yaratmaması gerektiği'ni dile getirdi.
Savcı Mavioğlu, sanık ve tanıkların birtakım hakları olduğunu, bir gazetenin 19 Ekim tarihli dava haberinde sanık ve tanığın isminin açık olarak yazıldığını, tüm şahadetin soru-cevap şeklinde verildiğini Mahkeme’nin dikkatine sundu.
Savcı Anayasa’nın 17’inci Maddesi, (3)’üncü fıkrasına dayanarak, kamu düzenin ve tarafların özel hayatlarının korunması gerekçesi ile Mahkeme'den davanın celselerine kapalı olarak devam edilmesini talep etti.
Savunma: ‘Yargı kamuoyu önünde karartılmaya çalışılıyor’
Savunma makamını temsilen avukat Mustafa Şener, 'yargının kamuoyu önünde karartılmaya çalışıldığı'nı savundu. Şener, önceki duruşmaya Savcılık tarafından çıkartılan tanığın bir FETÖ şüphelisi olmasının Savcılığın bir kusuru olduğunu iddia etti. Avukat, kişisel verilerin korunmasında iyi niyetli talepleri Mahkeme’nin değerlendirilip gerektiğinde kısmi kapalı oturum düzenlenebileceğini belirtti.
Savunma avukatı, bu dava ‘Ahmet Soyalan ve özel ekibi tarafından yaratılmış bir kurgudur’ iddiasını yineleyerek, Savcılığın davanın kapalı oturumlarda görülmesi talebine şiddetle itiraz etti.
Mahkeme Savcılığın kapalı oturum talebini reddetti
Mahkeme Yargıcı Ergüden, kendi adına baktığı davalarda dava dışı olgulardan etkilenmemek adına ilgili hiçbir yayını, haberi okumadığını kaydetti. Anayasa’nın 17’inci Maddesi, (3)’üncü fıkrasının hangi şartlarda Mahkemelerin kapalı oturum düzenleyeceğini açıkladığını, yargılamanın kamuya açık olmasının adaletin tecellisi ve Mahkemelerin bağımsızlığının korunması için gerektiğini ifade etti.
Yargıç, İngiltere’de dahil Mahkemeler'de alınan önceki kararlar ve AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) prensipleri doğrultusunda Savcılığın talebini reddetti ve bir önceki celsede olduğu gibi herhangi bir kısıtlama gerektiğinde talep doğrultusunda kısmi kapalı oturum kararının yine verilebileceğini bildirdi.
Duruşmanın devamında Savcılık, PGM’de Siyasi Polis Müdürlüğü’nde Sicil Şubesi amir vekili olarak görev yapan H.K’nın tanık olarak dinlenmesini talep etti.
Tanığın listedeki bir tanık olmaması nedeniyle savunma avukatı Şener, listede olmayan tanıkların Mahkeme’ye çıkartıldığını ifade etti. Savcılık tanığın listeye eklenmesini istedi.
Listeye eklenen tanık, 1 mart 2023’den itibaren bu görevde olduğunu belirtti ve arşivden çıkarttığını söylediği, 18 Temmuz 2016 tarihli, Siyasi Polis Muavini sanık Vasvi Arkın tarafından yazılan ve Arkın’ın ıslak imzasını taşıyan yazı Mahkeme’ye sunuldu.
Belgeyi inceleyen savunma avukatı, yazının üzerinde kurşun kalemle Güzelyurt, Girne, Mağusa, İskele ibarelerinin yazılı olduğunu, Güzelyurt ve Girne yanına soru işareti; Mağusa ve İskele yanına ise tick işaretlerinin bulunduğunu ve kurşun kalemle yazılı ibarelerin kayda geçirilmesini talep etti. Belge, ‘emare 4’ olarak Mahkeme tarafından işaretlenerek, kaydedildi.
Sanık Arkın tarafından yazılan yazının içeriğine değinilerek, yazıda ‘Bölgede faaliyet gösteren, Nurculuk, FETÖ grupları, yurtlar, öğrenci evleri, yönetici kadroları, çalışanların listesi, öğrenci isim listeleri, gelen para ve harcanan paralara ilişkin bilgilerin ivedilikle bir rapor halinde sunulması’nın talep edildiği Mahkeme’ye okundu.
Tanık arşivden aldığı, 02/2-14-16-375 sayılı yazının sanık tarafından Güzelyurt Polis Müdürlüğü, Siyasi Polis birimine gönderildiğini ifade etti.
Savcının sorusuna cevaben tanık, Güzelyurt şubesinin hazırladığı 02/2-14-16-93 sayılı yazının 28.07.2016 tarihinde Güzelyurt Şube Amirliği’nden teslim tutanağı ile Polis Genel Müdürlüğü’ne teslim edildiğini belirtti.
Tanık, Güzelyurt’tan gelen 02/2-14-16-416 sayılı bir yazının, sanığın imzası ve dönemin PGM müdürü Süleyman Manavoğlu’nun kapak yazısı ile 16 Ağustos 2016 tarihinde rapor olarak sicile kaydedildiğini açıkladı.
Güzelyurt Polisi’nden gelen yazı, 16 Ağustos tarihli sanığın yazısı ve PGM dönem müdürü Manavoğlu’nun kapak yazısı, ‘Öğrenci Yurtları’ başlıklı dosya ile birlikte ‘emare 5’ olarak Mahkeme tarafından kaydedildi.
Tanık H.K, Güzelyurt’tan gelen 28.07.2016 tarihli, 02/2-14-16-93 sayılı yazının Polis Genel Müdürlüğü’nden Y.K adlı bir memur tarafından teslim alındığını, ayrıca yine Güzelyurt’tan müfettiş M.D tarafından 02/2-14-16-102 sayılı, 8 Eylül 2016 tarihli bir başka yazının da PGM, Siyasi Polis Müdürlüğü’ne gönderildiğini ancak PGM’de kim tarafından yazının teslim aldığının, altına isim yazılmayıp sadece imza atıldığı için belli olmadığını belirtti.
İlgili yazı ve teslim tutanağı ‘emare 6’ olarak kaydedildi.
Tanık, sayı numarası 102 ile biten yazının başka bir birime gönderilmediğini, başka bir birime gönderilmiş olsaydı yazı ile ilgili ek raporun olması gerektiğini ancak ek rapor hazırlanmadığını ifade etti.
Tanık, Güzelyurt Siyasi Polisi’nden konu ile ilgili 23 Şubat 2017 tarihli bir raporun da 33 numaralı evrak senediyle, PGM Siyasi Polis Müdürlüğü’ne gönderildiğini ve bu raporun arşivlendiğini söyledi.
Sanık avukatı Y.K imzalı evrak senedinin sahtelendiği iddia etti
Sanık avukatı 33 numaralı evrak senedi ve önceki emareleri isteyerek inceledikten sonra, 23 Şubat 2017 tarihli raporun alındığına dair Y.K imzalı evrak senedinin sahtelendiğini ileri sürdü.
Savcı Mavioğlu itiraz ederek tanık Y.K’nın tanık listesinde olduğunu, savunmanın tanığı Mahkeme’de sorgulayabileceğini söyledi. Avukat Şener ısrarla söz konusu evrak senedinin daha sonradan yaratıldığını iddiasını sürdürdü.
Mahkeme, sanık avukatının imza atan tanığı sonraki celselerde istintak edebileceğini bildirerek itirazı reddetti. İlgili evrak senedi ‘emare 7’ olarak kaydedildi.
Savcılık tanığı, sahtelendiği iddia edilen yazı ve ilişkili rapora arşivde rastlayamadığını bildirdi
Tanık H.K, Güzelyurt’tan gelen 23 Şubat 2017 tarihli, ‘gizli’ ibareli yazının yanında 16 GB Kingston marka USB’nin de PGM Siyasi Polis Müdürlüğü’ne teslim edildiğini ancak bu yazıya ve bu yazıyla ilgili hazırlanmış herhangi bir rapora arşivde rastlamadığını ifade etti.
Sanık avukatı Şener, böyle bir yazı gelmiş olsaydı yazının bir kopyasının PGM arşivinde olması gerektiğini ileri sürdü. Tanık, 23 Şubat 2017 tarihli yazıyı PGM arşivinde bulamadığını söyledi.
Avukat Şener, Mahkeme’den ilgili emareleri isteyerek tanığın imzalara bakmasını talep etti. Avukat 18 Temmuz 2016 ve 27 Şubat 2017 tarihli evrak senetlerinde görünürde aynı memurun, Y.K’nın imzası olduğunu ancak aynı kişiye ait 2 farklı imza olduğunu, iki imza arasında çok ciddi farklar görüldüğünü ve imzanın sahtelendiğini ileri sürdü.
Savcılık tanığı H.K: ’İki imzanın aynı kişiye ait olduğu söylenemez’
Tanık, imzalarla ilgili herhangi bir şahadet vermediğini, uzman olmadığını ancak iki imzanın aynı kişiye ait olduğunu söyleyemeyeceğini söyledi.
Avukat Şener, bir yazı yazıldıysa imzalayanının ve paraf edenin de olması gerektiğini, böyle bir durumda o kişilerin de ifadesinin alınması gerektiğini ama alınmadığını iddia etti ve şubede söz konusu yazı yoksa ve ekleri de yoksa bunun ne anlama geleceğini sordu.
Tanık: ‘‘Bir yazının kaydı şubede yoksa, Müdürlük’te de yoksa; yoktur’
Tanık, takdirin Mahkeme’de olduğunu, ‘bir yazının kaydı şubede yoksa, Müdürlük’te de yoksa, yoktur’ dedi.
Savunma Avukatı Şener: ‘Yazı ne şubede ne de merkezde vardır. Bu yazı sahte bir şekilde Mahkeme’ye sunulmuş bir evraktır’
Avukat, ‘27 Şubat 2017 tarihli yazı ne şubede ne de merkezde vardır. Bu yazı sahte bir şekilde Mahkeme’ye sunulmuş bir evraktır’ iddiasını dile getirdi.
Savcılık tanığa evrak senedinin ek olarak işlenip işlenmediğini ve bunun ilgili dönemde de uygulanıp uygulanmadığını sordu. Tanık, genel uygulamanın evrakların işlenmesini gerektirdiğini bunun geçmiş de böyle olduğu yanıtını verdi.
Mahkeme duruşmalara pazartesi ve perşembe günleri devam edileceğini, 30 Ekim Pazartesi 11:30’da davaya devam edileceğini bildirdi.
Yorumunuz