Özel Haber

Kadın girişimcinin dolandırıcılarla büyük mücadelesi devam ediyor

Kıbrıslı kadın girişimci Ş.C çocuklarını büyüttükten sonra iş hayatına atılmak istemiş ve bunu da başarmıştı. 17 senelik şirketini kapatmak zorunda kalmadan önce başına gelenlerden iyi bir dram filmi çıkardı… 

Kıbrıslı kadın girişimci Ş.C çocuklarını büyüttükten sonra iş hayatına atılmak istemiş ve bunu da başarmıştı. 17 senelik şirketini kapatmak zorunda kalmadan önce başına gelenlerden iyi bir dram filmi çıkardı… 

Her şey iş hayatının 10. senesinde sürekli mal tedarik ettiği bir şirketin sahibinin referansı ile iş yerine gönderilen bir şahısla başladı. Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden mezun bir 'mühendis' olarak kendisini tanıtan kişinin bırakın mühendisliği, aslında üniversitede son derece başarısız, iki senelik bir bölümden mezun olamamış biri olduğunu çok sonradan öğrenecekti. İşe başlamadan önce kadın diplomasını istemiş, müdür pozisyonunda göreve gelecek erkek çalışan ise diplomasının denklik işlemlerinde olduğunu, kısa bir süre sonra getireceğini söylemişti. 

DAÜ'de 2 senelik bir yüksek okulda sadece bir sene okuyan ve derslerinde başarısız olan T.Ç, kadın girişimciye gönderdiği CV'sinde kendisini 4 senelik bir bölümden mezun olmuş, bir mühendis olarak tanıtıyordu...Kadın, çalıştığı toptancının sahibinin olumlu referansla gönderdiği ve şirketine müdür olarak aldığı T.Ç’nin daha önce kendi şirketini kurduğundan ve aynı toptancıya borcu olduğundan da habersizdi.

Çalıştığı toptancıyla, toptancının referansı ile işe aldığı müdür T.Ç'nin gizli ittifak kurduğunu ileri sürüyor

Müdür T.Ç, kadının şirketinde çalıştığı 1,5 senelik kısa bir süre içerisinde 328 bin dolarlık mal alımına ilişkin faturaya ve irsaliyeye imza attı. Ancak bu mallar sisteme işlenmediği gibi malların kimlere satıldığı da belli değildi. Kadın bugün, çalıştığı toptancı ile T.Ç arasında gizli bir ittifak olduğunu, kimseye satılmamış mallar üzerinden borçlandırıldığını öne sürüyor. Bazı kanıtlar kadın girişimcinin iddialarını kesinlikle destekliyor. Hatta toptancı ve T.Ç’nin kurduğu kumpas sonucunda, bu malların toptancıdan hiç çıkmadan şirketine gönderilmiş gibi gösterildiğini, T.Ç’nin bu malları şirket adına almış gibi düzenlediğini de ileri sürüyor. Nitekim bu iddiasına ilişkin de bir dizi kanıt var.

Gönderilen mallara ilişkin orijinal fatura verilmedi, malların müdür tarafından nereye satıldığı belirlenemedi  

Kısacası toptancı malı gönderdim diyor, müdür aldığını söylüyor. Bütün bu işlemler orijinal olmayan faturalar üzerinden, aslı gibidir damgasıyla faturalanıyor ve T.Ç de malları sisteme işlemiyor. Yani kağıt üzerinde hayali olarak giden mallar aslında toptancıdan hiç çıkmıyor. T.Ç de bu malları gerçekte toptancıdan almıyor ancak aslı gibidir faturaları ile şirketin hanesine bu mallar borç olarak kaydediliyor.

Maliye Bakanlığı toptancıya re'sen vergi kesti

Nihayetinde Polis’e şikâyetler yapılıyor. Toptancının aslı gibidir damgalı faturaları muhasebeleştirmediği ortaya çıkınca Maliye Bakanlığı toptancıya re'sen vergi kesiyor. Toptancı kayıt dışılıkta o kadar ileri gidiyor ki kadının şirketinden kendi şirketine yapılacak ödemeleri başka bir aile şirketinin POS cihazından kredi kartıyla alıveriyor ve ödemelerin makbuzları olarak da toptancı kendi şirketinin makbuzlarını veriyor! Maliye Bakanlığı toptancıya ve ayrıca aile üyeleri üzerine kayıtlı 2 şirketine de bu nedenle ekstra ceza kesiyor.

Olaylar henüz açığa çıkmadan T.Ç'nin vukuatları ise çoğalıyor: T.Ç çek sahibini ve ciro edileni kontrol etmeye ihtiyaç duymaksızın, ciro edilmiş yüklü bir çekle bir kişiye mal satıyor ve çekten malların karşılığı ödeme düşüldükten sonra kalan meblağı para üstü olarak şirketin çekiyle ödetiyor. Kadın o günü hiç unutmuyor. Günlerden cumartesi, T.Ç'ye 'black listteler mi bir baksaydık, pazartesi günü gelsinler, bir kontrol edelim çeki' diyor. Müdür T.Ç adamları tanıdığını, güvenilir olduklarını söylüyor!

13 bin TL'lik karşılıksız vadeli çek verip para üstü olarak 7.100 TL'lik günlük çek aldılar. Malları alıp, çeki bozdurdular...

Kadın girişimcinin para üstü olarak ödediği çek...

Malları alanın verdiği cirolanmış çek karşılıksız çıktığı gibi mal ederinden daha yüksek miktarda, para üstü niyetine ödenen çek de bozuluyor. Üstelik satılan mallar da bulunamıyor. Kadın girişimci hem T.Ç'nin sattığı malların karşılığında ödemesini alamıyor hem de üzerine para üstü olarak verilen yüklü miktarda çeki de ödüyor. Yani kasasına para girmediği gibi hem mallar için hem para üstü olarak ödediği paralardan da oluyor. Çok bilinen dolandırıcılık yöntemlerinden biridir bu... Üstelik aynı çek sahibinin aynı soyada sahip bir yakını da T.Ç ile gene karışık bir olaya karışıyor. Güya başka yerden, yeni aldığı ancak kullanmakta zorlandığı daha pahalı bir ürün karşılığında, T.Ç üzerinden kadının şirketinden ücretsiz yeni bir mal alıyor ama daha pahalı mal hiç bulunamıyor. Bu olay ilerleyen bölümlerimizde başka yerlere bağlanıyor ve nasıl bir komplo kurulduğu anlaşılıyor. Zira çekin sahibi olayların arkasındaki asıl çetenin bir adamı çıkıyor, ne tesadüf!

T.Ç aynı zamanda kadının şirketinin parasıyla eğitimlere katılıyor ama şirket bilgisayarlarına yüklediği programlara nedense toptancı faturalarını işlemiyor ve siparişlere ilişkin toptancıya gönderdiği mailler de bulunamıyor. Yetmiyor, kendi adına kayıtlı POS cihazından kadının şirketinin bilinen 2 müşterisinin ödemesini de çekiyor...

Yerel banka Türkiye'den gelen 37 dolandırıcılık suçu işlemiş sahtekâra çek defteri verdi

T.Ç hızını alamıyor, sonradan Adana’dan geldiği, 37 dolandırıcılık suçu işlediği, katillikle de suçlanmış, şartlı tahliye ile serbest bırakılmış olduğu öğrenilen bir alıcıya 35 bin 215 dolarlık mal satıyor. Adana’nın meşhur dolandırıcısı S.S’ye muhtemelen sadece Kıbrıs’ta temin edilmiş bir ikametgâhla, şahsı araştırmadan çek defteri veren banka ise Kıbrıs Faisal İslam Bankası, yeni adıyla Highrise Bank…

Dolandırıcının elindeki çek defteri ile KKTC’de kaç kişiyi dolandırdığı hâlâ araştırılıyor

Dolandırıcının elindeki çek defteri KKTC’de kaç kişiyi dolandırdığı hâlâ araştırılıyor. S.S’nin çeki karşılıksız çıkınca kadın girişimcimiz Adana’ya gidiyor ve adamı buluyor. Dolandırıcı hayatında ilk defa Kıbrıs’a gittiğini, Kıbrıs’ı bilmediğini, kendisini bir arabayla mağazanın önüne getirip ‘bu dükkanı soyacaksın’ dediklerini, 20 bin TL karşılığında karşılıksız çıkacağını bildiği çekle alışveriş yaptığını, bu malların nereye gittiğini bilmediğini ve sonra da Türkiye’ye geri döndüğünü söylüyor iyi mi! Mallar hiçbir yerde bulunamıyor. Bu çetenin arkasındaki elebaşının kim olduğu ise güya halen bilinmiyor.

Türkiye’den gelip kolaylıkla yerel bankalardan çek defteri alarak dolandırıcılık yapan ve sonra ülkeyi terk eden çetelerin sayısı artıyor

Ülkemize Türkiye’den gelip kolaylıkla çek defteri alarak dolandırıcılık yapan çetelerin sayısı boşuna artmıyor.

T.Ç hakkında zamanında Polis tarafından dönemin Başsavcılığı'na gönderilen 1024/14 ve 1025/14 CTK'lı (Cürüm/Trafik/Kabahat numarası) dosyalar yıllardır raflardan indirilmiyor ve toptancı şirket ve T.Ç hakkında soruşturma ilerletilmiyor.

T.Ç halen Kıbrıs’ta ve bilinen bir şirkette çalışıyor. 

Kıbrıs Kapital Trading'e, eski adlarıyla Kıbrıs Kapital Finans Ltd veya Tek-Jen'e 15 Şubat 2022'de yeni bir dava açıldı

Özel haberimizin birkaç gün sonra yayınlanacak ikinci bölümünde filme meşhur tefeci ve tefecinin şirketi girecek. İlerleyen sahnelerde Kıbrıs Kapital Finans Ltd ile daha önce görülen bir davaya ilişkin inanılmaz bir mahkeme kararı ortaya çıkacak. KKTC'de yürürlükteki yasalara aykırı, hileli olarak, 2 avukatın kumpasıyla alındığı ileri sürülen kararla aksiyon hızlanacak.

Üçüncü bölümün de spoiler’ını şimdiden verelim: Kadın girişimcinin eşinin yüzde 50 sahibi olduğu şirket, eşinin vefatının hemen öncesinde boşaltılacak ve adamın ortağı başka bir şirket açarak kadının kocasından miras kalan tüm haklarının ve gelirlerinin üzerine çökecek. Ve elbette Mahkeme bu duruma müdahale edecek!

Bazı çürük avukatların sınırsız cüreti...

Mikro-Makro’ya gelen ihbarların arkasında çoğu zaman aynı kişilerin, aynı şirketlerin ve aynı şirketlerin avukatlarının veya bu avukatlarla yakın temasta olan ya da bu avukatların kısmen küçük davalarına bakan birkaç diğer avukatın çıkması ve bu ihbarların giderek artması sınır mefhumunun kalmadığının, sınırsız bir cüretin olağanlaştığının habercisidir.

Önümüzdeki günlerde yayınlayacağımız bir başka özel haberde, daha önce Mikro-Makro'da vukuatları anılmış bir avukatın meslek etiğine aykırı olarak yaptıklarını aktaracağız. Elbette bir dizi avukatın etik dışı tutumları tüm hukuk sistemimize mal edilemez. Ama kuşkusuz her taşın altından çıkan birkaç çürük avukatın tüm sistemi zehirlemesine artık disiplin cezalarıyla ve mahkeme kararları ile engel olunmalıdır. Çünkü bu durum gitgide Kıbrıs Türk hukuk sistemine müdahale etmek isteyenlerin elini daha fazla güçlendiriyor.

Ayrıca artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Yapılan şikâyetleri sümen altı eden kurumları, zarar gören ve mağdur olan yurttaşlar ve kimseyi kayırmadan yayın yapan haber portalları ifşa ediyor. Ülkeye musallat olan ve her yere sızan bu ahtopatlar yurttaşa rağmen daha fazla güçlenemez. Hangi kurumdaki, hangi yolsuz yetkili susuyor ve olayların üzerini kimler örtüyorsa bizler de onları tek tek deşifre edeceğiz. Yolsuzluk rejiminin çürük mensupları ve bazı fesatçı memurları kendi çıkarlarını korumak ve sebepsiz yere zenginleşmek için haksız güçlülerin yanında durup, haklı yurttaşı artık mağdur edemeyecek. İnsanların hayatlarından en verimli olacakları yılları hiçbir acıma duygusu olmaksızın hileyle çalanlar ve bu hasta psikopatların yardakçıları ve kara para aklayan, terörizmin finansmanı için suç gelirlerini aklayan şirketleri hukuken en ağır cezaları alana kadar bu mücadele bitmeyecek.

Federal çözümün, birleşik Kıbrıs'ın önündeki en büyük engel partizan yurttaşlar olduğu için yoz düzen değişmiyor

Federal çözümün, birleşik bir Kıbrıs'ın önündeki en büyük engel bu yapıyı değiştireceklerin sadece ve sadece yurttaşlar olduğunu çoğu partizan vatandaşın kabule yanaşmamasıdır. Meseleleri salt Türkiye'ye ve super güçlere havale edenler aslında hiçbir şeyi değiştirmek istemediklerini, sistemin taşlarını yerinden oynatmayı çıkarları gereği reddettiklerini ve eşsiz bir kolaycılıkla topu taca fırlatır gibi diğer ülkelere attıklarını daha fazla yoksullaştıkça eninde sonunda kabul edecek. 

Bugün 8 Mart... KKTC’de kadın olmak zor, gerçekten zor… Son derece "moderniz", "çağdaşız" safsataları altında toplumumuzun derinlerine işlemiş erkek egemenliği iş hayatında da en ağır eşitsizlikleri ve ayrımcılıkları besliyor… Mücadeleci kadınların üzerine, ağzılarından düşmeyen tipik yalanları ve kadınları taciz ve tehdit eden söylemleri ile birleşik maço erkekler ordusu geliyor bu ülkede!

Herkesin bildiği bu çeteleri yıllardır durduramayanlar, kadınların hayatlarını bir zindana çevirerek, umarsızca üzerlerine basanlar kadar sorumludur.

Kaldı ki bunların şiddete eğilimli olduğu, en son yasa dışı olarak alınan ve yayınlanan bir ses kaydında da apaçık ortaya çıkmıştır. Erkekçe 'baskın' yapacaklar, şiddet gösterip insanları susturacaklar akılları sıra. Neyi bekliyorsunuz? Kadınların da şiddete uğramasını mı? Şiddete eğilimli olduklarını o kayıttan da mı anlayamıyorsunuz? Yoksa anlamak işinize mi gelmiyor? İçmiş de konuşuyor mu diyecekseniz? İyi de kelimeler, cümleler gayet düzgün! Söz başka eylem başka değil mi? Hani dövülen gazetecinin azmettirenleri? Dövülmüşse ne olmuş, çeteye dokunulmayacak ki birilerini de öldürsünler! Türkiye'den gelen eli kanlıların, Ada'da kurmakta oldukları tezgâhların peşine düşmek varken kimse vaktini bu hasta beyinlere daha fazla ayırmak istemiyor oysa. Ama maalesef mağdurlar ve ihbarları durmak bilmiyor.  

Kadın girişimcimizin yaşadığı bu dram erkek egemen ağın kadınlar karşısında nasıl sıkı örüldüğünü gösteriyor

O kadar yersizce kendilerine güvenir havalardaki bu maşistler, kadınların çok güçlü ve oldukça inatçı olduklarını önemsemez görünürken içten içe kadınlardan bayağı korkuyorlar. Pek de erkekler ama her seferinde korkularından mücadeleci kadınlara karşı birleşiyorlar. Onlar karşılarında birleştikçe, kadınlar önce kendi köşelerinden tek başına çıkıyor, yalnız çıktıkları bu yolda diğer kadınlarla buluşuyor ve zaman içinde kendilerine kadınlar kadar destek veren dost erkekler olduğunu da görüyorlar. 

Sadece kadın girişimcimizin yaşadığı bu dram bile kadınların uğradığı eşitsizlikleri, erkek egemen ağın kadınlar karşısında nasıl sıkı örüldüğünü ve bu ağa yakalananların ancak kadın dayanışması ve toplumsal dayanışma ile ağı yırtabileceklerini gösteriyor.

Bu haberle ilgili herhangi başka bir bilgi ve/veya belgeye sahipseniz Mikro-Makro’ya iletisim@mikro-makro.net’den veya +90 533 852 60 63’den ulaşabilirsiniz.
:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın